Binlerce canlıya ev sahipliği yapan ormanlarımız yanıyor, ciğerlerimizi yakıp kavuruyor. Kaç “Ateş Savaşçısını” kaç insanımızı kaybettik. Köylünün tek geçim kaynağı hayvanları telef oldu. Vicdan sahibi her insanın üzüleceği, kahrolacağı kareleri izlemeye yüreği dayanmaz. Sanırım sabotajı yapanı, rant için yakanı, yaktıranı Allah da affetmez. Salı akşamı itibari ile 38 ilde 163 yangın çıktı. 152 tanesi söndürüldü. Muğla’da 5 yangın devam ediyor. Yanan alanların yeşillendirilmesi için topyekûn bir seferberlik ilan edilmeli, kesinlikle imara açılmamalı.
İzmir Orman Bölge Müdürlüğü’ne Orman İşletme Müdürü olarak atanan Ersen Çetin’e hayırlı olsuna gittiğimizde söylediği sözler şu an da kulaklarımda çınlıyor. “Orman sevgisi ve korunması için küçük yaşlarda eğitim verilmeli” diyordu. Kesinlikle katılıyorum. Hatta bu konuya ilk ve ortaokul müfredatında yer verilmeli. Bu eğitim ile birazcık da olsa insan kaynaklı yangınların önüne geçebiliriz belki. Çocuklar; belki pandemide ormanlık alanlara yerleşen, kurbanı kesip pikniğe giden, yolda arabasının camından sönmemiş sigara izmaritini atan büyüklerini uyarır, engel olur.
Yüreğimize birazcık olsun su serpen, hiç kimsenin siyasi ve ideolojik bir ayrım ortaya koymadan yangınla mücadelesini sürdürüyor olması. Yangınların oluşturduğu duyarlılıktan nemalanmaya çalışanların, kaos yaratmak isteyenlerin sebep olduğu bilgi kirliliğini de yok etmek gerekir.
Aylar önce yazmıştım. Pandemi ile başa çıkabiliriz ama iklim krizi ile başa çıkmak zor görünüyor. İnsanlık için en büyük tehlike olan iklim krizinin ayak sesleri geliyor, gelmesine de dünya buna karşı ciddi önlemler alınmıyor.
2020 sonrası iklim değişikliği rejiminin çerçevesini oluşturan Paris Anlaşması, 2015 yılında Paris’te düzenlenen BMİDÇS 21. Taraflar Konferansı’nda kabul edildi. Anlaşma, 5 Ekim 2016 itibariyle, küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 55’ini oluşturan en az 55 tarafın anlaşmayı onaylaması koşulunun karşılanması sonucunda, 4 Kasım 2016 itibariyle yürürlüğe girdi.
Paris Anlaşması, 2020 sonrası süreçte, iklim değişikliği tehlikesine karşı küresel sosyo/ekonomik dayanıklılığın güçlendirilmesini hedeflemektedir. Paris Anlaşması’nın uzun dönemli hedefi, endüstriyelleşme öncesi döneme kıyasen küresel sıcaklık artışının 2°C’nin olabildiğince altında tutulmasıdır. Bu hedef fosil yakıt (petrol, kömür) kullanımının tedricen azaltılarak, yenilenebilir enerjiye yönelinmesini gerektirmekte.
İneklerin çıkardığı sera gazların atmosfere çok zarar verdiği bunun için yapay et üretiminden, susuz tarımdan söz ediliyor.
Bu iklim değişiklikleri kuraklık, çölleşme, yağışlardaki dengesizlik ve sapmalar, su baskınları, tayfun, fırtına, hortum vb. meteorolojik olaylarda artışlar gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Orman yangınlarının nedenini küresel ısınmaya bağlayanlar çoğunlukta. 2017 ve 2018’de, dünya çapında ısı dalgalarına (örneğin Japonya ve Birleşik Krallık), şiddetli taşkınlara (örneğin Çin, Fransa ve Hindistan), orman yangınlarına (örneğin Yunanistan, İsveç ve ABD) ve tropik fırtınalara (örneğin Japonya, Filipinler ve ABD) maruz kalındı.
Amerika’da. Sadece Kaliforniya’da 200 bin, Kanada’da 2,75 milyon hektar orman alanı zarar gördü. Küresel sıcaklık ve kuraklıkla beraber tüm dünyada ciddi bir yangın riski var.
İklim değişikliğinin sonuçları olarak kuvvetli kasırgalar, sıcak hava dalgaları, orman yangınları, sel ve kuraklık gösteriliyor.
Bir yanda salgın, bir yanda, deprem, sel yetmiyormuş gibi şimdi orman yangınları. Yüreğimizi dağlıyor. Binlerce canlının barındığı ormanlarımız yanarken, Rize’de, Van’ın Başkale ilçesinde insanları evinden yurdundan eden, tek geçim kaynakları hayvanlarını telef eden seli konuşamaz olduk.
Sonsöz “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.” Kızılderili atasözü
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!