İdil Biret, İstanbul Senfoni Orkestrası eşliğinde Baki Komsuoğlu Kültür ve Kongre Merkezinin bir nevi açılışı sayılabilecek günün akşamında TÜPRAŞ tarafından sponsorize edilen konserde Rahmaninof’dan da bazı eserleri yorumladı. İnanılmaz ılık tempo, rahatlatıcı ve insanı derinlere götürücü incelikte piyano tınıları...
Konser bitiminde aracımın kapıya yakın olması sebebi ile işin sosyal tarafına kendiliğinden katılmış oldum. Sanayi Odasının sosyal tesislerindeki akşam yemeğine, sırf onu kısa sürede bu yere getirdim diye davet edildim. Yeter sayıdaki klasik müzik dinleyenleri oldukça mutlu oldular. Buna eminim. Harika parçalar yorumlandı.
Yemeğe geçelim: Biret, şefin orkestrayı yönetirken iki kez bagetini metalle buluşturduğunu bana söyledi. Ben de duyduğumu söyledim. “Rahmaninof’un yorumlanmasında hem sanatçıların hem de şeflerin çok zor anlar yaşadıklarını bildiğimi söylesem şaşırır mısınız?” dedim... Yanımda oturan büyük sanatçı, inanılmaz biçimde bakakaldı. ”Bunları nereden biliyorsunuz?” dedi. Çünkü O, klasik müziğin harika sanatçısı, dünya çapında bir yorumcu... Haydi, gelin, cevap verin bakalım...
Yemeğe geçeceğiz. Masa inanılmaz güzellikte hazırlanmış... Salatalar, mezeler, çeşitli tabak dolusu yiyecekler... Biret, yine bana döndü; “Yavuz bey, siz spor bilimlerinde uzman bir kişisiniz. Benim de sizin alanınızdan bir dostum var” dedi. İnanır mısınız, o kadar mutlu oldum ki, anlatamam... Merakla söyleyeceği ismi bekliyorum. “Ramazan Savranbaşı” dedi. Ne kadar şaşırdığımı yazamam... Bilim Uzmanlığı eğitimini birlikte tamamladığım, güreşte tanıdığım en yetkin insan, çeşitli şampiyonlukları olan ve arkadaşım Ramazan’dan söz ediyordu İdil Biret...
Sporbilim insanı, aynı zamanda kasap, çiftlik sahibi ve hayatın içinden gelen bir arkadaşım. 30 yıl boyunca ben yıllarca klasik dinlerken o nerelerdeydi bilmiyorum ama, yanımdaki Biret, onu tanıdığını ve dostu olduğunu söylüyordu. Ne kadar keyif aldığımı size yazamam.
Garip bir durum sayılabilir şimdi yazacaklarım: Biret dedi ki, “Yavuz bey, masa çok güzel. Çok güzel bir menü de takdim edilecektir. Ama benim bir sorunum var!” Buyrun dedim, nedir sorununuz? “İki gün önce Paris’ten İstanbul’a yaptığım yolculuk esnasında uçaktaki yemekten zehirlendim. Benim birşey yememem lazım” dedi. Eski bir izci olmamın verdiği rahatlık içinde ona gereken desteği vereceğimi söyledim.
Garson yanımıza geldiğinde, “Yağsız Al Dente Makarna ve yanında tavşan kanı bir bardak çay, lütfen” dedim. Herkes şaşırdı. Yapacak bir şey yok. Sanatçımız bunu istedi... Makarna geldi, yanında gerçekten çok güzel bir çay vardı. Sohbet uzadı gitti. Herkes mutlu şekilde o akşam yemeğinden evlerine hareket etti. Kafamızda piyano tınıları dolu şekilde...
İki konu aklımda: Birisi, Rahmaninof’un çoğu bestesini icra etmek o kadar zordur ki, bunu İdil Biret dışında kimse başarı ile yorumlayamıyor. Onun, çalınması yorumlanması zor olsun diye bu tür besteler yaptığını herkes biliyor. Ama bir tek Biret olağanüstü bir şekilde ve inanılmaz tınılarla bunu başarıyor...
İkincisi, Ramazan’ın İdil Biret ile olan dostluğunun kaynağı nedir? Güreş, Belçika, Brüksel’de bir akşam yemeği, Güven Erdil... Dahası da var olmalı...
Cevabı bir başka yazımda...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!