KORKUYORUZ! Bir karabasanın içindeyiz çünkü. Ülkemizin parçalanmasından, ortamı saran terörizmden, işsizlikten, eğitimsizlikten, çocuklarımızın geleceğinden, onları yetiştirememekten korkuyoruz. 185 bin kişi, Türkiye’de “modern” kölelik şartlarında yaşıyormuş. Avrupa’da bu konuda en kötü durumdaki ülkeyiz. Çocuk gelinler ve çocuk işçiler, kadına yönelik şiddet; sayının bu kadar yükselmesine yol açıyormuş. Son zamanlardaki en büyük rahatsızlıklarımızdan birisi “ucuz ölümler”. İnsanları köle gibi çalışmaya zorlayıp, boğaz tokluğuna yaşatıp, güvensiz şartlarda, çeşitli iş kazalarında ölmelerine neden olmak. Ne korkunç. Bu ilkel bir kapitalizmden kaynaklanmakta. Bir boşluktayız sanki, bir akıl tıkanması, bir çürüme bu. Ciddi bir güven kaybı yaşıyoruz.
Doğan Kuban Hocamız,”Uygarlık tarihi, İnsana saygı tarihidir” diyor. Sorular oluşuyor tabi düşüncelerimizde. İnsana saygı var mı ülkede? Uygar mıyız? Dünyanın peşinden ancak sürüklenerek gidebiliyoruz. Ne akıl kullanılıyor, ne bilim, ne teknolojide bir üretim var. Esas soru da şu; Ne kadar uygarız?
Ne yapmalı peki? Özgürlük ve bağımsızlık için savaşmak, buna engel olmaya çalışanlara direnmek, iradeli olmak; en önemli mücadele ilkeleri. Aydın kesim önce kendi arasında uzlaşırsa ve eğitimsiz kitlelere anlaşılır bir dille ulaşırsa, çözüm mümkün. Uzlaşamazsak ve ulaşamazsak, mücadele çok daha uzun sürecek anlaşılan. Tabi ki “umudumuzu yitirmemek” en büyük kurtarıcı eylem ilkemiz olmalı.
…………………
Önceki yazıya devamla, ülkemizin en yaşanası yeri olan kentimizin, daha sağlıklı gelişmesi için düşünülen eylem ilkemiz ise şu şekilde:
Eylem Çerçevesi
Yenilikçi Sanayi - Mevcut ve yeni OSB alanlarının mekânsal organizasyonunun yeniden yapılarak, yaratıcı sektörler ile işbirlikleri kurulmalıdır. Bu alanlarda, nitelikli ve yaratıcı işgücü için uygun iş olanakları sağlandığı durumda İzmir, yaratıcı ve yenilikçi sanayi sektörü ile tasarım sektörlerini buluşturabilecektir. Sanayi bölgelerinin çalışma ve yaşama birlikteliği ile yeniden kurgulanması önemlidir.
Tasarım Sektörü - Kentin gelişiminde yeni bir sektör olarak ön plana çıkan “tasarım sektörü” ön plana alınarak, diğer sektörlerle işbirlikleri kurgulanmalıdır. Tasarım sektörünün, turizm, sanayi, tarım, tekstil gibi diğer sektörlerin de gelişim ivmesini artırması sağlanabilir. Kentteki tasarım kültürünü destekleyen altyapı ve eğitim olanaklarının kurulması için, farklı kurumlarda ortak projeler kurgulanmalıdır.
Temiz Tarım - Gediz, Bakırçay ve Küçük Menderes Havzası gibi önemli tarım alanlarına sahip tarımsal üretimin, ülke geneline göre daha çeşitli yapıldığı, tarıma dayalı sanayileşmenin yıldız sektör durumunda olduğu ve Türkiye’nin ilk ve en gelişmiş tarım ürünleri borsasının bulunduğu İzmir’de tarım, son yıllarda toprak kirliliği, tarım arazilerinin küçük ve çok parçalı olması, modern tarım tekniklerinin yeterince kullanılmaması gibi etkenler sonucu büyük bir düşüş göstermiştir. Bu nedenlerle, organik tarıma yönelmeye başlayan İzmir’de, pazarlama ve ticaret sisteminin etkinleştirilmesi, işbirliğinin geliştirilmesi, sürdürülebilir tarım, arazi yönetimi ve kırsal kalkınmaya yönelik kamu ve özel sektör yatırımlarının arttırılması
yoluyla, küresel sürdürülebilir tarımsal üretime önem verilmesi gerekmektedir. Tarıma yönelik eğitim ve araştırmalara da ağırlık verilmelidir.
İşbirliği - Ulusal ve uluslararası ticaret kapasitesi, İzmir’in iş kültürü ve becerisini göstermektedir. Özellikle uluslararası sermayenin kente çekilmesi, kentsel kalite
ve yaşam kalitesinin artırılması için sektörel işbirliklerine ihtiyaç vardır.
Girişimcilik & Yeni Fırsatlar - Kaynak çeşitliliğine bağlı olarak çok sektörlü bir yapıya sahip olan İzmir’de gelişme potansiyeli yüksek olan sektörleri ve yatırım alanları belirlenmelidir. Girişimciliğin geliştirilmesi, girişimcilik eğitimlerinin yaygınlaştırılması, teknoloji geliştirme amaçlı girişimciliğin özendirilmesi, kırsal kesim ve az gelişmiş bölgelerde girişimciliğin teşvik edilmesi ile girişimcilerin finansmana erişim olanakları geliştirilmelidir.
Yaratıcılık & Sosyal Sermaye – İzmir; Akdenizli bir kent olarak kaliteli bir yaşam tarzı ve yeniliklere açık kültürel yapısıyla öne çıkmakta, sosyal sermaye bakımından da Türkiye’deki en gelişmiş bölge olarak görülmektedir. Ortalamanın üzerinde eğitime sahip donanımlı bir insan kaynağı bulunmaktadır. Kentsel nüfus yoğunluğunun fazla olması, sağlıklı kentleşme, toplum sağlığı, ulaştırma gibi hizmetlerin yeterince sağlanamamasına yol açmıştır. Kaliteli eğitime erişimin yaygınlaştırılması, eğitim sisteminin modernizasyonu, eğitimin niteliğinin geliştirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması İzmir’in demografik fırsattan yararlanabilmesi için ön şarttır. Yüksek yaşam kalitesi için sağlık hizmetlerine erişimde bölge içi dengesizlikler azalmalı, kaliteli kentsel yaşam ve sürdürülebilir çevre için çalışmalar daha çok yapılmalıdır. Ayrıca, toplumda sivil topluma dâhil olma bilincinin yükseltilmesi ve gönüllülüğü teşvik etmeye yönelik stratejilerin geliştirilmesi gerekmektedir.
Sürecek………
(*) İzmir iline ait çalışmalar,”Kentsel Strateji’ tarafından geliştirilen kapsam ve içerik çerçevesinde A. Faruk Göksu ve Sıla Akalp ’in Stüdyo 33’te verdiği eğitimler sonucunda, Ezgi Madran tarafından hazırlanmıştır.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!