Bir kere yüz yüze olmadan da eğitim olabiliyormuş. Öyle diyorlar. Karşınızda canlı yüzler, ruhlar, hayattan kareler yok. Varlığı belli olmayan, teknolojinin ayrıntılarını bilenlerin yaptığı bir fotoğraf karesi koyma veya yalnızca ismini o kareye yerleştirerek sanki dersi dinliyormuş gibi yapanlar ve diğerleri…
Ders anlatanlar elli takla atarak karşıdakileri olaya çekmeye çalışıyorlar. Soru sorduruyorlar, kısa molalarda görüş alıp olayı derslikteki gibi interaktif sürdürmeyi çabalıyorlar. Bunlarda ne kadar başarılı olduklarını ileriki yıllarda göreceğiz. Ama şunu unutmayın, 2020 yılının öğrencileri, mezunları, meslek insanları dünyaya her zaman farklı bakacak bir jenerasyonun temsilcisi olarak yaşamlarını sürdürecekler.
Her sektörde teknoloji ve bunun kullanımı öteden beri çok büyük tartışmalar getirmiş idi. Kara tahtadan beyaz tahtaya geçip kimyasal içerikli boyalarla doldurulmuş keçeli kalemleri kullanmaya başlayınca hayat biraz renklendi mi dersiniz? Kara tahtada (Bazıları koyu yeşil renkte idiler) beyaz tebeşir kullanılırdı. Girişimci, yenilikçi öğretmenler renkli tebeşirlerle konunun daha iyi anlaşılması için yaratıcılıklarını sonuna kadar ortaya koydular.
Akıllı tahtalar geldiğinde ise bu defa sanki mertlik bozuldu gibi. İnternet dünyasına kendimizi esir ettik. Sanki her şey o dünyada gizli imiş gibi yaptık. Tonlarca ağırlıkta ve fasikül fasikül satın alıp sonra da ciltletip kütüphanemize koyduğumuz ansiklopediler şimdi bit pazarlarında bile kaybolmuş durumdalar. Sahaf esnafımız kızmasınlar, biliyorum onlarda hâlâ mevcutlar ama kimler dükkânlarının önünden geçiyor ki?
İşin çok ilginç tarafı, teknolojiye bulaşınca o bilgileri de koruma sorunları ortaya çıkmıyor değil. Fotoğraf Makinesi denilen olağanüstü bir icat, cep telefonlarının çıkması ile pabucu yavaş yavaş dama atılmaya başlandı. Gerçi manuel makinalardan dijitale geçilmesinde de benzer tablolar ortaya çıktı. Şimdi ise varsa yoksa cep telefonu ve o kadar ballandıra ballandıra anlatılıyor ki, her bir telefon sanki birer Leica…
İnternet sosyal medyası için fotoğraf üretmekten başka hiçbir özelliği olmayan haberleşme cihazları olarak cep telefonları pazarlanıyor. Onların çektiği karelerden düzgün bir afiş yapmaya kalktığınızda acaba yüksek bir çözünürlüğe ulaşabilecek misiniz? Veya bir kitap için çektiğiniz fotoğrafları kullanabilecek misiniz? Bence çok zor. Belki ben teknolojiden geri kalmış olabilirim, daha başarılı teknolojiler çıkmış olabilir…
Pandemi bizi daha teknolojik olmayı zorladı. Bakınız, bir kod almazsanız toplu ulaşım araçlarına binemiyorsunuz, kurumlara giremiyorsunuz. Yelpaze epeyce genişledi. Test olduğunuzda sonuçlar bile dijital yöntemlerle sizin telefonunuza geliyor. Bunu yapınca sürekli enerji kullanıyorsunuz. Teknolojik olarak “akıllı” tabir edilen telefonlara sahip olmak zorundasınız. Üstelik sürekli internetiniz olmak zorunda ve sektörün oyuncularına devamlı para kazandırıyorsunuz.
Velhasıl, pandemi bizi şimdiye kadar aklımıza gelmeyen konularla buluşturdu. Ancak radyoaktivite üzerine çalışanlar neden şu virüs’ü uzaktan, uzaydan bir şekilde yok etme üzerine çalışmıyorlar? Bunu bir yere yazın: Bu virüsün yaydığı ışınımı belirleyip onun tayfını yok etme girişimi, bizi bu illetten kurtaracaktır. Bu kadar…
Herkese iyi bir hafta dileği ile… Yine de temiz olmayı, maske takmayı ve mesafemizi korumayı sürdürmeye devam edelim… Bugünün iyi sayılan önlemlerini kullanmanın hiç kimseye zararı yoktur…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!