Olimpizm diye anlatılan, sportif bir yaşamı hedefleyen ve kazanmaktan çok katılmayı öneren bu yapının kuruluşu 138 yıl kadar geriye uzanıyor. Bir Fransız pedagog, tarihçi, spor adamı olan Pierre de Coubertin, antik dönemin olimpik oyunlarını yeniden hayata geçirmek için 1894’te Sorbonne Üniversitesi’nde bir kongre düzenler. Bildiğim kadarı ile 37 ülkeden bu toplantıya katılım sağlanıyor. Modern Olimpiyat Oyunlarının başlangıcı olarak 1896 yılına işaret ediliyor. Adı geçen oyunların ilki Atina’da düzenleniyor.
Buraya kadar olan bilgiler biraz tarih kokuyor olsa da bu işin arka planında derin bir eğitim ve katılımcı ruhun yer aldığı unutulmamalıdır. Gençlerin, sporun birleştirici ruhu ile bir araya gelmeleri, ülkelerin ve kültürlerin birbirlerini tanımaları ve en önemlisi olarak da bu oyunlara katılmanın daha önemli olduğu düşüncesinin yerleştirilmesi Olimpizm’in neredeyse birinci maddesidir.
Olimpizm, kaliteli bir spor yaşamı, günlük yaşantılarımızda doğruluk ve dürüstlük, hedef odaklı eğitim, yüksek performans amaçlı sportif aktiviteler içermektedir.
Olimpiyat Oyunları bu felsefenin doruk noktasıdır. Yaz ve Kış Oyunları olarak dört yılda bir yapılan sportif karşılaşmalar günümüz modern Dünyasının spor alanındaki en prestijli karşılaşma ve yarışlarını içermektedir. Hemen her sporcu bu yarışları katılmayı ister. Olimpik bir sporcu olmak, Dünya ve Avrupa Şampiyonu olmaktan daha değerli olarak görülür. Bu cümle kuşkusuz tartışma götürür ancak benim görüşüm bu yöndedir.
Peki, Olimpizmi ne kadar benimsiyoruz? Bu düşünceyi yaymak için yeterli gayret ve mücadeleyi sürdürebiliyor muyuz? Bu yapıyı güçlendirmek için yalnızca Olimpiyat Komitesinin faaliyetleri yeterli midir? Okullarımızdaki durum nedir? Beden Eğitimi Öğretmenlerimiz Olimpizm üzerine bilgi ve becerilerini öğrencilerine aktarabiliyorlar mı?
Olimpizm, olimpik bir yaşam biçimidir. Konu, Milli Eğitim sistemimizdeki ilk dört yıldan itibaren değerlendirilmeye başlanmalıdır. Müfredatlara konulmalıdır. Bu dersleri mümkünse Olimpik Sporcular, Olimpik Antrenörler vermelidir. Spor öğrenimi almakta olan Üniversiteli gençler için bu ders, zorunlu olarak okutulmalıdır. Sporcuların keşfedilmesinde doğrudan görevli olduğuna inandığım Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenleri bu dersi daha kapsamlı ve yoğun içerikli biçimde almalıdırlar.
Yaşamlarını olimpik görüş ve düşüncelerle planlayabilecek çocuk ve gençlerimiz, geleceğin başarılı insanları olacaktır. Bu başarı, onlara hem meslek hem de yarış hayatlarında ortak olacaktır. Kazanmak tamam ama önce katılmayı denemek bu yolun birinci adımıdır.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!