Cinsiyet, her birimizin bu dünyaya gelirken yanımızda getirdiğimiz özelliklerimizden biridir. Cinsiyet özelliklerimizden bir kısmı biyolojiktir tabi ki ama bir kısmı, içine doğduğumuz kültürün bize öğrettiği niteliklerdir.
Kültürün bize öğrettiği kadınlık ve erkeklik kalıpları bizi farklılaştırmakla kalmaz toplumsal kaynaklara erişimimizi de büyük ölçüde etkiler. Farklı deneyimlere sahip olmak, umutları, istekleri ve de ihtiyaçları da farklılaştırır...
Ülkemizde kadın ve erkek arasında büyük bir eşitsizlik var ve bu pek çok alanda ortaya çıkmakta. Politika alanında ise durum daha vahim. Ülkemizde kadın Belediye Başkanlarının %0. 88 oranında, kadın Belediye Meclis Üyelerinin ise % 4.54 oranında olduğu bilinmekte.
Dünya sıralamasında bu konuda sonlardayız. Bu durumun görülmesi üzerine, Türkiye Belediyeler Birliği 2007 yılından başlayarak, kadın yerel politikacıları destekleme amaçlı programları ve belediye hizmetlerinde cinsiyete duyarlı yaklaşım metodu alanlarındaki çalışmaları, uzman kurum ve kuruluşlarla da işbirliği yaparak arttırdı.
Birliğin 12-13 Mart 2012 tarihinde Antalya'da gerçekleştirdiği Kadın Yerel Politikacılar Platformu'ndan, önceki bir yazımda bahsetmiştim. Bu toplantıların ikincisi, kadın yerel politikacılar arasında bilgi paylaşımının sağlanması ve yerel yönetim politikalarında eşitlik mekanizmalarına ilişkin tartışmaların yapılması amacıyla 24-25 Aralık 2012 tarihinde Ankara-Kızılcahamam'da düzenlendi.
Toplantıdaki birinci oturumun içeriği; toplumsal cinsiyetin, "ana akım"laştırılması üzerine idi.
Yeni duyulmaya başlanan önemli bazı kavramların biraz açıklanmasında yarar var. Bu yazıda bunu yapmaya çalışacağım. Bu kavram kısaca; toplumsal cinsiyeti ana politikalara dahil etmek, plan ve programlara yerleştirmek ve yaygınlaştırmak olarak açıklanıyor. Bu da ancak, tüm engellerin farkında olarak cinsiyet eşitsizliklerinin toplumsal kalkınmaya ve demokratikleşmeye ket vurduğunu görerek tüm plan, program ve projelerde cinsiyetin dikkate alınması, bir topluluğu hedefleyen her tür girişimin o toplumun üyelerini nasıl etkileyeceğinin araştırılması ve farklı ihtiyaçların dikkate alınmasının gereğine inanmakla sağlanabilir.
Bu dikkate alma işinin; planlama, uygulama, izleme ve değerlendirme aşamalarının tümüne yayılması ve yasal düzenlemeler ile politika ve programları da kapsamak üzere planlanan her hangi bir hareketin kadınlar ve erkekler açısından doğuracağı sonuçların belirlenmesi ve değerlendirilmesini de kapsaması gerekiyor.
Nihai amaç ise cinsiyet eşitliğidir.
Kadınıyla erkeğiyle birbirini tamamlayarak yan yana yaşayan, kararları birlikte alabilen, birlikte üretip, düşünceleri birlikte eyleme geçiren bir toplum olabilmek, amacımız...
Sivil Toplum Geliştirme Merkezi, 2007 yılında, toplumsal cinsiyet eşitliği hedefini, politika program ve proje hedeflerine yerleştirme, bu hedeflerle kaynaştırma ve toplumsal cinsiyet "ana akım"laştırma stratejisini uygulama kararı aldı, bu doğrultuda bir rehber hazırladı, 2008 yılında da stratejiyi uygulamaya başladı. Yapılan çalışmalarda öncelik, bu konudaki algıları anlamak, stratejinin nasıl günlük pratiklere yansıdığını görmek oldu.
STGM nin, ister Avrupa Birliği projelerinin kriterleri nedeniyle, ister içindeki toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı kişilerin varlığıyla olsun, attığı bu adım olumlu ve çok önemli bir adımdır.
Toplumsal ilişkilerin, öğrenilmiş, geleneksel, kendiliğinden olan yapısına müdahaleyi gerektiren, dönüştürücü bu hedef; güçlü bir iradeyi zorunlu kılar. Strateji kendi haline bırakılacak bir süreç değildir. Bir ekip oluşturulması, bu ekibin çalışmalarla ilgili geri bildirimleri toplayıp problemleri belirleyerek izlemesi gereklidir. İzleme ise, hem insan kaynağı hem de maddi kaynak gerektirmektedir.
Uygulama aşamasında, kadın ve erkeğin karar alma sürecine eşit katılımı ve eşit saygı görmesi hedeflenmektedir. Süreklilik için, bir web sayfasının açılması, bunun kaynaklar açısından güncellenmesinin olumlu olacağı da ifade edilmektedir.
Sonuç olarak, Toplumsal Cinsiyet "Ana akım"laştırma stratejisi, öncelikle siyasi bir kararlılık gerektirmektedir. Kişilerin yeteneklerine bağlı bir sivil toplum güçlendirme projesi değildir, gerekli destek ve müdahale ile, gerekli mekanizmayı oluşturan bir yapılandırma işidir. Kamu personeli, medya, ilgili TSK' larla işbirliği ve ortaklıklar oluşturmayı gerektirir.
Bu tür kapsamlı ve sistemli çalışmaların sürmesini gönülden diliyorum, çünkü bütüne bakılınca, bu tür projelerin; doğru ve sağlıklı uygulanabilirse ve yönetimlerce desteklenirse, hem toplumun, hem ülkenin gelişiminde çok yönlü, çok olumlu etkiler sağlayacağı kesindir.
-----------
Sorunlara çözümler bulmanın ilk adımı "farkındalık" yaratmaktır.
14 Şubat 2013 günü tüm dünyada cinsiyet eşitsizliğini protesto etmek ve bu konuda farkındalık yaratmak için belki de 1 milyar insan aynı anda dans edecek. Bu konuya duyarlı insanları bu dansa davet ediyoruz. Yer: Konak Meydanı-İzmir Saat: 13.00
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!