"Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kaliplasmis kural birakmiyorum. Benim manevi mirasim bilim ve akildir" Mustafa Kemal Atatürk'ün bu sözleri; O'nun zamaninin ne kadar ötesinde düsünebildiginin bir baska kanitidir.
Bize miras bu birakilmis, ama bizlerin, bilim ve akla deger veren bir yasanti içinde oldugumuz söylenebilir mi? Bence, hayir. Halbuki, ülkelerin gelismislik düzeylerinin göstergesi, bilim, teknoloji, sanayi ve de toplumsal alandaki ulastiklari seviye ile belirleniyor.
Günümüzde insanlar bilgiye kolay erisiyorlar aslinda, fakat uzmanlasmak daha zorlasiyor ve bunlarin arasi ise gittikçe açiliyor. Yeni bir seyler üretebilmek artik daha zor.
Bilgi; aslinda sanilanin aksine daha derinde artik.
Önce akil lazim, sonra da bilgiyi toplum olarak üretebilmek. Ekonomik ve toplumsal zenginlikleri, bireylerin mutlulugunu, toplumun kendisinin üretebildigi bilgilere dayandiran toplum olabilmek çok önemli.
Türkiye'nin bilimsel arastirmalar konusunda basarili ve dünyada söz sahibi bir ülke olmasi evrensel ölçüleri yakalamis üniversiteler sayesinde olabilir. Gelecegin vizyon sahibi liderleri de dahil, ülke için nitelikli insan gücünü yetistiren bilimsel düsünce aliskanligini kazanmis, sorgulayan, arastiran, yenilikçi, topluma ve insanliga faydali olacak bilgi ve beceri ile donanmis aydin ve çagdas bireyleri üniversiteler yetistirebilmeli. (Yetistirebiliyor mu yeteri kadar? Yetisenler ülkede kaliyor mu ?)
Bu egitimlerin ardindan da, ön bilgi alinan konularda uzmanlasmak, sonrasinda ise ya uzmanlarin edindikleri bilgileri anlasilir bir sekilde halka aktarmalari, ya da bilimsel formasyon edinmis birilerinin halka bu bilgileri anlatabilmesi gerekiyor. bilimsel düsünce aliskanligi ancak böylelikle gelisebilir halk arasinda. Ar-Ge'ye deger veren, buluslara imza atan ve bu bilgiyi bir sekilde halka yayabilen ülkeler dünyayi hep yönetecekler.
Bilimsel düsünme yetenegindeki düzey, toplumun gerçek bilgiye ulasabilmesinin kolaylastirilmis olmasi ve halka daha çok bilgi verilebilmesi; gelismis ülkelerdeki demokratik yapinin teminati olarak görülmektedir. Bilimsel düsünce aliskanliginin halk arasinda yayilmasini saglayacak yayinlar, bu nedenle çok önemli. Insanlari bilgiye çekmek için, bilimsel içerikli popüler yayinlar da önemli rol oynamakta.
Isterseniz, 2012 yilina veda edip 2013 yilina merhaba derken biraz da "Bilim ve Teknoloji " dergisinde yayinlanan bu yila damgasini vurmus bazi buluslardan da söz edelim.
- Yakinda yara bandina benzeyen sensörler saglik durumumuzu tibbi merkezlere iletecekmis.
- Ticari amaçli insansiz hava tasitlari birkaç yil sonra alistigimiz bir durum olacak deniyor.
- Sekerle çalisan kalp pili üzerinde basarili çalismalar yapiliyormus.
- Akilli telefonlar izin verdigimiz ölçüde verileri bizden disari, disaridan da bize ulastiracaklarmis
- Tüketiciler, yakinda yeni bir sistemle, çevresel ve sosyal maliyetlere bir sekilde eriserek satin alma kararlarini vereceklermis
- Yagi suyla temizlerken, bir süre sonra artik suyu yaglarla temizleyecegiz diyorlar.
- Hastaliklarin bazilari henüz ortaya çikmadan önlenecek, hatta fetüs halindeyken gen taramasi yapilip hastaliklar önlenecekmis.
- Biraz zamana ihtiyaç duyulmakla birlikte DNA ‘ya yapay alternatifler üretilmeye çalisiliyormus böylelikle yeni yasam sekilleri yaratilacakmis.
Insanlar nelerle ugrasiyor. Bunlarla ilgilendikten sonra hep düsünüyorum, her seferinde bizlerin hala nelerle ugrastigimiza bakarak, sasip kaliyorum.
Surasi bir gerçek ki; bilimi gelistirmek için demokrasiye, demokrasiyi gelistirmek için bilime ihtiyacimiz var. Hepsinden önce de biraz akla ihtiyaç var, galiba...
2013 yilinin hepimiz için saglikli ve huzurlu geçmesini, aklimizi kullanabildigimiz, demokrasiyi içsellestirdigimiz, bilimsel düsünce aliskanligini gelistirebildigimiz bir yil olmasini gönülden diliyorum... Mutlu Yillar.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!