Futbol asla sadece sahada oynanan 90 dakikayla sınırlı olmayan kompleks bir oyun. Bir takımın sezon genelinde başarıya ulaşabilmesi için saha içi faktörler kadar saha dışı faktörler de çok önemli. Oyuncular ve teknik heyet ne kadar profesyonel olurlarsa olsunlar, cam fanuslarda yaşamadıkları için kulüplerindeki gelişmelerden olumlu veya olumsuz etkileniyorlar.
Karşıyaka’da geçtiğimiz hafta alınan derbi zaferinin ardından herkes yukarı doğru bir ivmelenme beklerken, milli arada yaşanan yönetim krizleriyle işin rengi bir anda değişti. İstifalar, kulübün bağışçısı Erdal Acar’ın ligde mücadele eden başka bir takımı daha destekleyeceğini açıklaması ve tüm bu sürecin sonunda alınan kongre kararı belli ki tüm kulüpte bir güvensizlik ortamı oluşmasına sebep olmuş. Bu hafta Giresunspor karşısında sahaya çıkan futbolcularda ne yeterli istek, ne de mücadele hırsı vardı. Karşıyaka ilk dakikasından itibaren kontrolünü hiçbir zaman elinde tutamadığı bu maçta ne yazık ki hak ettiği bir mağlubiyet aldı.
Her ne kadar psikolojik etkenlerin öneminden bahsetmiş olsak da, bazı hatalara da göz yumulması mümkün değil. Öncelikle sahaya çıkan 11’in yanlışlığından bahsetmek gerek. Gökhan’ın yokluğunda Fall’a güvenmeyen Özdeş’in Necati’yi en uca çekmesi büyük bir yanlıştı. Necati kariyeri boyunca hiçbir zaman hücum hattının en ucunda oynayacak bir oyuncu olmadı. Maç içerisinde gördük ki, Necati ne zaman bir kaç adım geri atarak takım arkadaşlarının arkasına geçerse o zaman etkili olabiliyor. Karşıyaka’nın attığı golde Necati’nin skoru bulan değil asisti yapan isim olması bunun kanıtı niteliğinde. Necati’den önünde besleyebileceği, pas istasyonu olarak kullanabileceği bir takım arkadaşı olmadan verim almak çok güç. Hoca Fall’u oyun stiline uygun bulmuyor olabilir, buna herkesin saygı duyması lazım fakat maça en başından genç Taha’yla başlayabilirdi. Genç oyuncular abileri sakatlandığında veya cezalı durumda olduklarında bile şans bulamıyorsa herkesin şapkasını bir kez daha önüne alıp düşünmesi gerek.
Orta sahada Mehmet Eren’in tercih edilmesini de anlamakta güçlük çektiğimi söylemeliyim. Mehmet Eren’in üst düzey bir futbol bilgisi olabilir fakat sezon başından beri kafasındakini sahaya yansıtamadığını hepimiz görüyoruz. Hatalı pasları ve savunmayı neredeyse hiç desteklememesiyle takıma yarar sağlamaktan çok zarar veriyor.
Kemal Özdeş bu kadroyu kendisi oluşturmadı ve alternatiflerinden memnun olmadığı yaptığı tercihlerden görülüyor. Gökhan’ın arkasında iki tane forvet oyuncusu yedek beklerken saha içinde Necati’nin yeri değişiyorsa, hoca takımın rotasyon gücünden memnun değil demektir. Özdeş daha önce bir araya geldiğimiz basın toplantılarında takımı yeterli bulduğunu ve devre arasında transfer yapmakla ilgili bir tasarrufu olmadığını belirtmişti. Bu takımın başarılı olması isteniyorsa hocanın bu kararından vazgeçmesi ve Karşıyaka’nın hem ilk on birini hem de kulübesini güçlendirmesi gerek.
Takıma “ruh” gerekiyor
Bugün Giresun’un geriden gelip 3-1 öne geçmesi, ve 2 golü sahada 10 kişiyken bulması kabul edilebilir bir şey değil. İlk golün büyük bir şanssızlıkla yenmiş olması, 2. golden önce faul olup olmadığı tartışmaları, 3. golün zaten maç koptuktan sonra gelmiş olması ne yazık ki bir önem arz etmiyor. Başarıya aç bir takımın, 10 kişi kalmış rakibinden hiçbir koşul altında 2 gol yememesi, en başından rakibin o gol pozisyonlarını bulmasına izin bile vermemesi gerekiyor. Karşıyakalı futbolcularda teknik, yetenek ve daha pek çok meziyet olsa da ne yazık ki sezon başından beri neredeyse hiç birinde hırs ve kazanma azmi yok. Bu takıma her şeyden çok “ruh” gerekiyor.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!