Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bugüne kadar yazılarımda hiçbir kişi veya partiyi destekleme tutumum olmadı. Halkın haber alma, bilgi edinme hakkına saygı duydum. Yıllarca kendi düşüncemi, sokaktaki vatandaşın, her kesimden halkımın düşüncelerini bu köşeye taşıdım. Elbette benim de bir siyasi düşüncem var. Demokrasinin gereği oy veririm. Bu köşe benim değil, halkımın derim. Ben halkın hizmetkarıyım. Kişilerin veya belli kesimlerin emrine asla girmedim. Kimseden para almadığım için de emir almam. Bir tek Yüce Rabbime bir de resmiyette eşime bağlıyım. Başka bağlılığım olmaz. Beklentim ise hiç olmadı/olmaz da.
Siyaseti güvensizleştirmek, çirkinleştirmek beni olduğu gibi toplumu da boğuyor. Ötekini sandığa gömmek tek hedef olmuş. Amerikalıların “Win / Win” dedikleri, bizim de “Kazan / Kazan” dediğimiz bir havaya soktular.
Vaatler havada uçuşuyor yine. Yılarca neler vaat edilmişti, neler. “Mazot 1 TL olacak, köy kent kırsal kalkınma projesi, kim ne veriyorsa 5 mislini vereceğim, herkese bir ev bir araba (olanda gitmişti!), her ile havaalanı, terörü bitireceğiz, kira öder gibi ev sahibi yapacağız …”
Demokrasiyi içselleştiremedik bir türlü. Bence biz demokrasi konusunda koşu bandında koşuyoruz. Nefes nefese kalıyoruz, terliyoruz ama bir adım ileri gidemiyoruz.
İyilik ve güzellik üzerinde akıl yürütüp sorgulayıp bir tercihe doğru yönelmek varken, kutuplaştırma ve kişiselleştirmeyle siyaset nereye kadar? Agresif tavırlar kime ne kazandıracak?
“İktidardan çıkıp iktidara, muhalefetten çıkıp muhalefete muhalefet etmeyi çok gördük ama bu seferki gibi agresif tutumu hiç görmedik. 14 Mayıs akşamında insanların birbirlerini üzmeyecek, demokrasi şöleni havasında kim kazanırsa kazansın ‘yaşandı bitti’ diyeceğiz inşallah.
Bu seçimde toplumda farklı bir algı var. İnsanlar Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmış gibi. Milletvekilliği seçimleri pek konuşulmuyor. Listede yer alamayanların, seçilir olmayan, hatta seçimi garanti gibi sırada bulunan adayların kaçını sahada görüyorsunuz? Sahada en çok seçilme şansını yakalamaya çalışanları görüyorum, ya siz?
14 Mayıs’taki seçime katılma oranının yüksek olacağını öngörüyorum. Yurtdışındaki seçime katılma oranının 2018’deki seçime katılma oranını çok geçeceği kesin. Polonya’da 3,5 saatlik yoldan oy kullanmak için Varşova’ya gidildiğini öğrendim. Bu da daha önceki yazımın başlığı olan “Tamam mı devam mı” ile ne çok örtüştüğünü gösteriyor. 2018 seçimlerinde yurtdışından gelen oylar İzmir’de 2. bölgedeki sonuçlara AK Parti’ye yansıyan bütün Millet İttifakı ve HDP’nin toplam oylarından daha fazlaydı. Doğrusu yurtdışı oyların bu seçime nasıl yansıyacağını merak ediyorum.
14 Mayıs’ta 64 milyon 113 bin 941 seçmen geleceğini belirleyecek. 4 milyon 904 bin 672 seçmen ilk kez oy kullanacak. Yurt dışında 3 milyon 416 bin 118 seçmen var. Bunlar toplamda 8 milyondan fazla eder. Sonuçlara ciddi bir etkisi olur.
Siyaset için 24 saat uzun bir süre. İlk turda mı ikinci turda mı bitecek? Tartışılıyorsa da ben bugünün itibarı ile ilk turda biteceğini düşünüyorum.
Bu seçimde Cumhurbaşkanlığı oylaması ile milletvekili oylamasının farklı sonuçlar doğuracağını düşünüyorum. Tıpkı belediye başkanlığı ile meclis üyeliği seçimlerindeki farklı sonuçlar gibi. Hayırlısı olsun inşallah. Allah provokatörlere, birlik ve beraberliği bozmaya çalışanlara fırsat vermesin, bizleri de onların oyununa getirmesin.
Benim takıldığım şu ittifak olayı. İttifak olayına hiçbir zaman sıcak bakmadım. Kendi partisine gönül vermişler kendi oyları ile bir başka hatta yaşamı boyunca oy vermedikleri/vermeyecekleri partiden adayı meclise vekil olarak gönderiyor. Canını dişine takıp partisine hizmet edenlerin seçilmemesine, hatta listelerde yer almamasına çok üzülüyorum.
Her parti kendi listesinden seçime girip gücünü, halkta ne kadar kabul gördüğünü görmeliydi. Metreyi bulan oy pusulalarında kendini temsil edecek adayı seçmeliydi. Bana göre koalisyon, ittifak dan daha iyiydi. Seçimden sonra ittifakta olabilecek çatlaklık ülkenin huzurunu daha çok kaçırır diye düşünüyorum.
****
Siyasetten biraz uzaklaşıp Karşıyaka’da ilettiğim sorunu çözenlere teşekkür etmeden geçemem. Aydınlatma sorununu ilettiğim ve ertesi gün çözen Karşıyaka Gediz Elektrik Müdürü Özgür Karaca beye, sokağımızda çalınan lugar kapağını ilettiğim Karşıyaka Belediyesi Fen İşleri Müdürü Özcan Pamuk Bey ulaştırma müdürlüğüne bildirip anında eskisinden daha güzel yaptırdığı için, İZBAN tünel üstünün ilaçlanması için aradığım anında sorunu çözen Karşıyaka Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Aylin Eroğlu’na, günlerce, kırılan ve çürüyen dişlerimin ağrısından beni kurtaran, halkıma hizmette devam ettiren Karşıyaka ADSM Baş Hekimi Asuman Çeltik, özel kalemi Neslihan Adıgüzel hanıma ve de yeni tanıdığım güzel insan Dr. Görkem Özer beye teşekkür ediyorum.
Sonsöz “Yaptıklarınla küçülmüşsen; sözlerinle büyüyeceğini sanma!” Şadi Şirazi
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!