Yakında seçimler var ve çok da önemli. Sosyal demokrat halkçı belediyelerin yaşanabilir kentler oluşturulmasında oynadığı kritik rolü hep birlikte gördük aslında. Toplumun refahı, katılımcılığı ve şehirlerin sürdürülebilirliği üzerinde bu belediyelerimizin büyük etkileri olmuştur. Yerel yönetimler, ülke sınırları içinde yerleşik olan değişik büyüklükteki köy, kasaba ve kent gibi yerleşim yerlerinde yaşayan başta insan olmak üzere tüm canlıların ortak ve yerel nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla belli bir hukuk düzeni içinde oluşturulmuş anayasal kuruluşlardır. Yerel yönetimler halka en yakın birimler olmaları ve yerel halkın ihtiyaçlarını yerinde tespit etmeleri nedeniyle hizmet üretiminde önemli bir yere sahiptirler.
Kentle ilgili konulara hakim, teknik altyapıya sahip ya da zaten mesleği bunu gerektiren uzmanlarla çalışıp, görevlendirmelerde liyakatı ön plana alarak ve tabii ki halktan yana çalışmayı önceleyen belediye yönetimlerinde başarı çok üst düzeyde gerçekleşmektedir. Bu nedenle, kentlerimizde teknik insanların belediye başkanı veya belediye meclis üyesi olarak yer almasının teşvik edilmesi önemsenmelidir.
Ancak, tabii ki halktan yana, eşitlikten yana, ülke sevgisiyle dolu olmak; işin başıdır.
Belediyeler, kentlerin sadece fiziksel altyapısını değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kültürel yapılarını da güçlendirmeye odaklanmalıdır. Bunu da halkçı belediyeler başarabilir. Öncelikle, sosyal demokrat belediyeler halkın katılımını teşvik eder ve onların belediye yönetimine doğrudan dahil olmasını sağlamalıdır. Karar alma süreçlerine halkın katılımı; şeffaflık ve hesap verebilirliği sağlar. Bu da, kent sakinlerinin ihtiyaçlarına ve taleplerine daha duyarlı bir şekilde yanıt verilmesini mümkün kılar.
Sosyal demokrat halkçı belediyeler sosyal adaleti ve eşitliği teşvik eder. Eğitim, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaçlara erişimi artırarak, kentsel dezavantajları azaltırlar. Gelir eşitsizliğini azaltma ve dezavantajlı grupları destekleme konusundaki politikalarıyla toplumsal dengeyi korurlar. Bu belediyeler aynı zamanda çevre dostu politikaları desteklerler. Yeşil alanların korunması, geri dönüşüm ve sürdürülebilir ulaşım sistemleri gibi adımlarla kentleri çevreci hale getirerek sağlıklı bir çevrede yaşamanın önemini vurgularlarken, ekonomik açıdan kentlerin gelişimini teşvik ederler. Yatırım çekme, istihdam yaratma ve yerel ekonominin güçlenmesi için çeşitli projeleri desteklerler. Bu da kent ekonomilerini canlandırır ve yaşayanların refahını artırır.
Halkçı belediyelerin bu unsurları bir araya getirerek, yaşanabilir kentlerin oluşumunda önemli bir rol oynadığı açıktır. Katılımcı, adil, çevreci ve ekonomik olarak kalkınmış kentler, halk için daha iyi bir yaşam kalitesi sunarlar. Bu nedenle, bu belediyelerin politikaları ve yönetim anlayışı, gelecekteki kentlerin şekillenmesinde de belirleyici olacaktır.
Sürdürülebilirlik odaklı planlı kentler; çevreye duyarlılıkla tasarlanmış, enerji verimliliği, yeşil alanlar, atık yönetimi ve toplu taşıma gibi unsurları ön planda tutan yapılaşma modelleridir. Bu planlı kentler, doğal kaynakları koruma, karbon ayak izini azaltma ve insan yaşamını geliştirme hedefleriyle şekillenir. Yeşil planlı kentlerde, binalar sürdürülebilir malzemelerle inşa edilir. Yenilenebilir enerji kaynakları kullanılırken, atık yönetimi sistemleri de entegre edilir. Bu kentlerdeki ulaşım genellikle toplu taşıma ağırlıklı olup bisiklet yolları ve yaya dostu alanlar da yaygındır. Bu sayede sera gazı emisyonları azalır ve hava kalitesi artar.
Yeşil planlı kentler aynı zamanda doğal ve yeşil alanlara da büyük önem verir. Parklar, bahçeler, yeşil koridorlar ve ekolojik alanlar, insanların dinlenmesi, spor yapması ve doğayla iç içe olması için sağlıklı mekanlar sunar. Bu alanlar aynı zamanda biyoçeşitliliği destekler ve ekosistemi korur. Bu kentlerde yaşam kalitesi de ön plandadır. Sosyal alanlar, kültürel etkinlikler ve eğitim imkanları, toplumun bir araya gelmesini ve etkileşimini artırır. Sağlık hizmetleri, güvenlik ve adalet sistemleri de iyileştirilmiş bir yapıda sunulur. Yeşil planlı kentler, ekonomik sürdürülebilirlik açısından da çok önemlidir. Yenilikçi iş modelleri, yeşil teknolojilerin kullanımı ve yeşil ekonomiye yönelik politikalar, istihdamı artırır ve ekonomiyi güçlendirir.
Bu kentlerin oluşturulması ve sürdürülmesi beraberinde bazı zorlukları da getirir. Planlama süreci bazen uzun olur ve altyapı maliyetleri yüksektir, bu nedenle de mevcut şehirlerin dönüşümü zaman alabilir. Ancak, toplumun tüm kesimlerinin katılımı ve desteği sayesinde konular daha sağlıklı çözülür. Yeşil planlı kentler, gelecekteki şehirlerin modeli olabilir. İşte tüm bu güzellikleri bir mimar olarak Karşıyaka’da uygulayabilmek amacıyla ben de bu seçimlerde değerli görevlerden birine, belediye meclis üyeliğine talip oldum.
Sonuç olarak; daha temiz, daha yaşanabilir, daha eşit, daha yeşil ve daha sürdürülebilir bir kent için, yukarıdaki ilkelerin oluşturulması ve yaygınlaştırılması çok büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle; sosyal demokrat halkçı belediyeler tarafından yönetilmemiz her şeyden fazla önem taşımaktadır.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!