Her yaz mevsimi başlangıcında yüzme, kış mevsiminin başlangıcında ise kayak aklımıza gelir. Klasik olarak “Memleketimizin üç tarafı denizle çevrili olmasına rağmen yüzmede esamimiz okunmuyor” diyenlerin yanısıra bir de kış mevsimindeki kayak yarışlarını izlerken “Neden bizde bu kadar çok kayak yapılabilen merkez varken kayakçı yetişmez?” şeklinde konuşan birçok arkadaşımı sabırla dinliyorum.
Spor Akademisi mezunlarımız hatırlayacaklardır; eğitimleri süresince en az dört adet kamp eğitimi almak zorunda idiler. Bunlardan bir tanesi “Kış Eğitimi Kampı ve Kayak” olurdu. Şimdi yazdıklarımı okuyanlar şaşırmasınlar lütfen, bu Akademiler öğrencilerine kayak merkezlerine götürürler, kayak ve mont temin ederler, devletin konaklama tesislerinde kamplarını yaparlardı. Devamını da yazayım; az da olsa bir harçlık verirler, gün boyunca tüketmek üzere enerji verici kuruyemiş (kuru üzüm, ceviz, badem, fındık, vb.) herkese dağıtırlardı.
Günde dört kez yemek yenilirdi. Sabah, öğle ve akşam dışında ikindi zamanı küçük kekler çay eşliğinde tüketilirdi. Kalınan yerler biraz askeri koğuşa benzemekle beraber eğlenceli bir kamp dönemi geçirilirdi. O günlerde kayak öğrenen bazı arkadaşlarımın bu günlerde kayak öğretmenliği yaptığını görüyorum.
Eskiden kayak yapılan merkez sayısı azdı. Var olan merkezlerde lift (Kayak yapanları tepelere taşıyan çelik telli taşıyıcılar) olmazdı ya da var olan yerlerde yeterli sayıda oda bulunmazdı. Şimdi durum değişti. Bazı kayak merkezleri çok gelişti, teleski ve telesiyej sayıları arttı. Ulaşıma uçağı dahil ettiğimiz için oralara ulaşma süremiz çok kısaldı. Bu merkezlerde oldukça fazla sayıda otel inşa edildi. Tıpkı yaz tatili gibi artık ülkemizde kış tatilleri de yapılmaya başlandı.
Şimdi bu gelişmeler sonrası neleri görmek isteriz? Kuşkusuz çok sayıda kayak sporcumuzun olmasını, değil mi? Ne yazık ki, çok iyi kayak pistleri ve imkanlarına rağmen yeterli sayıda ve yüksek performans gösterebilen sporcuları ya keşfetmekte zorlanıyoruz ya da keşfettiklerimizi iyi düzeyde antrene edemiyoruz. Sarıkamış, Palandöken, Davraz, Erciyes, Kartepe, Uludağ gibi gördüğüm bu tesislerde ortak sorun kayak eğitimi ve yapısında bazı önemli eksikliklerin var olmasıdır.
Bu sorunları bilenlerimiz var ve umarım artık önemli değişiklikleri yapma zamanları gelmiştir. Kayak denilince hafta sonunda birkaç gün eğlence amaçlı yapılan seyahatler akla gelmemelidir. Devlet olarak kayak sporunu geliştirici bazı önemli adımlar atılmalıdır. Bu iş yalnızca Kayak Federasyonuna düşen bir görev değildir.
Yüzme konusunda bir başka yazımda gelişme ve değerlendirmelerde bulunacağım. Kayakta aslında çok daha fazla gelişme beklemekle beraber mevcut durum pek iyi görünmüyor. Bunu değiştirebilmek elimizde. Bu sporun içte ve dışta olan insanları konuya biraz daha fazla eğilmelidirler. Yalnızca eğitim tarafları değil, malzeme, konaklama, ulaşım, yüksek düzeyli antrenman yöntemleri konu içerisinde yer almalıdır.
Her zaman yazdığım gibi, kayakta da sahip olduğumuz potansiyelin çok altında bir performans gösteriyoruz. Bunu değiştirmek çok zor değildir!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!