16 Eylül'de yeni bir eğitim öğretim yılı daha başlıyor. Milyonlarca öğrencimiz ders başı yaparken binlerce öğretmen, yönetici, eğitim çalışanı görev alacak. Karşıyaka'da yeni eğitim öğretim yılına okul yöneticileri iyi motive olmuşlar. Bir güzel cümle yöneticileri motive etmeye yetmiş. Bu güzel cümleyi söyleyen de okul müdürleri sene başı toplantısına ayağının tozu ile katılan Karşıyaka'ya yeni atanan Kaymakam Sadettin Yücel. Kaymakam Bey, toplantıda okul müdürlerine cep telefon numarasını vermiş. "Telefonum 24 saat açık beni arayabilirsiniz" Yöneticiler buna çok sevinmişler. Görüştüğüm yöneticilerin tümü aynı fikirdeydiler. Şunu söylediler "bunca yıldır yöneticilik yaptım daha hiçbir kaymakam cep numarasını vermedi" Bu söz onlara güven verdiği gibi aynı zamanda da motive etti. Kaymakam bey ile görüştüm, yöneticiler iyi bir motive olmuşlar diye. Bana şunu söyledi "Ben 24 saat milletimin hizmetindeyim. Eğitimde kaybedilecek anımız yok. Her anı verimli kullanmak zorundayız" dedi. Kesinlikle katılıyorum. Allah sizin gibilere yardımcı olsun.
***
Eğitim, insanın yaşam kalitesini artırmanın yanında toplumsal barışın sağlanmasında da büyük bir etken. Bireyin iyi bir eğitim almamasının öğretim ayağının çok aksamasına neden olduğunu eğitimciler iyi bilir.
Eğitime değer veren toplumlarda sağlık, güvenlik ve hukuki sorunların minimum düzeyde olduğu, siyasetin ahlaki değerlere, toplumun değer yargılarına düzeyli yaklaşımı sağladığı bir gerçektir.
Eğitim almış bireyler, ne yaptığını bilen, kendileri ile barışık, ilişkilerinde samimi ve seviyeli olurlar. Çıkmazlarda, günü kurtarma peşinde olmaz, kendisinden sonraki nesillere güzel bir gelecek bırakırlar.
Eğitimli toplumlarda görev ve sorumluluk verilirken "Adama göre iş değil, işe göre adam" felsefesi ile hareket edilir. Çünkü bu felsefenin temelinde insana saygı, ülke sevgisi yatar.
Üstüne titrediğimiz çocuklarımızın geleceği için hangi fedakârlıktan kaçındık.
Çocuklarımızı geleceğe hazırlayan eli öpülesi öğretmenlerimize, eğitim kurumlarına değer verebiliyor muyuz? Kaç kişi öğretmenlerimizin yaşam şartlarının iyileştirilmesi, eğitim kurumlarımızın geliştirilmesi için oy verdikleri siyasi iktidarları zorlayabiliyor?
Öğretmenler, siz bir çocuğunuzla evde baş edemezken onlar onlarca çocuğu bağırlarına basarlar. Çocuklarınızın ellerinden tutup tuvaletlere götürür, minnacık ellerinden tutup kalem tutmasını öğretir, onlarla körebe oynarlar. Siz evdeki genciniz için ergenlik çağı deyip sorunlar yaşamaktan şikâyet ederken, onlar sizin genç çocuğunuz gibi yüzlercesi ile barışık yaşamak zorundalar. İyi bir gelecek sağlamak, ülkeye aydın insan yetiştirmek için.
Öğretmen bu ülkenin en cefakâr insanlarıdır. Onlar, çocuklarımızı eğitirken veya onlara bir şeyler öğretirken bizim onlara yardımcı olmamız insanlığa hizmettir. Belki de bir ibadettir...
Sadece düşüncesi nasıl eğitirim, nasıl öğretirim? Olanlara, birilerini arkasına alan kendini bilmezlerin ne haksızlıklar yaptığına öğretmenlik yıllarımda çok tanık oldum. Yönetilmeye ihtiyacı olanı yönetici diye atayan, atanmasına destek verenin vicdanından şüphe duyarım.
İyi bir eğitim için yüreğinde Allah korkusu taşıyan, vicdan ve merhamet sahibi, insanı, ülkesini seven insanlarla ülke kalkınabilir.
Son söz "Eğitim görmüş bir halkı idare etmek kolay, köleleştirmek imkânsızdır" Lord Brougham...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!