Bu sene, Everest’e çıkmanın 70. Yılı… Bunun şerefine oraya olan ilgi artmış görünüyor. Ama geçenlerde oradaki bir hadise, zirveye tırmanacaklar için önemli detayları içeriyor. Geçtiğimiz hafta içinde donmak üzere olan bir dağcıyı sırtlayan bir rehber, altı saatlik bir süre sonrasında kamp bölgesine getirebildi.
Zirvelere tırmanma birçok dağcı için önemli hedefler içerisinde yer alan aktivitelerdir. Dünyanın birçok ülkesinden, Everest’e tırmanmak için plan yapan dağcılar yeterli ekipman ve kamp koşullarını tamamladıktan sonra bu zirveye ulaşabilmektedirler. Bizden Nasuh Mahruki, kendi ve Türkiye adına ilk kez tırmanan sporcu olarak tarihteki yerini almıştır.
Olimpiyatların en önemli sloganı olan, citius, altius ve fortius içerisinde yer alanlardan birisi olan “daha yükseğe” ifadesi, acaba sırıkla atlayan veya yüksek atlayan bir sporcu için mi söylendi yoksa Dünyanın en yükseklerine tırmanın mı demek istiyordu? Burasını ben henüz çözemedim.
Çok sık ziyaretlerde bulunduğum Almanya ve Avusturya’daki dostlarımın aile fertlerinden birçoğunun yüksek zirvelere tırmanmak için gösterdikleri çaba ve gayretlerini duyduğumda hayretler içerisinde kalıyordum. Bir de o zamanların malzeme teknolojisini düşünürseniz onların ne kadar zor şartlarda dağlara tırmandıklarını öğreniyorsunuz.
Hep daha yükseğe, hep daha ileriye şeklindeki sloganlar insanların durgun yaşamlarını alt-üst ediyor olabilir mi? Bazı arkadaşlarım kaplumbağa hızında. Bazıları ise tutulmaz bir tempoda yaşamayı sürdürüyorlar. Öyle ya da böyle, bir hedefe odaklanabilenler bunu bir şekilde gerçekleştiriyorlar. Sabırlı olup küçük dünyalarının hafif yükseltileri arasında yürüyenlerle, etrafı görmeyip ille de daha yukarılara diyenler arasında yaşam devam ediyor.
Sportif egzersizlerde zirvelere ulaşmak çok önemlidir. Ancak yukarılarda olursanız maç kazanabilir, rekor kırabilirsiniz. Bunun da koşulları vardır: Yıllarca süren antrenmanlar, planlamalar, spor hekimliği kontrolleri, performans testleri, beslenme, dinlenme ve malzeme gibi faktörler hedeflediğiniz noktalara ulaşmada doğrudan etkilidirler.
Everest bir zirvedir. Ama herkesin kendi Everest’i vardır. Bence kendimizin zirvesine doğru yol almayı tercih etmeliyiz. İlk bakışta çok zor görünür olsa da güç değildir, zaman alabilir. Biraz süre ve sabır bizi oralara taşıyabilir.
İşimizde, eğitimimizde, çalışmalarımızda sabırlı, özenli ve yavaş yavaş fakat emin adımlarla ilerlemeyi tercih edelim. O zaman sizin bu zirveniz, en az bir Everest’e çıkmak kadar eş değerde olacaktır.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!