“Sağlam çocuklar yetiştirmek, bozulmuş yetişkinleri düzeltmekten daha kolaydır” der, Dostoyevski.
Daha önceleri “Eğitim şart” derken, şimdi “Eğitimcilerin eğitiminin” konuşulur olmasına bir eğitimci olarak çok üzülüyorum.
Bencilleşen, yozlaşan, birilerinin arkasına sığınarak ya da el etek öperek oturdukları makamlardan şeref alarak, egoları tavan yapan, “yürüyen egolar” halini alan insanları düzeltmenin, tutumlarını değiştirmenin zorluğu tartışılmaz.
Eğitim sistemimizin bir türlü rayına oturmamasını iktidarların yanlış ve taraflı politikalarına bağlıyorum. Siyasi iktidarlar tarafından yaz boz tahtasına çevrilen eğitimin, eğitim-öğretim proje ve politikalarını yaşama geçirecek kişilerin “uzanan kol bizden olsun” düşüncesi ile atanmasını büyük bir yanlışlık olarak görüyorum.
Bir ülkeyi yıkmak için Kuzey Kore’nin geliştirdiği Hwasong-18 tipi katı yakıtlı kıtalar arası balistik füzesine gerek yok. Kendini yönetemeyenlere sınıfı, sınıfı yönetemeyenlere okulu, okulu yönetemeyenlere eğitim- öğretimin plan ve projelerini yönetme yetkisini verin yeter.
Okullarda kılık kıyafet serbestliğine başından beri karşıyım. Bana göre “sınırsız özgürlük, özgürlük değildir.” Okuldaki öğretmen ve eğitim yöneticileri öğrenciler için rol modeldir. Öğrenciler onların kılık kıyafetlerine, davranışlarına özenir. Onları yaşama geçirmeye çalışır.
Hz. Mevlâna ne güzel söylemiş. “İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, İlmiyle ağırlanır, ahlakıyla uğurlanır.” Ben de diyorum ki ‘İnsanlar kıyafetleri ile karşılanır, davranışlarıyla ağırlanır, fikirleriyle uğurlanır’ bana göre kılık kıyafet çok önemli.
Öğrencilerin kılık kıyafet serbestliği ise ile marka giyen öğrencilere özenmesi ise aile ekonomisini zorlar, ekonomik durumu iyi olmayan ailelerde ise çocuğun aile bağlarına zarar verir diye düşünüyorum.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı genelge ile okullarda öğretmenlerin önlük giymesini şart koşması isabet olmuş. Keşke sakallı, at kuyruklu, dövmeli erkek öğretmenlere, aşırı makyaj yapan, çocukların dikkatini dağıtan giysilerle okula giden bayan öğretmenlere de sınırlama getirilse. Bu kıyafet serbestisi yarın sarıkla, cübbe ile, şortla, terlikle, büstiyer crop ile ya devam ederse … Bana özgürlüğe karşısın diyenler çıkacak elbet. Ben “sınırsız özgürlük, özgürlük değildir” diyorum. Mayo ile çarşı pazarda dolaşmak, sevmediğin insanın kafasına sıkmak özgürlükse ben o özgürlüğe karşıyım arkadaş. Toplumun değer yargılarına saygı göstermek gerek. Gerici, yobaz düşünceye karşı olduğum gibi çıplaklığı özgürlük sayan düşünceye de karşıyım.
Neyse ki elleri öpülesi çooook öğretmenlerimiz ve eğitim yöneticilerimiz var. Audrey Hepburn’un “Hayat bana ne yaşatırsa yaşatsın, karşıma ne kadar kötü insan çıkarsa çıksın, ne kadar canım acırsa acısın. Şu üç şeyden asla vazgeçmeyeceğim. Kendim olmaktan, iyi olmaktan ve nefes aldığım her saniye için mutlu olmaya çalışmaktan...!” sözünü yaşam felsefesi yapan öğretmenlerim var.
Anne ve babalar çocuklarını okula kayıt ettirirken iyi öğretmen arayışına girer, oysa öğretmenler de iyi ve ilgili anne baba arayışındalar. Anne ve babanın ilgilenmediği ve eğitmediği çocukları okulda eğitecek öğretmenlere ‘Allah sabır versin’ diyorum.
Bununla birlikte, her yıl olduğu gibi okullara kayıt parası, okul yöneticilerini velilerle karşı karşıya getirmekte. Gönüllü bağışa karşı değilim, ama istenilen afaki kayıt parasını ödemeyen/ödeyemeyen çocuğun kaydının yapılamamasına şiddetle karşıyım. Kaç okulda kadrolu hizmetli, güvenlikçi kadrosu var? Yok. İş-Kur destekli hizmetli alınıyor ama kaç kişi? Okullarda güvenlik elemanı sorununu geçtiğimiz yıllarda Karşıyaka Belediyesi bir nebze çözüyordu. Hükümetin aldığı bir kararla bu kaldırıldı. Her okulun kapısına bir polis memuru veya bekçi (onlarda gece bekçisi zaten) görevlendirilemeyeceğine göre, güvenlik nasıl sağlanacak. Tabi ki yapılacak bağışlarla yeterli temizlik ve güvenlik görevlisi ancak alınabilecek. Ama 40 bin 30 bin bağışlarda olmamalı. Yapılan bağış okul aile birliklerinin İBAN hesabına yatırılmalı, zarfta değil.
Bir eğitimci olarak Karşıyaka’mıza hizmet edenlerin emrinde olduğumu da herkes biliyor. Davet edildiğim her etkinlikte bulunmaya çalışırım. (Kayıt döneminde padişahlığa soyunan yöneticilerin davetine asla)
Bu yıl yaşanan ekonomik kriz, özel okullarda çocuklarını okutamayan velileri devlet okullarına yönlendirdi. Haliyle özel okul gibi devlet okullarına rağbet arttı. İlçe Milli Eğitimin ve o okulların yöneticilerinin çektiği sıkıntıları duydukça onların adına ben üzülüyordum.
2023-2024 Eğitim-Öğretim Yılının güzelliklerle, sevgi, saygı ve hoş görü ile geçmesini diliyor, işine yüreğini katan eğitimcileri saygı ile selamlıyorum.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!