"Günümüzde insanlar acımasızca karşısındakini harcıyor" diyoruz. Diyoruz da biz bu oyunun neresindeyiz? Kullanılıyor muyuz? Kullanıyor muyuz?
Yararlanılıyor muyuz?
Yararlandırıyor muyuz?
Bu sorulara ilişkilerimizde doğru cevap verebilirsek, ilişkilerimiz hüsran ile sonuçlanmaz.
Kötü insanlar! Size kötülük yapacağım diye asla yaklaşmazlar. Önce sizin sırtınızı sıvazlar, her davranışınızı alkışlar, sonra da amaçlarına ulaşırlar. Bu "kötü insanlar" zaten sizden yararlanmayı değil, sizi kullanmayı amaç edinmişler. İyi insanlar ise sizin her davranışınıza alkış tutmazlar. Kendinize gelmeniz için sizi tokatlamayı bile göze alırlar. Aptallık uykusundan, zafer sarhoşluğundan sizi uyandırmak isterler. Aslında siz sağlıklı yaşadığınız sürece onlar da kendilerini güvence de hissederler.
Rahatsızlığım sırasında Eşim okula giderken bir arkadaşım bana gelir çay demlerdi. Bana derdi ki "Bunu senin için değil kendim için yapıyorum. Sen sağ oldukça kendimi daha güvende
hissediyorum. Senin yaşamanın bana yararı var." O arkadaş gayet içten konuştuğu için onu çok seviyordum. En azında dürüst davranıyordu. Bizim birbirimize mutlaka bir yerde ihtiyacımız oluyor. İnsanın yaşamasında katkı sunan birilerini yaşatmayı istemek, bizim kendimize yaptığımız en büyük yatırım değil mi? İnsanın bencil olmayan dostunun, akrabasının olması dünyanın en güzel olayı değil mi? Birlikte gülüp eğleneceğimiz, oturup ağlayacağımız insanlar ile birlikte olmak...
Utanmazlar, yüzü kızarmazlar çok. Hz. Mevlana'nın dediği gibi "Gel, ne olursan ol yine gel, İster kâfir, ister mecusi, ister putperest ol yine gel. Yüz bin kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel. Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir" yaşam felsefesini benimsemiş olsanız da bu tipleri görünce insanın ne sofiliği, ne dervişliği ne de insana saygısı kalır diyerek kendinizi üzmemeli. Yine de "Allah onları ıslah etsin", uzak durmak en iyisi. İyiler nasıl olsa çok demeli.
Adamın her işine koşarsınız, işini görmek için başkalarına ağız açar, minnetini alırsınız. İşi biter, unutur gider.
Üzülürsünüz. Bir daha iyilik yapmak mı? Asla diye de kendinize kızarsınız. Dünya'da sadece o tür insanların yaşadığına kendinizi inandırsanız o çok kötü. Siz ona değil, kendinize kötülük yapmış olursunuz. Bu kararınızla yalnızlığı seçmiş olursunuz ki yalnızlık en kötü cezadır bir insan için.
Birine iyilik yaptığınızda başkasına zarar verecekse, yaptığınız iyilik, iyilik değil. Zarar gören insana doğrudan yapılan kötülüktür.
O kadar çok kendini insandan sayanlardan zarar gördüm ki anlatamam dememeli. Ben hiçbir şey kaybetmedim. Onlar ise ne kaybettiklerin farkında değiller deyip geçmeli. Güneş her gün yeniden doğar ve yeni bir gün başlar. Siz yaşamanıza devam edin. Onlarda pislik çukurunda...
Yaşamım boyunca bir insanın işi görülürken, bir başkasının veya devletin zarar göreceğini bilirsem, Babamın çocuğu da olsa araya girmem. Ama yapılacak bir iş ise insanlara yardımcı olmaya çalışırım. Kısacası yararlanmayı bildim. Kullanmayı asla. Değil dostumu, yabancı bir insanı bile kullanmaya çalışanlardan nefret ettim.
İnsanlardan yararlanmak gerek, insanları kullanmak değil. Martin Luter ne güzel söylemiş "Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik. Fakat bu arada çok basit bir sanatı unuttuk. İnsan gibi yaşamayı"
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!