Dünyaya gelmek bizim seçimimiz değil.
Doğacağımız ülkeyi seçemeyiz.
Annemizi babamızı seçemeyiz.
Sağlıklı mı doğacağız, engelli mi bilemeyiz.
…
Engelli çocuklarımıza hak ettikleri gibi bir dünyayı sunmak,
Birilerinin değil, hepimizin görevi.
Engelli olmak onların suçu veya seçimi değil.
Diyordu usta sanatçı Şener Şen.
Engelli doğmak Arda’nın da ne suçuydu, ne de seçimi.
Bir davetiye elime tutuşturulmuştu 23 Nisan bayramında.
İyi bir eğitim yöneticisi olarak takdir ettiğim Ender Feroğlu tarafından. Arda’sının konserinde iyi bir yöneticinin yanında iyi bir baba olduğunu da duygulandırarak kanıtladı.
Bu yazımda siyasete hiç dokunmak içimden gelmedi. Arda’nın o zorluklara rağmen verdiği yaşam mücadelesi ve gösterdiği başarının yanında siyasetin lafı bile olmaz.
Ender hocanın İki çocuğundan biriydi Arda. 1994 yılında İzmir’de ailenin 2. çocuğu olarak dünyaya geldi. Henüz 18 aylık iken otizm tanısı kondu. Anne ve Baba’nın engeli kaldırma savaşı başlamıştı. Bu savaşta kalp damarlarına stent taktırmalarına rağmen anne de baba da yılmadı. Arda’yı henüz 2 yaşında iken özel eğitime aldılar. Yoğun olarak hiperaktivitesi bulunan okuma ve yazmaya 3 yaşında başlayan Arda, çocukluk döneminden itibaren iletişim için müzik ve resmi kullandı.
9 yaşında İzmir Çiğli Maltepe İlköğretim Okulu OÇEM sınıfında öğrenim hayatına devam eden Arda ilerki yıllarda da kendisi için hazırlanan kaynaştırma amaçlı programlar ile akranlarıyla büyük bir uyum içinde engelleri aşmaya devam etti. Arda şu anda Karşıyaka İş Okulu 11.sınıfına devam ediyor.
Arda 2013 yılında yapılan Türkiye Atletizm yarışmasında uzun atlama ve 200 metrede Türkiye şampiyonu olmakla kalmadı. İzmir il genelinde yapılan resim ve müzik yarışmalarında 2 adet birincilik 3 adet ikincilik ödülünde sahibi oldu. Yabancı dil mi? Arda İngilizceyi iyi derecede biliyor.
Ender Hocamın verdiği davetiye, Otistik Çocukları Koruma ve Yönlendirme Derneği ve Karşıyaka Belediyesince "Otizm Farkındalık Ayı" nedeniyle düzenlenen Arda Feroğlu'nun sahne aldığı "SESSİZ ÇIĞLIK" adlı konser davetiyesiydi. Ne yalan söyleyeyim bir iki şarkı dinleyecek, o akşam davetli olduğum başka programa yetişecektim. Arda söylerken ayrılmak ne mümkün? Seyircinin alkışları Arda’yı coşturduğu gibi beni de o anları fotoğraf karelerine almak için coşturuyordu. 2-3 kare düşündüğüm çekim, 121 kare ile sonlanmıştı.
Ahmet Kaya’nın “Hani Benim Gençliğim Anne?” parçasını seslendirirken, sahne ışıkları seyircilerin çoğunun gözyaşlarını göstermeye yetiyordu.
Arda’nın, gözünü ayıramadığı sahnenin kenarında bir insan vardı. O insan yıllarca Ardaya eğitmenlik yapan özel eğitim öğretmeni Rahşan Özgenlik’ti. Rahşan öğretmenin gözleri mutluluktan ışıldıyordu. Ah be öğretmenim dedim kendi kendime. Senin elin öpülmez mi? Bu gencecik insana yaşam iksiri olmuşsun. Ne fedakârlıklar göstermişsin Allah bilir ya, ben de tahmin ediyorum. Senin gibilerin yüz kere eli öpülür, hatta kölesi bile olunur. Sahnede Arda’nın susadığını bile his edebiliyor, suyu hemen yetiştiriyordu Rahşan öğretmen.
Suat Taşer Açıkhava Tiyatrosu o akşam Arda’nın misafirlerini ağırlıyordu. Davetliler arasında Karşıyaka Kaymakamı Sadettin Yücel, ODER Yönlendirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ergin Güngör, CHP 2. Bölge Milletvekili Adayı Ali Kemal Elitaş…vardı. Arda Ahmet Kaya’dan Kayahan, Aşık Veysel, Kazım Koyuncu, Onur Akın’dan … Parçaları seslendirdikçe davetliler alkışlıyor bir o kadar da duygulanıyorlardı.
Arda’yı tanıdıktan ve izledikten sonra kendime sordum acaba Arda ve onun gibiler mi, yoksa onlar için bir şeyler yapmayan bizler mi engelliyiz?
İyi ki gitmişim, iyi ki tanımışım, o fedakâr öğretmeni, anneyi, babayı ve alkışlayan davetlileri.
Unutmayalım; hepimiz milletvekilliğine değil, engelli olmaya adayız!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!