Çağdaş demokrasi anlayışı; üç erk'in, yani yasama, yürütme ve yargının yanı sıra, dördüncü erk olarak TSK'leri, uzman kuruluşları, yani "meslek kuruluşlarını" kabul ediyor.
TMMOB; demokrasi rüzgarlarının esmeye başladığı 1954 yılında, yasayla kurulmuştur.
Daha sonra, Demokrat Parti iktidarı, oda merkezini 1959'da İstanbul'dan Ankara'ya aldı. Amaçları, daha çok mimar mühendisin ve memurun olduğu Ankara'da, odaları denetim altında tutmaktı. İkinci baskı 1980 darbe döneminde oldu ve mimar mühendislerin odalara kayıt olma zorunluluğunu ortadan kaldırdılar. Böylece odaların sesleri epeyce kısılacaktı.
Ülke yararı doğrultusunda çalışan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne "akla zarar" bir torba yasayla yapılan son hamle ise, siyasi çıkarların her şeyin üstünde olduğunu ve bilimin devre dışı bırakılmak istendiğini bir kere daha ortaya koydu.
Demokrasinin, özgürlüklerin, doğanın, insan haklarının, kentlerin ve daha pek çok şeyin nasıl gasp edilmek istendiğinin böylece bir delili daha oldu.
Görüldüğü gibi, odaların pek çok dönemde siyasal iktidarın eylemleriyle ve popülist uygulamalarıyla uyum sağlayamadığı bir gerçek.
Kamu yararına aykırı olan konularda, yağmacılığı engellemeye yönelik açılan pek çok davanın kazanılması, TMMOB'ne olan kini zaten arttırmıştı. Engel ortadan bir şekilde kalkmalıydı. Biraz aceleye geldi yalnız, apar topar gece yarısı karar çıktı. Son olarak Gezi Parkı'na verilen destek, kinin üzerine tuz, biber ekmiş olmalı.
Zorunlu denetim yetkisi elinden alınan odaların işi, bu yasayla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na verildi. İki yıl önce bu bakanlığa imar yetkisi de verilmişti. Her şey tek elde toplandı böylece. Olacak iş değildi ama bilindiği gibi, olmayacaklar oluyor bu dönemde, eksik kalmadı, bu da oldu.
Odaların denetim sürecinin yerel yönetimlerle işbirliği yaklaşık 40 yıl öncesine dayanıyor. Şimdi bu işbirliği ortadan kalkınca, belediyelerin ilgili birimleri çok yüklenecek. Her belediyede o kadro da yok zaten. Olan yine doğaya, kentlerimize, insanımıza olacak. Bu yasa iptal edilmezse eğer, yaşanacak sorunları ben düşünmek bile istemiyorum. Kıyıma uğramak üzere hedefte olan pek çok Cumhuriyet dönemi mimarlık yapıtı bu şartlarda en başta tehlike altındadır.
Meslek Odaları, mesleğin; genel menfaatlerine uygun gelişmesini sağlamak, meslek disiplin ve ahlakını korumakla görevlidirler. Doğal ve kültürel varlıkların korunması ile uğraşırlar. Bu görevlerini bu şartlarda yapamayacaklar, amaçlarına uygun da çalışamayacaklardır. Bu yasa anti-demokratiktir ve odaları fiilen çökertmeye yöneliktir, en önemlisi de onların varoluş amaçlarına aykırıdır.
Hukukçular bu yasayı evrensel hukuk ilkelerine ve anayasaya hem biçimsel olarak, hem maddi içeriği bakımından aykırı bulmaktadırlar.
Yüzbinlerle ifada edilen mimar ve mühendislerimizin anayasal örgütleri olan odaların, yetki gaspı oluşturulurken görüşlerinin hiç alınmaması; onların yok sayılmaları anlamına gelmektedir. Bu şartlarda gerek genel, gerekse tüzel kişiler tüm meşru yollara, zaman geçirmeden başvurmalıdırlar.
Son olarak şu söylenebilir; Bu yasa ülkeye yararlı değil zararlıdır. Bilinmelidir ki hiç bir baskı, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ni; insanı, doğayı, kentleri, eko sistemi yok sayan projelere karşı mücadele etmekten alıkoyamayacaktır.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!