İki yıldır bütün dünyayı olduğu gibi Ülkemizi de esir alan gözle görünmeyecek kadar ufak bir virüsün etkileri şimdi de küresel bir ekonomik krize dönüştü.
Memur, emekli, işçi şimdi hayat pahalılığından şikayetçi. Sanayici sistematik her gün değişen hammadde, çiftçi gübre ve yem fiyatlarının artışından şikayetçi. Herkes şikâyet ediyor ama birileri, faiz, döviz, borsa üçgeninde parasına para katıyor. Süt yerinde 3 liraya alıcı bulmazken bizler 6 liradan süt alıyoruz. Çiftçi 2 liraya sattığı mandalinayı biz pazarda bile 5 liraya ancak alabiliyoruz. Kim kazanıyor? Bence aracılar, doğrudan ürününü pazarlayamayan çiftçi, aracılara mahkûm. Hatta deniliyor ki çiftçi borçlarını kapatmak için bir yıl sonraki ürününü daha ucuza satmak zorunda kalıyor.
Öğretmen emeklisi olarak aybaşını zor getirenlerdenim. Kiram da yok. Kirada olan tek emekli maaşı ile geçinenleri düşündükçe içim acıyor. Yılların yorgunluğunda olan emekli, salgın tehlikesine rağmen çalışan memur ve işçilerin de insani bir yaşam sürmesi gerekiyor.
Geçenlerde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Vedat Demiröz, asgari ücret ve emekli aylıklarına ilişkin yaptığı açıklamada “En azından insani bir şekilde yaşama seviyesine getireceğiz. Emeklilerle ilgili çalışma var, onların da emeklilik ücretleri yine yaşanabilecek noktaya gelecek” demişti. Bunun için bütçe görüşmeleri yapılırken seyyanen yapılacak en az yüzde 30’luk bir zam, 3600 ek gösterge birçok kesimi rahatlatacaktır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez Avrupa’da konutlarda en ucuz doğalgazı kullanan ülke olduğumuzu söylüyor. Uluslararası spot piyasada doğalgaz fiyatlarındaki baş döndürücü artış Putin’in doğalgaz arzını artıracağız sözü ile durdu durmasına da sanayiye yapılan yüzde 48 lik artış dönüp dolaşacak bizlere ürün zammı olarak yansıyacak.
Küresel ısınma nedeniyle buralarda hava güzel gidiyor. Bizler kombileri daha ateşlemedik ama çoktan ateşleyenler var. Yazın serinlemek için kullanılan klimaların el yakan elektrik faturasını eline alan cıyak cıyak bağırmadı mı? Umarım bu kış doğalgaz faturaları da bizleri cıyak cıyak bağırtmaz.
Ufukta Mart’ta ya da en geç Haziran’da bir erken seçim görünüyor. Parlementer sisteme geçilmeye karar verilecek olursa ittifakların hükmü kalmayacak, ama onun diğer adı koalisyonlar olacak gibi. Böyle bir olasılık mevcut iktidarın emekli, memur ve çalışanların ücretlerinde bir iyileştirmeyi zorunlu kılacak.
Son zamanlarda siyasetteki üslup beni oldukça rahatsız ediyor, herkesi de rahatsız etmiş gözüküyor. Salgın bizi bizden uzaklaştırmış gibi. ‘Bana ne başkasından’ türünden yaklaşımlar bunun en güzel örneği. Birileri bu şekilde düşünüp dursun bakalım, birileri de virüsleri bio terörde kullanmaya başladıklarında kafalarını vuracak duvar da bulamayacak.
Koronadan her gün 200’ün üzerinden can kaybımız oluyor. Ayda 6 binin üzerinde. Bu kayıpların çoğu ‘Bana ne başkasından’ diye düşünenlerin, aşının yarardan çok zarar verdiği düşüncesinde olan bilgiçlerin yüzünden. Güzel havalarda maskeler kollarda gezmeler, birbirlerine sarılmalar, düğün dernek, taziye, geçmiş olsun ziyaretleri. Çarşı, pazar ise panayır gibi. Zavallı virüs gezemiyor, biz gezdirelim dercesine bir sorumsuz yaşamı seçtik.
Hayat pahalılığı, salgını unutturdu mu yoksa? Diyesim geliyor. İnsanlar yürürken birbirine çarpıyor. Salgından önce gözlerimizle değil de ağzımız, burnumuzla mı görüp öyle mi yürüyorduk da bilmiyordum da şimdi yeni mi öğrendim!
Ahmed Arif ‘in dizeleri umudumuz olsun.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım, Namuslu, genç ellerinle. / Kızlarım, Oğullarım var gelecekte, Her biri vazgeçilmez cihan parçası. / Kaç bin yıllık hasretimin koncası, Gözlerinden, Gözlerinden öperim, Bir umudum sende, Anlıyor musun?
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!