Çarşıda, sokakta elektrik faturasını alan insanlar elektrik çarpmış gibi titriyor. Elektrik faturalarının yüksekliği şimdi gündemin birinci maddesi.
Elektrik zammı, kâğıt zammını kitap ve defterlerden değil tuvalet kağıtlarında fark edenlerin bile gündeminde! Elektrik zammı, bulgurun kilosunun 15 lira, mercimeğin kilosunun 30 lira… olduğunu bile unutturdu. Ya kiralar o da kanatlandı uçtu.
İki yıl önce evdeki eski yüz havlularını dikiş makinası ile el havlusuna dönüştürürken ‘büyük kriz kapıda’ diye sosyal medya hesaplarımda paylaşım yaptığımda birileri konuyu abarttığımı söylediydi.
11 Kasım 2021’de “Hayat Pahalılığı Koronadan Beter” başlıklı yazımda şöyle yazmıştım. “Bütçe görüşmeleri yapılırken seyyanen yapılacak en az yüzde 30’luk bir zam, 3600 ek gösterge birçok kesimi rahatlatacaktır.” Aralık ayında fiyatları bayağı güncellediler! Ama ben yazımı güncelleyememiştim. Oysa 0 luk oranı ` olarak güncellemem gerekiyordu.
Bütün dünyada pandeminin ekonomideki yarattığı depremin ülkemizde daha çok his edildiği bir gerçek. Bulgarların sınır kentlerimizdeki dükkanları yağmalarcasına yaptıkları alışverişin fotoğraf kareleri bunun kanıtıydı. ABD’de bile enflasyon tarih yazarken bizim gibi ülkelerde tavan yapmasını normal karşıladığım düşünülmesin. TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamları, çarşı pazar fiyatları karşısında çok tartışılır oldu. İnandırıcılığını kaybettiğine katılmamak mümkün değil.
Doğalgaz faturaları da el yaktı yakmasına da asıl kademeli geçişten sonra ne olacak onu merak ediyorum.
Belediyeler suya daha zam yapmadılar ama onlar da yapacak. Su kullanım ücretleri değil ama faturadaki değişik kalemlerle yansıyan ücretler pes dedirtiyor. Örneğin katı atık bedelinin yanında bir de katı atık bertaraf bedelinin, büyükşehir payının yanında ilçe belediyesinin payının olması gibi. Bir ÖTV eksik kalmış eklenmeyen.
Bir emekli olarak son iki yıldır ekonomik krizin olacağını düşünerek, kendimce önlemler almaya çalıştım ama önlemler hikâye oldu. Tüm musluklara perlatör taktım, kombiyi yoğuşmalı ile değiştirdim, cihazları A++ aldım, led ampuller taktım, ilerde kullanabilecek kokmayan, bozulmayan, çürümeyen malzemeler aldım ama şimdi onların bile çözüm üretmediğini görüyorum. Bu önlemlere rağmen 431 TL elektrik, oda sıcaklığını 22 derecede tutmama, mutfak ve banyo peteklerini kapatmama rağmen 544 TL doğalgaz, 187 TL su faturası geldi. Şubatın sonunda ya da martın başında gelecek bu faturalar bunları arattıracak gibi…
Pandemiden dolayı temizlik şart. Bunun için elektrik, su kullanımından, bu soğuklarda dışarı çıkmamak, evlerde kalabilmek için elektrik ve doğalgaz kullanımında nasıl tasarruf edilebilir ki? Bunlar zorunlu ihtiyaçlar. Kademeli fiyatlarda 150 KW saat çok gerçekçi bir yaklaşım değil bence, bunun en az 250 KW olması gerekirdi.
Geçen yıl zaman zaman evde kullandığım ev aletlerini yurtdışından alırdım. Çok uygun fiyatlarla. Şimdi 15 TL lik bir ürünün yurt dışı kargo ücreti 64 TL olmuş. Lojistik maliyetleri nedeniyle suyu bile 20,5 TL alıyoruz. Zor günler yaşıyoruz yaşamasına da ama umudumuzu kaybetmeyeceğiz. Ne diyor Ahmed Arif.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım, Namuslu, genç ellerinle. / Kızlarım, Oğullarım var gelecekte, Her biri vazgeçilmez cihan parçası. / Kaç bin yıllık hasretimin koncası, Gözlerinden, Gözlerinden öperim, Bir umudum sende, Anlıyor musun?
Orhan Veli Kanık’ın “Bedava Yaşıyoruz” dizelerini okurken yine bazı şeylerin bedava olduğuna şükür etmek lazım!
Bedava yaşıyoruz, bedava; / Hava bedava, bulut bedava;/ Dere tepe bedava; / Yağmur çamur bedava;/ Otomobillerin dışı, / Sinemaların kapısı, /Camekanlar bedava; /Peynir ekmek değil ama Acı su bedava;/ Kelle fiyatına hürriyet, / Esirlik bedava; / Bedava yaşıyoruz, bedava.
Sonsöz “Günü aydın yapan güneşin doğuşu değil, yüreğin umutlara uyanışıdır…”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!