Gördüğünüz gibi, önceki yazımın uzantısı olarak yeni bir mühendislik alanı ortaya çıktı: Yerel Yönetimler Mühendisliği…
Sanat, kültür ve sporla bezenmiş, sosyoloji temelli, mutlu yaşam içerikleri ile dolu, tarihten esinlenmiş, doğa ile barışık bir yerel yönetim istiyorsanız, bu parametreleri yönetecek bir eğitim, öğrenim görmüş insanları bulmalısınız.
Siyaset bunu ister mi bilmem ama geleceğin yerel yöneticilerini belirlemede yukarıdaki özelliklerin dikkate alınması gereklidir.
Etrafımda, çocukları mimar olmayı isteyen anne-babalara, evlatlarının önce Floransa’ya gönderip, orada bir yıl yaşamalarını istiyorum. Kafede oturup altından sular akan köprüleri, binaları, şapelleri, yolları izlesinler. Fotoğraf çeksinler, İtalyan yapı inceliğini etüt etsinler.
Belediye başkanı olmak isteyenlere de tavsiyelerim var. Partiler, aday gösterecekleri kişileri önce Avrupa’nın bazı şehirlerine gözlem yapmak üzere göndersinler. Amsterdam’ın deniz seviyesinin altında bir şehir olduğunu yaşayarak öğrensinler. Bisikletin ne kadar önemli bir araç olduğunu görsünler.
Viyana’nın aslında bir çepeçevre bir coğrafyaya sahip olduğunu, Alplerden nasıl su temin edildiğini yaşayarak öğrensinler. Viyana’nın oldukça tarih kokan binalarının dış cephelerinin nasıl temizlendiğini ve korunduğunu yaşasınlar. Dış görünümü tarih olmasına karşın içlerde modern ev, ofis ve yaşam alanlarına sahip olduğunu izlesinler.
Moskova’ya gidip dairesel yapısı ile farklı bir özellik taşıyan, koridorları neredeyse bir resim ve heykel müzesi görünümünde olan, 1935 yılında açılan metroda seyahat etsinler.
Şimdi New York’tan da bir şeyler yazmadın demesinler diye oradan bir şeyler sıralıyorum: İstanbul’da bir kavşağı kaçırdığınızda dakikalar değil saatlerce zaman kaybedersiniz. Geriye dönmek çok meşakkatlidir. Ama New York’ta diyelim ki sağa döneceksiniz ve kaçırdınız, iki kavşak sonrası sizi tekrar dönmek istediğiniz yola götürecek kavşağa kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Farkında olmadan trafik konusuna girdik. Ama buradan başka bir konuya, inşaat teknolojisine takılmadan geçmek istemem. Binaların yapımındaki çelik ve cam kullanımı dikkatlerden kaçmamalıdır!
Efendim, daha çok örnekleri sıralamak mümkündür. Ancak Belediye Başkanı olmayı isteyenlerin ya da kendi partilerinden belediye başkanı adayı gösterileceklerin yukarıda sözünü ettiğim birkaç başkente ziyaret etmeleri sağlanmalıdır.
Bu satırları yazarken, çeşitli nedenlerle bir hayli fazla sayıda ziyaret ettiğim Brüksel’i ilave etmezsem olmazdı. Bir defasında, bakın yanımda kimler vardı? Bir tanesi şu an Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı olan Sayın Tahir Büyükakın, diğeri Balıkesir, Antalya ve Malatya Valiliği yapan Sayın Ersin Yazıcı… Orada beraber geçirdiğimiz birkaç gün içinde eski şatoların nasıl uluslararası bir merkez yapıldığını, şehir içi ulaşımdaki battı-çıktıların trafiği sürekli olarak nasıl akıcı bir şekilde tuttuğunu gözlemlemiştik.
Bu mühendislik konusu kuşkusuz benim haddimi aşar. Farkındayım. Ancak şehirlerin kentleşmesi için çok büyük bir çabanın gösterilmesi gereklidir. Boş bulduğumuz alanları imara açıp, beton binalara kendimizi teslim etmemeliyiz. Betonun bile bir estetik özellik taşıyabileceğini, yaratıcı ve ufuk açıcı mimarlarımızın bunu başarabileceklerine inanıyorum.
Gelecek yazımda, kentlerin spor, sanat ve geleneksel kültürel yapılarının geleceğe miras olarak nasıl taşınabileceğini, böyle bir öğretimin neler kazandırabileceğini sizlerle tartışacağım. Birkaç gün daha sabretmenizi istiyorum.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!