Coronavirüs (Covid-19) salgını yüzünden 3 yıla yakın bir zaman içeriye tıkandık. 65 yaş yukarısı için evden çıkma izni verildiği zamanlarda dışarıya çıkan insanlarımızı balkondan izlerken özgürlüğün ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlıyordum. Özgürlük kadar insanı mutlu eden bir nesnenin daha üretilmediğini düşünüyorum. Öylesi varlık sahibi insanlar gördüm ki ya getirilen kısıtlama kurallarından ya da bulaş tehlikesinden dışarıya çıkamaz oldu. Özgürlükleri kısıtlanmıştı çünkü. Para ile en güzel şeyi yiyebilirlerdi ama dışarıya bir saatlik oksijen almaya neler vermezlerdi. Aslında o günlerde ekonomik kiriz geliyorum diyordu da biz anlayamamışız. Ekonomik kriz depreminin ilk şokunu yaşıyorduk aslında. Evde tutsak kalmanın can sıkıntısı ile değişik işler yapmaya çalışıyordum. Kimilerinin dalga geçtiğini hissetme pahasına da olsa bunları sosyal medya hesabımdan paylaşıyordum. Kimileri ise beni arayıp teşekkür ediyordu. Balkon çiçekçiliği, evdeki tadilat gibi yaptığım işlerdi paylaşımlarım.
Belediye çöpçüsü bir babanın çocuğuyum. Allah vergisi el becerilerim var. Yoksulluk içinde büyüdüğüm için de birçok alanda çırak olarak çalıştım. Teknoloji ve sanata yatkın biri olduğum için evde her türlü alet, makine ve malzeme bulundururum. Bunları da genelde Çin’den getirttim. Kargo ücretinin günden güne yükseldiğini görüyordum. Lojistik sektöründe tır şoförü bulunmakta sıkıntı çekildiği haberi, bende dünyada ekonomik krizin başlayacağı mesajını vermeye yetmişti. Bu yüzden ihtiyacım olan birçok şeyi aldım. Dikiş makinasında yıpranmış havlulardan el havlusu yaparak bunu paylaşmış, kendimce kriz geliyorum sinyalini vermiştim. Limon ilk çıktığı zaman kilosu 2 lira iken alıp suyunu çıkarıp, dondurucuya attım. Yakında limon 20 lira olur diye sosyal medyadan paylaşmıştım. Limonun kilosu şimdi 25 lira ve o lezzette değil tabi.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması bu krizi daha da derinleştirdi. Emperyal güçlerin bu savaşın derinleşmesine çanak tutmaları da ateşe benzinle gitmeleri gibi oldu. İlk başlarda dünya tahıl üretiminde ön sırada olan Ukrayna’nın savaşta olması tahıl ürünlerinin fiyatının arttırdı. Dünyadaki petrol, enerji, doğalgaz fiyatlarının artması üretim maliyetlerine yansıtıldı. Bütün dünyada olduğu gibi herkes ürettiği mal ve hizmetin fiyatını belirleyebilirken, emekçinin kendi emeğine fiyat biçme hakkı yok.
Dünyada çok ülkenin yakından tanıdığı ekonomist Mehmet Şimşek, 2018 yılında Başbakan Yardımcısı iken Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmayı unutmam mümkün değil. Mehmet Şimşek, "Çatıyı güneşli havada onarmak gerekir. Eninde sonunda küresel senkronize büyüme devam etmeyecek. Bugünden sağlamlaşmamız lazım" ardından da “Gelin yatırım bankaları kurun ve mevduata dayalı bir modelden toptan kaynağa dayalı bir model için yardımcı olalım" demişti. O büyük değeri de küstürmeyi başardık. O gün bugün ekonomi bir türlü rayına oturtulamadı. Şimşek görevden ayrıldığı zamanlardaki döviz hareketini bilenler mutlaka vardır. Ondan sonra ekonomi yönetiminde birçok kişi görev aldı, ayrıldı. Her ayrılışın piyasalarda tepkisi farklı oldu. Bana göre sonuçta 2004’te altı sıfırın atılmış olması da bizim ekonomiyi kurtaramadı. Altı sıfır atılmamış olsaydı bir ekmeği 4 milyona almış, kafede bir çayı 7-10 milyona içiyor olacaktık.
Bizim yaşlardaki insanlar yüksek enflasyona alışkın. Gecelik faizlerin binli rakamlarda olduğunu da gördük. Ama doğrusunu söylemek gerekirse konut eflasyonunu hayal bile edemezdim. Nasıl oldu da kısa zamanda 500 bin liralık daireler 2,5 milyona çıktı. Bin beş yüz liralık kiralar 5 bin oldu? Anlayabilmiş değilim. Örneğin Karşıyaka’da her alandan sorumlu olan bir yönetici, 40 yılık hizmetinden sonra emekli olsa emekli ikramiyesi ile değil bir daire, bir araba bile alamayacak durumda olmasına çok ama çok üzülüyorum. Emeği ile bir daire alabilecek kamuda bir yönetici düşünemiyorum. Düşünen, bilen varsa benim cahilliğime versin lütfen. Küresel bir krizi kimse inkar edemez ama bizdeki kriz bende yaralar açtı. Ya siz de? Aç gözlü stokçuya, haine fırsat vermemek için ihtiyaçlarımızı karşılarken “Olmazsa da olur” deme vakti.
Koronavirüs, sonra hayat pahalılığı bizleri evlere tıkadı. İnşallah, bundan sonra dünyayı bombalayarak insanları evlere tıkmazlar. Çünkü aç gözlü kapitalizmden bu da beklenir.
Sonsöz “Aç insanı doyurmak kolay, aç gözlüyü doyurmaz çok zor”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!