11 Ayın Sultanı Ramazan Ayı insanların kucaklaşması, kavgasız, başkalarını sömürmeden, Allah’ın yolundan sapmadan yürümeleri açısından da çok önemli buluyorum. Bu yılki Ramazan Ayı’nın teması “Hiç kimse kimsesiz kalmasın, bu Ramazan ve her zaman” olması çok anlamlıydı. Bu tema altında modern yalnızlık, yetimler, mülteciler, sokak çocukları ve yaşlılar kucaklanacak. Bundan daha güzel ne olabilir?
İslam’ı yaşamak çok güzel. Birilerinin bundan rant ve çıkar sağlamaya çalışması da o kadar kötü. Riyakâr insanlar her zaman olacaktır. İnsanların kardeşçe yaşaması, birbirlerinin hakkına saygılı olması…. İçin peygamberler gönderildi, yine kötü insanlar yok edilemediği gibi Hitler, Musolini… Gibi faşist diktatörler de iyi insanları yok edemediler.
İyiler de kötüler de hep bu evrende birlikte yaşar. Eğer iyilerin sayısını çoğaltabilirsek ne mutlu bize. Her ne kadar günahlarını af ettirmek için Ramazan ayını fırsat bilenleri, seçimlerde seçmeni şapur şupur öpen seçimden sonra seçmenden uzak duran politikacılara benzetsem de bu tür insanların bu doğru yolda devam edecekleri umudunu taşımak da güzel. Oysaki haktan yana olanların, Ramazan öncesi de sonrası da tavırları aynı. Müslümanlığın gereğini yerine getiren çevremde o kadar çok insan var ki onların davranışlarını her zaman örnek almışımdır. Yüreğinde Allah korkusu, merhamet duygusu ve vicdan sahibi olan insanlardan korkum hiç olmamıştır. Çünkü onlar yanlış yapmaktan korkarlar. Kibirlenmez, tepeden insanlara bakmaz, kavga etmezler. “Ölüm hariç, her şey yalan” sözünü bilenlerin, yanlış yapacaklarını düşünmüyorum. Yüce Rabbimin huzuruna gittiklerinde ne “pardon” ne de “Hatamı telefi etmek istiyorum. Geri dönebilir miyim?” deme şansları yok.
Ramazan Ayı’nda iki anlamlı iftar yemeğine katıldım. Biri Karşıyaka Müftüsü Cahit Erhun’un verdiği iftar yemeğiydi. Orada her dinden, her mezhepten insanları bir arada görmek, İslam’ın hoşgörü dini olduğunu yaşamak adına çok anlamlıydı. Oradaki herkesin birlikte el açıp dua etmeleri, restorandaki diğer müşterilerinin de buna eşlik etmesini bir fotoğraf karesine sığdırmayı çok isterdim.
İkinci iftar ise yaşamımda her tür insanla barışık iletişim kurmama sebep olan üç isimden biri olan komşum Suphi Dokur’un iftar yemeğiydi. Suphi Bey, apartmandakileri ZGR restoranta iftara davet etmişti. Eşim ile katıldık. O saatlerde korkunç bir susuzluk yaşıyordum. Gittiğimde değişik çevrelerden insanları uzunca düzenlenmiş masanın etrafında gördüm. “Akrabaların mı bunlar?” diye sorduğumda “Hayır, lunaparkta (Girne Kültür Park) gördüğüm aileleri, yolda kâğıt toplayan çocukları iftara davet ettim.” Cevabı susuzluğumu gidermeye yetmişti. O kâğıt toplayan çocuklar, bayramlıklarını giymiş gibiydiler. Çocuklardan biri ile konuştum. “Abi üç gün önce beni davet etti. Bugün oruç tuttum. Öyle geldim” bu anı yaşamak. Ne güzel? Birbirini tanımayan onlarca insan o hoşgörü sofrasında kardeşçe bir araya geldik. Suphi Bey’in yaptığını kaçımız yapabildik? Ramazan bayramınızı kutlar, sevgi ile kardeşçe, huzur içinde geçirmenizi diliyorum.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!