Kentin dönüşümü; bir kentte yaşam alanlarının tüm sosyal, kültürel ve fiziki bileşenlerinin yenilenmesidir. Yalnızca eski veya tehlike arz eden afete maruz binaların yıkılması değil, aynı zamanda bir yaşam bölgesinin tamamen elden geçirilmesidir.
Türkiye’de dönüşüm kavramı; 1999 depreminin sonrasında, Marmara’nın doğu kıyılarının deprem ile tamamen tahrip olması ve başta İstanbul olmak üzere o bölgelerdeki binaların dayanıksız olduğunun ve hasar oranlarının tespiti ile gündeme gelmiştir. Ardından; yeni yapılan binaların yeni deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılması ve bunun denetimi güvence altına alınmıştır.
2004 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 73. maddesi ile yerel yönetimler, yani belediyeler dönüşüm çalışmalarına başlamış, afete maruz bölgeleri ve bu şekilde olan bölgeleri tespit ederek kentsel dönüşüm çalışmalarını yürütmüştür.
“Kentsel Dönüşüm” ifadesi ile ilgili kapsamlı çalışmalar ise, içinde pek çok eksiklik ve yanlışlık barındıran 16 Mayıs 2012 tarih ve 6306 sayılı afet yasası (Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun) ile başlamıştır.
Bu Kentsel Dönüşüm Yasası ile, oturduğunuz bina riskli yapı olarak tespit edilirse, rızanız olmadan konutunuz yıkılabilir. Binadan bir daire sakini, Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş olan “Riskli Yapı Tespit Kuruluşu”na başvurup yapınızın riskli olduğunu raporla tespit ettirmesi durumunda, yıkım sürecini başlatabilir.
Yeniden bina yaptırılmasına, payların satışına, kat karşılığı veya hasılat paylaşımı ve diğer usuller ile yeniden değerlendirilmesine, sakinlerin, sahip oldukları hisseleri oranında, en az üçte iki çoğunluğu karar verecektir.
Bu şartlarda; bina, işyeri, site, yapı adası ya da bir bölgenin kentsel dönüşüm kapsamında yenilenmesi için bina ortak kararı olmadan, kat maliklerinden sadece birinin tapu ile kendilerine başvurması yeterlidir. Kentsel Dönüşüm kapsamında; devleti, TOKİ’yi, Belediyeyi beklemeden ve başka alanlara kaydırılma durumu yaşamadan, hak sahipleri kendi binalarını bakanlık kredisi kullanarak ( 2 yıl ödemesiz 120 ay vade ile) yeniden inşa edebilirler.
Bir bölgede, öncelikli olarak kentsel dönüşüm uygulanması gereken alanlar; dere yatağı ve deniz kıyısındaki dolgu alanlar üzerinde inşa edilmiş riskli yapılar, riskli kamu binaları (okullar, hastaneler, camiler, spor salonları, öğrenci yurtları vb) daha önceden belediye veya valilik tarafından riskli olduğu tespit edilmiş hasarlı binaların olduğu alanlardır.
Bu son yasa ile “kentsel dönüşüm” ve bu konuda yapılacak bütün haklar Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ile Bakanlar Kurulu’na verilmiştir. TOKİ; bu bağlamda dilediği bina, yapı adası, bölge vb. yeri, “afete maruz alan” olarak belirleyebilir ve 60 gün içinde yıkım çalışmasına başlayabilir. Yıkım sonrasında kat veya mülk maliklerine yalnızca 18 ay süre ve 600 TL ye kadar kira yardımı yapılabileceği belirtilmektedir. TOKİ’nin kentsel dönüşüm çalışmalarının son kısmını “ev teslimi” oluşturur. Evlerinden başka yerde, yörede yaşamak durumunda bırakılan vatandaşlar, yeni evlerine taşınmak için gerekiyorsa bir bedel ile borçlandırılırlar. “Oturamam burada” diyenlere ise, eski arsa rayici üzerinden bedel verilerek mülk sahipleri bir şekilde susturulmaktadırlar.
Görüldüğü gibi sıkıntılar çoktur. Çok ucuz bedellerle bazı bölgeler kamulaştırarak, haksız karlar da elde edilmiştir. İnsanlar pek çok bölgelerde yaşadıkları yöreden çıkarılmış, onlara o bölgenin emlak değerlerinin çok altında bedeller verilmiş ve oralara da lüks siteler yapılmıştır.
Sürecek…..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!