Türkiye; artan enerji ihtiyacina cevap verecek, enerjide disa bagimliligini kontrol edebilecek, çevre dostu sürdürülebilir enerji politikalari gelistirmek zorundadir. Bu konuda tüm yönetimler ve kuruluslar üzerine düseni acilen yapmalidir. Bu ise, bir ulusal iklim politikasi olusturarak gerçeklesebilir.
Ülkemiz, maalesef karbon merkezli büyümeyi hedefledigini ortaya koyuyor. Dünyada petrol, kömür gibi fosil yakitlar hizla tükeniyor. Enerjinin üretim ve tüketim sürecinde ortaya çikan sera gazi salimi ise, küresel isinmanin ve iklim degisikliginin en önemli nedeni. Karbon Ayak Izi ise, birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazi miktari açisindan insan faaliyetlerinin çevreye verdigi zararin ölçüsüdür.
2009 yilinda Kopenhag'da düzenlenen iklim zirvesinin ardindan140 ülke sera gazi saliminda düsüs gerçeklestirecegi sözü verdi. Türkiye bu söze ortak olmadi. Karsiyaka Belediyemiz, yine belediyeler arasinda bir ilke imza atarak, Ilçe sinirlari içindeki karbon salimini 2020 yilina kadar en az %20 düsürme sözü verdi. Sözümüz bu, ama hedefimiz aslinda karbon salimini %35 azaltabilmek. Bu örnek davranisi tüm çevremizde diger il ve ilçelerde görmek arzusundayiz.
Karbonun birincil ayak izi, evsel enerji tüketimi ve ulasim (sözgelimi araba ve uçak) dahil olmak üzere fosil yakitlarinin yanmasindan ortaya çikan dogrudan CO2 saliminin ölçüsü. Ikincil ayak izi ise, kullandigimiz ürünlerin tüm yasam döngüsünden bu ürünlerin imalati ve en sonunda bozulmalariyla ilgili olan dolayli CO2 saliminin ölçüsü.
Karbon birincil ayak izimizi azaltmak için; yenilenebilir enerji kullanmak hayati önem tasimakta, evde yalitima önem vermeliyiz, isinma için günes enerjisi kullanmak çok yararli, bu yolla dogal gaz faturamizi yilda yüzde 70 oraninda azaltabiliriz. Mümkün oldugunca toplu tasima araçlarini kullanmak konusunda bilgilendirme gerekli. Az su tüketen aletler edinmeliyiz, A sinifi ürün kullanmaliyiz. Yolculuk Ayak Izinizi azaltmak için, ise giderken arabamizi paylasabiliriz vb.
Ikincil Ayak Izimizi azaltmak için; bir seyler satin aldiginiz zaman, bu ürünlerin nerelerde üretildigini ve üretimde hangi maddelerin kullanildigini göz önüne alinmali, imalat ya da nakliyesinde yüksek emisyona sahip olan ürünlerden mümkün oldugunca kaçinilmalidir. Sözgelimi; uzak mesafelerden gelen yiyecek içecekler için bu konu önemli. Süpermarkete gittiginiz zaman satin aldiginiz yiyeceklerin hangi ülkeden geldigini anlamak için etiketine bakin. Türkiye'de Yeni Zelanda elmasi almaya gerek yoktur, ama insanlar buna pek dikkat etmezler. Dünyanin öteki ucundan gelen bir sise sarabi satin alirken iki kez düsünün, çok daha az yol kat etmis "yerel" sarap bulabilirsiniz. Yapacagimiz en iyi sey; bahçemiz varsa kendi meyve ve sebzelerimizi mümkünse kendi bahçemizde yetistirmek olacaktir. Bir meyve agaci diktigimizde, hem bir sürü meyveye sahip oluruz, hem de bu agaç, atmosferdeki karbon miktarinin azaltilmasina katkida bulunur. Ya da, en yakin üretim merkezi veya bahçeden almak çözüm olabilir mesela.
"Gönüllü Karbon Piyasasi" ise; bireylerin, isetmelerin, etkinliklerin, kurum ve kuruluslarin, firmalarin ve kar amaci gütmeyen kuruluslarin sera gazi salimlarinin gönüllü olarak azaltimini kolaylastirmak amaciyla olusturulan bir pazardir. Türkiye Kyoto Protokolüne taraf oldu ama Ek-B listesinde olmadigi için sera gazi azaltimi ile ilgili herhangi bir yükümlülügü yok. Ama 2012 yili sonrasi için Türkiye'nin yükümlülük altina girmesinin kuvvetle muhtemel oldugu söylenmekte. Türkiye; 2005 yilindan itibaren Gönüllü Karbon Piyasasi'nda, sera gazi salim azaltim projeleri ile yer alabilmektedir. Kyoto Protokolü; taraf olan ülkelerin yükümlülüklerini yerine getirmelerine yardimci olacak ekonomik piyasa araçlari getirmekte. Ülkeler; bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirirlerken, gelismis ülkelerden gelismekte olan ülkelere dogru finansal bir akisi da saglayacaklardir. Bu durum, gelismekte olan ülkelerde de temiz enerji projelerinin önünü açmaktadir.
Gönüllü Karbon Piyasasi'ndan yararlanacak projeler;
-Yenilenebilir enerji projeleri
-Yakit degisimi projeleri
-Atik yönetimi projeleri
-Karbon yakalama ve depolama teknolojileri
-Enerji verimliligini arttirma projeleri
-Gelismis kömür teknolojileri ile enerji üretimi projeleri....................
Her ülkenin kisi basina düsen yillik ortalama CO2 salimlari belli. Bu nedenle kendi "Karbon ayak izimizi" hesaplamamiz da mümkün. Türkiye için yapilan istatistikler sonucunda, kisi basina ortalama 3,14 ton CO2 üretiyoruz. Bu ortalamadan kendi payimiza düseni hesaplayabilmek için, kisilerin günlük etkinliklerini incelemek, çevreye verdigi etkileri bulmak gerek. Evdeki elektrik, dogalgaz, su, yakit, LPG, kömür harcamalarimizi bilmek gerek. Yillik ortalama kisa, uzun, orta mesafeli uçuslarimiz ve arabamizin veya motosikletimizin markasi ve ne kadar kullandigimiz önemli. Çöpleri ayristirip sagladigimiz geri dönüsüm, ulasim alternatifi olan toplu tasimayi ne kadar kullandigimiz önemli. Tüm bunlar bir formülle hesaplanabiliyor. Sonuçta Türkiye ortalamasi 3,14 ton, dünya ortalamasi 4 ton, arzulanan ortalama ise, dünyada kisi basi 2 ton olmasi. Örnegin, kendi ayak izimizin hesaplanmasi sonucu 0,014 ton çiktiysa, bu salimi bir agaç dikerek karsilayabiliyormusuz .
Bireysel olarak ne yapabiliriz ?
Yukarida yazilan önerileri olabildigince uygulayip, hepimiz her yil en azindan bir agaç dikebiliriz. Önerileri daha az uygulayabilenler de orman olustururlar belki ! Bu; kendi Karbon Ayak Izimizi kendimizce zararsiz hale getirmenin ve dogaya olan borcumuzu ödemenin en kolay yolu sanki......
Bu arada kendi Karbon Ayak Izini hesaplamak isteyenler asagidaki siteden yapabilirler.
http://www.carbonfootprint.com/calculator.asaspx
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!