Tabi o bahar gelirse!
Çeşitli fonksiyonlar ve kesimler, üstelik efsane kurumlara sahip olan sporumuzun bağlı olduğu bakanlık, eğer okuduklarım doğru ise seçimler sonrasında kaldırılacakmış. Şu aralar o kadar çok haber ve bilgi kirliliği bulunuyor ki, bunu anlamakta zorlanıyorum, hangi haber doğrudur, hangi kaynak doğrudur diye onlarca defa inceleme yapmaya devam ediyorum.
Gençlik ve Spor Bakanlığını Milli Eğitimle birleştirilerek yeni bir bakanlık yapısının oluşumunu düşünürken tam tersi bir tablonun gelişecek olması akıllara zarar bir durumdur. Eskiden Spordan sorumlu Devlet Bakanlığı dönemleri yaşadık. Tekrar aynısı olacak gibi… Veya spor silinecek, belki de adı geçen bakanlık tamamen kaldırılacak. Olur mu? Olur!
Bu kadar çok siyaset ve ekonomi haberlerinin uçuştuğu ortamlarda zarar gören hep spor oluyor. İşin malzeme tarafına baktığımızda kaliteli spor malzemelerinin birdenbire fiyatlarının arttığını görüyoruz. Bu da spor ekonomisine verilmiş bir zarar olmaktadır. Bilindik markaları getiren, satan, dağıtan şirketler, sattıkları ürünlerin fiyatından daha fazlasını ithalat için ödemek zorunda kalacaklar. Kulüpler ya da bireysel olarak spor yapanlar daha fazla malzeme edinmekten sanıyorum vazgeçecekler.
Okullarda spor diye diye dilimizde tüy bitti ama galiba oralara da kilit vurmayı becereceğiz. Kendime söz verdim, artık okul sporlarına ilişkin hiçbir yazı yazmayacağım. Çünkü kıymeti yok yazdıklarımın, söylediklerimin…
Bir veya iki hafta geçti, “Yetenek Seçimi” başlıklı televizyon ve gazete haberlerini izledim, okudum. Bir kere başlangıç yaşı yanlış ki, diğerleri doğru olsun...
Bir yayıncı arkadaşımın Haliç Üniversitesi tarafından düzenlenen sempozyumdaki konuşması esnasında “Yavuz Taşkıran’ın ismini aradım o bilim kurulunda” demesi ile yerimden zıpladım. Neyse ki, “Hocamın ismini orada görmediğim için sevindim” demesi ile rahatladım. Bazen sizin isminizi sizden izin almadan kullanabiliyorlar.
Oradaki ölümcül hata, yetenek seçimlerinin ilkokul üçüncü sınıftan itibaren başlayacağını bildiren açıklamadır. Uzatmak istemiyorum; yetenek seçimi eğer bu sınıfa kadar gecikmiş ise yapacak bir şey yoktur! Okul öncesi çocukları ne yapacaklar? Matematik problemleri mi çözecekler? Bunca senedir bu kadar çok problem çözdük ama ikinci bir Cahit Arf çıkaramadık. Bundan da mı ders almıyoruz?
Zekâ, üçüncü yaşa gelince neredeyse gelişmesini tamamlarken siz daha da ileriki yaşlarda kim yeteneklidir diye arayışa başlıyorsunuz. Buna gülmekten başka bir tepki göstermeyeceğim. Bu Bakanlıkta, bu teşkilatta hiç mi akıllı adam yok? Üniversiteler ne yapar, onu ayrıca yazacağım!
Merkezi sistemle ve yetenek sınavları yapmadan spor okullarına öğrencilerin alındığı, sporun s’sinden bile bihaber ve birkaç puan alarak bu bölümlere yerleşmelerini sağlayan bu zihniyet spor düşmanlarının eseridir. Bu cümleme dikkat buyurunuz!
Seçim atmosferinde iken adayların konuşmalarını dinliyorum. Henüz spordan söz eden yok. Karşılıklı atışmalar, günlük konular… Uyanın; spor, geleceğin gençlerinin şekillenmesi ve güçlenmesi için en önemli araçtır.
Coğrafyamız çok çetrefilli hale gelmiştir. Onu korumak ve kollamak ancak spor yapan ve hızlı düşünme, karar verme ve uygulama becerisi yüksek gençlerle mümkün olur. Spor yapanlar güçlüdür, zor koşullara çabuk adapte olurlar. Özetlemek gerekirse, çok zaman kaybetmeden şunları yeniden düşünmek, hayata geçirmek faydalı olacaktır:
1. Spora, okul öncesi eğitim döneminde başlanmalıdır! (Sefer Ada hocamın dikkatine…)
2. Herkes için spor yeniden şekillendirilmelidir! (Erdal Zorba hocamın dikkatine…)
3. Performans sporcuların seçilmesi ve yönlendirilmesi çok profesyonel biçimde yapılmalıdır! (Sami Mengütay hocamın dikkatine…)
4. Spor eğitimi ve araştırmaları daha çok desteklenmelidir! (Kâmil Özer hocamın dikkatine)
5. Devşirme sporculara teşekkür edilmelidir! (Federasyonlarımızın dikkatine…)
6. Ailede spor anlayışı geliştirilmelidir! (İlgili Bakanlığımızın bir de bu konuya eğilmesine…)
Bugün biraz uzattım. Ama yazılacak çok şey olunca ister istemez satırlar uzuyor. Şimdilik idare edin lütfen!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!