İngiltere'de, bir televizyon kanalında yapılan bilimsel programda, bilim insanları "Bugün farklı noktalarda değişik zamanlarda gerçekleşen aşırı iklim olayları, 20 yıl kadar sonra eş zamanlı ve zincirleme gerçekleşebilir" yorumunu yapmışlar.
Durum ciddi..
Çevre hareketinin öncülerinden olan David Brower' in şu sözleri çok ilginçtir;
Dünyanın yaradılış süresi olan 4,5 milyar yılı, 6 günlük bir periyot içinde düşünmeye çalışırsak, yani yeryüzü bir Pazartesi günü gece yarısı doğdu ise, oluşumunu Çarşamba günü 12'ye kadar sürdürmüştür.
Yaşam, yani organik gelişme ise 4 gün daha devam eder.
Pazar saat 4'de, sürüngenler ortaya çıkar.
İnsanın ortaya çıkışı ise, Pazar gece yarısından sadece 3 dakika öncedir.
Gece yarısının 15 saniye öncesi; Milat'a denk gelir.
Sanayi devrimi ise, gece yarısından, ancak saniyenin kırkta biri kadar süre önce başlar.
Artık gece olmuştur.
Çevremiz; saniyenin kırkta biri süresince oluşanlarla doludur.........
İşte bu kadar bir sürede doğal çevre tahrip edildi. Yüzlerce canlı varlığın soyu tükendi. Orman kıyımı; erozyonu hızlandırdı, su sistemlerini değiştirdi, çölleşme hızlandı.
Yeryüzünün biyolojik ve genetik zenginliklerinin sonu gelmek üzere.
Nüfusun çok hızlı artması, azalan enerji kaynakları, artık herkesi korkutmakta.
Önceleri sınırsız ve bedava kabul edilen doğa, artık "sınırlı".
Maalesef bu bilgilere rağmen dünyada iklim politikaları alanındaki gelişmeler; kaygıları ve hayal kırıklıklarını arttırmakta.
Halbuki sıcaklıkların iki derece artması durumu bile, her yerde geniş çaplı çölleşme, tarım ürünlerinde üretim düşüşleri, doğal türlerde azalma, kıyı bölgelerinin su altında kalması gibi sonuçlar doğuracak. Salgın hastalıklar, açlık, susuzluk, göçler oluşacak. Kısaca sonuçta dünyamız ekonomik toplumsal, siyasal altüst oluşlara gebe.
Bu nedenle, dünyamızda, ülkemizde ve tabi ki kentimizde, doğanın korunması çok çok önemli.
Çok değerli, başarılı çalışmalar yapılıyor aslında bu konularda, ama yetmiyor. Bilinçli katılım her alanda olduğu gibi yine çok önemli.
Su kaynaklarının korunmasına, tarımı geliştirmeye yönelik bilinçli çabalara ve tüm enerji kaynaklarının kendini yenileyebilecek şekilde kullanılmasına önem vermek çok öncelikli konumuz olmalıdır.
Akla gelenler çok kısa şöyle sıralanabilir:
- Kentimiz ve çevresi, yoğun ve büyük jeotermal kaynaklara sahiptir. Ekonomik ve çevresel avantajlara sahip bu kaynağın, kamu yararına etkin ve yaygın kullanılması gereklidir.
- Yerli kaynaklarımızdan, "rüzgar enerjisi" önemlidir. Rüzgar türbinlerinin imalatı, sektörlerinin gelişmesi ve bu konuda halkın bilinçlenmesi gerekmektedir.
Sağlıklı bir "rüzgar haritası" yapılması öncelikli olmalıdır.
- Su kaynaklarının ve baraj havzalarındaki kontrollerin artması, kayıpların engellenmesi, gelecekteki kaynakların, şimdiden korunmaya alınması şarttır.
- Bir güneş ülkesi olarak, güneş enerjisinden çok daha fazla yararlanabilmek için araştırmalara ve daha çok teşviğe ihtiyaç vardır.
- Toplu taşımanın artmasıyla, bisiklet yollarının yapımıyla ve egzoz ölçümlerinin sıklaşmasıyla, fabrikalar yapılırken yer seçimine dikkat edilmesiyle, bacalarda da filtreler kullanılmasıyla, sorun kısmen kontrol altına alınabilecektir.
- Yeşilin korunması, arttırılması, orman alanlarının, kıyıların konuta açılmaması gerekli.
Bu konuda söylenecek şey çok fazla, yazı uzar gider.
Doğayı koruma konusunda; Bilgilenmek, bilinçlenmek, bu bilgileri yaymak ve de her konudaki uygulamalara geç kalmadan başlamak gerek.
Zaman daralıyor...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!