Politika sözcüğü eski Yunancadaki "polis" sözcüğünden geliyor. Polis; "kent devleti" demek, yani farklı ve kimi zaman da karşıt çıkarlara sahip kesimlerin bulunduğu bir toplumda, düzen sağlamaya yardımcı olacak bir örgütsel yapı.
Bütün toplumlar farklı ve kimi zaman da karşıt çıkarlara sahiptirler. Bütün kuruluşlar için bu böyledir. İş yerinde politika da hayatın bir olgusudur.
İnsanların gerek kuruluşlarda gerekse devlet işlerinde politik faaliyetlere katılması olumlu ve yapıcı bir çabadır. Eğer bu yapılamazsa, ortak bir yönelim ortaya çıkamaz, çalışanlar ekipler halinde bölünür ve genel bir parçalanma yaşanır.
Yapılan bir ankette yöneticilere, işyerinde politikadan ne anladıkları sorulmuş. Çoğu yönetici bunun güç kazanmak ve etkili olmakla ilgili olduğunu söylemişler. "Kişi, işletmenin ya da ekibin başarısı için kaygı duyuyorsa, yapıcı, kendi kişisel amaçları için uğraşıyorsa, yıkıcı bir politika uyguluyor demektir" şeklinde cevaplar çıkmış.
Değişimin hızı son zamanlarda olağanüstü artmış durumda. Bunun bir sonucu olarak kuruluşlar ayakta durabilmek için koşmak zorundalar. Her şey için bir kural çıkarmak olanaksız. Çalışma hayatındaki insanlar da bunun sonucunda politik bakımdan becerikli olmak zorundalar. Sonuçta her kuruluş politik bir sistem olduğuna göre, insanlar da bu sistemi nasıl çalıştıracaklarını öğrenmeliler.
Uzmanlara göre; "işyeri politikacıları" kavramına hala sıcak bakılmasa da, aslında onlar, etkin strateji ustaları, becerikli uygulayıcılar ve güçlü liderlerdir.
"Burada önemli olan, yapıcı politika ile yıkıcı politika arasındaki ayırımdır" deniyor.
Tam bu noktada, "niyetler ve yetkinlik" olarak iki kilit etmen üzerinde durmak gerekiyor. Bunu açarsak; etkili, yetenekli, iyi niyetli, olumlu, özenli, yoğunlaşabilen, mücadeleci, becerikli olabilen ve potansiyelini kullanabilen kişiler kastedilmektedir.
İşyerinde başarı için ise; kişinin zaman zaman kendini sorgulaması, yaklaşımlarını gözden geçirebilmesi gerekli. Bir şeye asılmak, sorunu aşmanın yolunu bulmak yerine, "geriliyor muyum, ya da kontrolü ele alıp durumu elden geldiğince etkilemeye mi çalışıyorum ? " şeklinde özeleştiri yapmak gerekli.
Durumu değiştirmeyi istiyor muyuz? Durumun nasıl değişeceğini biliyor muyuz? Bilmemiz gerekenlerden en önemlileri bunlar...
Uzmanlar çalışma hayatında uğraşmamız gereken iki durum olduğunu söylüyor.
1.Fırsatları değerlendirmek
2.Problemlerle başa çıkmak
Birincisi işyeri politikası ile ilgili, ikincisi ise daha somut. Etkileme ve ikna etme sanatında ustalaşmak, anlaşmazlıkları anlamak ve halletmek, zorbalarla başa çıkmak, yöneticinizle üretken bir ilişki geliştirmek, ilişkilerin bozulmasıyla başa çıkabilmek, iletişimi arttırmak, yanlış bir görünüm veya imaj varsa düzeltebilmek.
Sonuç olarak politika hem işyerinde, hem her tür yönetimde ve belki de hayatın her anında var.
Her durumda yapılması gerekenler ise şöyle sıralanıyor:
Durumu analiz edebilmek, niyetleri iyi bilmek, hedefleri belirlemek, örgütsel kültür ve ekip çalışması yapmak, etkin performans yönetimi oluşturmak ve eksikliği durumunda nasıl yaklaşım gösterileceğini bilmek, varsa kuruluşun veya grubun çıkarına olacak bir sonuç elde etmek üzere tüm ekibin kazançlı çıkacağı şekilde etkin çaba gösterebilmek, tabi ki sözünde durabilmek ve tabii ki en önemlisi de, "rol model" olabilmek.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!