Sana Kızıyorum Öğretmenim! Elimde değil, Kızıyorum işte!.. Bana dünyanın nasıl döndüğünü öğrettin öğretmenim, İçinde dönen dolapları öğretmedin…
Dizeleri ile başlayan bu şiir bir ilkokul çocuğu tarafından yazıldığı söyleniyor. Bu çocuğu şimdi görmek vardı. Dönen dolapların ne çok olduğunu bir anlatabilseydim. Bu dolapların içinde 27 yıl nasıl dayanabildiğimi de.
2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı sancılı başlıyor. Mart ayında bir kanun çıkarılıyor beş ay sonra uygulanıyor. TEOG yerleştirmelerinde kargaşa. Nakillerde yerleşemeyenler “onay bekliyor” cümlesi ile karşılaşıyor. Çocuklarda bir heyecan! Soruyorlar, yerleştim mi diye? Yerleşemediniz diye yazmak çok mu zor? Bu başarısızlığı kabul eden yok. Görevden alınan, istifa eden de yok.
Karşıyaka’da Milli Eğitim Yöneticilerine Allah sabır versin. Müdürler ile görüşmek için merdivenlere taşan bir kalabalık. Kimi çocuğunun hakkını arama, kimi 300 lü puanlarla 480 puanlı yerlere yerleştirme peşinde. Anlamsız isteklerde bulunan bir iki kişiyi dinlerken tepem atıyor, yöneticilerin durumunu siz düşünün. Onlar günde yüzlerce kişiyi dinlemekte. Allah onlara sabır versin demekte ki kastım bu. Yönetmelik velisinin işyerine yakın okullara kayıt hakkı vermiş. Karşıyaka’daki işyeri sayısını düşünün. Çarşıda kaç okul var, kaç çalışanın çocuğunu alabilecekler? O okul yöneticilerinin hali de içler acısı. Öğleye kadar solukları kesiliyor, yüzleri balmumu gibi sararıyor yöneticilerin. Yine de iyi dayanıyorlar. Nüfus dairesinin önü anababa günü. Kayıt etmek istediği okula yakın bulmuş bir tanıdık, çocuğunu ona misafir göstermekle meşgul insanlar. Veli öğretmen seçmeye çalışır, öğretmenin veliyi seçme şansı yok.
Karşıyaka Kaymakamı Sadettin Yücel kapısına geleni geri çevirmeyen saygın bir yönetici. Uygunsuz talepler için onunda kapısı çalınmakta. Öğle yemeğini zaman kaybı olarak gördüğü için öğle arası da dinlemekte vatandaşı. Kırmadan, kızmadan ikna ediyor. Okullar açılmadan eksiklikler gideril- sin diye yaz tatilinde Mili Eğitim Müdürü Mustafa İslamoğlu ile gezmediği okul kalmamış. Geçen yılda olduğu gibi bu yılda bütün okul ve kurum müdürlerine cep telefonu numarasını vermiş, “Telefonum 24 saat açık” demiş. Müdür İslamoğlu ile bir röportaj yaptım. Eğitim- öğretimde farkındalık yapma peşinde olduğunu gördüm. Çocuklarımız için çalışanların her zaman yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Bardağın dolu kısmı ile ilgilenirim, boş kısmını doldurmaya çalışabilirsem ne mutlu, dolduramazsam dolu kısmının da yok olmamasına özen gösteririm. Adamın yüzüne bir cümle kuramayanların bir roman yazmalarını da hiç sevmem.
Kendini yönetemeyenlere sınıfı, sınıfı yönetemeyen- lere okulu, okulu yönetemeyenlere milli eğitimi teslim etmek çocuklarımıza, insanlığa en büyük kötülüktür. Türkiye’nin ikinci özel havacılık meslek lisesinin İzmir’de açılmasına çok sevindim. Havacılık sektörü hızla büyüyor. Otobüs terminallerindeki kalabalığı, hava limanlarında görmek bunun kanıtı. İlk yıl olduğu için taban puan şartı yok. Öğretmenlerimizin kendini yenileyebilmeleri, çağa ayak uydurabilmeleri için maaşlarının, ek ders ücretlerinin yükseltilmesi gerekiyor. İnternet, bilgisayar bedava verilmeli. 24 Kasımlarda herkes öğretmenin içindeki duruma, ellerinde mendilleri eksik şekilde ağlar. 25 Kasım’da söylediklerini unuturlar. Geçtiğimiz günlerde OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) tarafından bir araştırma sonucunda Türk eğitim sistemi verimsiz ve etkisiz olarak açıklandı. 30 ülke arasında 21’inci olan Türkiye, ancak öğretmen maaşlarını yüzde 129 artırırsa listenin başına yerleşebilecekmiş. Son söz; Bir öğretmen öğrenmeyi kesince, öğretmeyi de keser. Böylece sabitleşir, yol göstermeyen bir işaret levhası olur. Öğretmen olabilmek için öğrenci kalmalıdır.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!