ANA SAYFA > Yazarlar > Sevgi Molva > Kadın

Kadın

SevgiMolva
Sosyal Medya :
07 Ocak 2019, Pazartesi 17:53
2689 kez okundu

Farklı coğrafyalardan, eski zamanlardan, yakın geçmişten, her yaştan, her sınıftan kadınlar… 

Kimi konuşarak, kimi yalnızca susarak, yazarak, yaparak ya da yapmayarak tarihin akışını değiştirmiş kadınlar. Kimi büyük, kimi küçük eylemlerle… Engizisyona, kiliseye, sömürgecilere, faşizme, şiddete direnen kadınlar… Dans eden, seven, sevilen, üreten, büyüten, ağlayan ve gülen kadınlar. Acı çeken, ötelenen, mutsuz, umutsuz kadınlar…

Eski çağlarda anaerkil düzenden ataerkil düzene, bilinmeyen bir şekilde geçen insanların erkek cinsi, tarihsel zamanlardan bu yana genelde kadını sömürmekte, ezmekte,  eziyet etmekte, şiddete maruz bırakmakta, hatta insafsızca öldürmekte.

Türkçe’ye “anaerkil” olarak Fransızca’dan geçmiş olan terimin kabaca anlamı, “kadının etkin olduğu bir örgütlenme-toplumsallaşma düzeni”dir. Egemenliğin kadınlarda olduğu, soyun kadınlar tarafından belirlendiği, kadınların erkeklerden daha saygın oldukları, kısacası temeli kadının üstünlüğü fikrine dayanan bir düzendir. Günümüz antropologlarının önemli bir kısmının, birçok aşamasında hemfikir olduğu ve erkek egemen sistemi olan ataerkil düzenden önce yeryüzündeki toplulukların önemli bir kısmında anaerkil sistemin egemen olduğu, olmayanların ise, cinsiyet özneli bir vurgusu olmayan yaşam biçimlerini benimsediklerini kabul edilmektedir.

Anaerkil düzenin değişmesi ve erkek egemen sisteme geçişimizin tarihsel olarak hangi zaman dilimlerine denk geldiğini, bu değişimin hangi sebeplerden ötürü meydana geldiğini henüz bilememekteyiz.

Bu değişimin doğal yollarla gerçekleştiğini iddia eden bilim insanlarının özellikle vurguladıkları; kadının cinsiyetinden ötürü erkekle farklılıklar gösteren fiziki yönlerinin ilkel dünyanın çetin yaşam koşullarına uygun olmadığı ve sürdürülen “hayatta kalma mücadelesi” adına yürütülecek işlere erkeğin yatkın olduğunun keşfi ile yaşanan değişimdir. Halbuki binlerce yıl süregelen anaerkil sistemde ve üstelik yaşam koşulları daha ağırken hayatta ve ayakta kalan kadın, nasıl oldu da aniden bu yükün altından kalkamayacağını düşünmeye başladı ?

O dönemde kadını üstün kıldığı düşünülen bir başka husus da doğum olayı olarak görünmekte. Cinsellik konusunda çok kısıtlı bilgilere sahip olan insanlar, doğumdaki rolü sebebiyle kadına daha fazla önem vermekte ve soyun devamını sağladığı için çoğu zaman kadını tanrıça gibi görmekte olabilirler.

Bugünkü toplumlarda doğayla hukuki ya da akitsel bir ilişki biçimini benimseyen yeni insanın aksine, eski toplumlardaki, kültürün tamamen doğayla uyum felsefesi etrafında şekillendiğini  biliyoruz.  İnsanlık tarihinin en büyük sosyal değişimi olarak kabul edilen anaerkil toplumdan ataerkil topluma geçiş evresi; şüphesiz birdenbire ya da tek veya birkaç olay ve sebeple gerçekleşmemiştir.  Elimizde “kesin” sayılabilecek değerde bulgular yok. Günümüzde tarihlendirme bilimlerinin geçmişe nazaran çok daha ileri bir safhada olmalarına rağmen, hâlâ birçok olgu hakkındaki bilgimiz;  tahminler, iddialar, üzerindendir.

İçinde bulunduğumuz ataerkil toplum düzeni maalesef erkeğin her konuda imtiyazlı olmasını kabul eden bir düzen… Erkeğin bu imtiyazlı konumunu kaybetmemek için gösterdiği direnç, bu toplumsal hastalığın sorgulanmasını bile engellemekte. Adeta, bu yaşam şeklinin alternatifsiz tek düzen olduğu düşünülmekte… Dünyanın en demokratik ve eşitlikçi toplumlarının bile bu düzen üzerine kurulu olması sebebiyle, kadın-erkek eşitliğinden  söz etmek, hâlâ tam mümkün değil.

Bilim adamlarına göre; erkek toplumu hükümranlığını elde ettiği zamandan beri, yönetim, yaşam, hukuk, din ve kaidelerini benimsemiştir. Ataerkil düzenle birlikte insanların keşfettiği “hiyerarşi” ise erkeğin dünyasının her alanında kendini korumuş ve tüm sistemler bunun üzerine kurulmuştur. Feodalizm, teokrasi, monarşi, aristokrasi, demokrasi, komünizm, sosyalizm, anarşi, bütün dinler -hatta- dinsizlik, sanat, kültür, tarih, ikili ilişkiler, aşk ve aklımıza gelecek her şey ya tamamen erkeklik olgusunun ilkeleri çerçevesinde şekillenmiş, ya da  ondan etkilenmiş durumdadır. Ne yazık ki, bunun tam farkında olmadığımız gibi, sözde kadın erkek eşitliği konusunda kadınlara verilecek en insanca hak bile lütuf gibi görülmekte maalesef.

Tüm bu bilgilerle son söz olarak şunu söyleyebiliriz:

Çok geçmişte kadınlar ve sonrasında hep erkekler yönetmiş dünyayı. Eskisinden daha güzel, daha sevgi dolu, barış içinde ve daha huzurlu bir dünyada yaşamadığımıza göre, dünyanın devamı için erkek ve kadın cinsi; bir biçimde birlikte her şeyi paylaşarak eşit koşullarda yaşamanın yollarını aramalı ve mutlaka bulmalıdır.


PAYLAŞ

Yazara Ait Diğer Makaleler

13.12.2024 Hayaller ve gerçekler

08.09.2024 Biz ne yapıyoruz?

29.07.2024 Yeni Dünya

17.05.2024 ''Aslında her şey kurtuluşun başlangıcıydı''

07.03.2024 Kadınlar

12.01.2024 2023-2024

27.12.2023 Yeni yıl

14.12.2023 Yerel Seçimler - Halkçı Belediyeler - Yaşanabilir Kentler

09.11.2023 10 Kasım

27.10.2023 100.Yıl

18.05.2023 19 Mayıs

24.02.2023 Hüzün

30.12.2022 2023

29.06.2022 Anları yaşamak

24.04.2022 Umut

06.03.2022 Kadınlar

13.02.2022 Haklarımız

31.01.2022 Selam olsun

26.12.2021 Bir tohum yeşeriyorsa

11.11.2021 Kayıplarımız

19.05.2021 Şu an ya da hiçbir zaman

23.04.2021 Akıl ve düşünce

09.03.2021 8 Mart

14.02.2021 5 Sorun

30.12.2020 Umut da umut

30.11.2020 Yüzleşme

29.10.2020 Günden kalanlar

09.09.2020 Bilgi çağı

29.08.2020 30 Ağustos Zafer Bayramımız

30.07.2020 İstanbul Sözleşmesi

30.06.2020 Nefes alamıyoruz!

19.05.2020 Sorumluluk

23.04.2020 Yeniden başlamak

03.03.2020 Kadınlar

31.01.2020 Başarı

30.10.2019 Yaşamak

09.09.2019 Zorba

30.07.2019 Can Yücel "Şiir insan"

23.04.2019 İnsan mıyız, değil miyiz? İşte bütün mesele bu

08.03.2019 Biz; Her birimiz İzmir’iz

21.01.2019 Vizyon ve başkan

07.01.2019 Yılbaşı

07.01.2019 Sosyal Demokrat Belediyeler

07.01.2019 Eğitim ve düşünme

07.01.2019 Sanat

07.01.2019 Seçim

07.01.2019 Yapay zeka

07.01.2019 Bir yılı daha devirdik

07.01.2019 Demokrasi ve Cumhuriyet

07.01.2019 ''Ahlak'' kavramı

07.01.2019 Cumhuriyet kadını

07.01.2019 Uygarlık

07.01.2019 Sanat

07.01.2019 Kitap üzerine...

07.01.2019 Canımı yakma

07.01.2019 Sevgi üzerine

07.01.2019 Mutluluk üzerine

07.01.2019 Yavaş intihar

07.01.2019 Gidiyor

07.01.2019 Cumhuriyet!..

07.01.2019 Barış Barış Barış

07.01.2019 Kaos

07.01.2019 Yaşanabilir kentler...

07.01.2019 Büyük insanlık

07.01.2019 Kent ve Dönüşüm - çözüm

07.01.2019 Kent ve dönüşüm

07.01.2019 62'den tavşan yapardık...

07.01.2019 Seçim

07.01.2019 Direniş!..

07.01.2019 Hep beraber

07.01.2019 İzmir'in vizyonu ne olmalı -4-

07.01.2019 İzmir’in Vizyonu ne olmalı-3

07.01.2019 İzmir'in vizyonu ne olmalı -2-

07.01.2019 İZMİR’in VİZYON PLANI

07.01.2019 Seçim...

07.01.2019 Doğrusu...

07.01.2019 ZOR!

07.01.2019 NE OLUYOR?

07.01.2019 ENGELLERİ KALDIRMAK (ENGELSİZ MİMARLIK)

07.01.2019 NEREYE ARKADAŞ?..

07.01.2019 KARŞIYAKA BULUŞMASI

07.01.2019 SİMGE KENT

07.01.2019 30 AĞUSTOS 1922

07.01.2019 HAYDİ!..

07.01.2019 ''AKLA ZARAR''

07.01.2019 ŞU SON GÜNLERDE...

07.01.2019 KARŞIYAKA'DAN BALKANLAR'A BİR "MERHABA"

07.01.2019 ZAMAN DARALIYOR

07.01.2019 GÜVENLİĞİMİZ

07.01.2019 POLİTİKA

07.01.2019 CİNSİYET EŞİTLİĞİ

07.01.2019 BİLİM ve AKIL

07.01.2019 ULAŞIM

07.01.2019 BARIŞ

07.01.2019 DÖNÜŞÜM KAÇINILMAZ

07.01.2019 EXPO (Dünya Sergisi)

07.01.2019 AYAK İZİ

07.01.2019 EN YAKIN CENNET...

07.01.2019 SÖZ KONUSU KARŞIYAKA İSE...

07.01.2019 MAYIS ÇIĞLIĞI

07.01.2019 DOĞRU, YANLIŞ


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

Köşe Yazarları

Anket

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?