Bu başlık aslında bir romanın ismi. Yıllardır yazıp kenara attığım notlar sonunda bir romana dönüşecek. Her gün bir olay daha ekleniyor. Bazen eski dostlarla biraraya gelince unuttuklarımızı masaya yatırıyor, bölümleri şekillendiriyoruz.
Geçmiş yıllarda birlikte çalıştığım iki hentbol aşığı dostum beni ziyarete geldiler (Yakup Beytullahoğlu ve Prof. Ahmet Bulgurcuoğlu). Cadiz’den Katar’a, Viyana’dan Samsun’a kadar neredeyse son 20 yılı yeniden konuştuk. İzmir’e verilen Yıldız Bayanlar Avrupa Hentbol Şampiyonasının Samsun’a alınışını, bunu kotarabilmek için Viyana’ya yapılan seferimizi, heyette yer alan bir arkadaşımızın, St. Stephan katedraline olan ziyaretini, bir milli takım antrenörümüz ile temas kuramayınca onun bizi aramasını sağlayacağını düşündüğüm cep telefonu mesajı ile “Seni görevden aldım” dediğimi ve bu konunun ciddiye alınıp Hürriyet’te birinci sayfa haberi olmasını ve bunu Viyana Havalimanında okuduğum günlere gittik...
İşte bu ve buna benzer konular bu romanın içinde yer alacak.
Yıllar önce genç milli erkek takımı kampı yapılıyor. Yer Gelibolu. Orada bu kampın yapılmasını kim karar verdi bilmiyorum ama sonuçta kamp başlamıştı. O dönem bir Alman antrenör seminer vermek üzere Türkiye’ye gelecekti. “Olimpic Solidarity” projesi kapsamında gelecek olan eğiticinin çalışma koşulları ve diğer işleri için İstanbul’da Olimpiyat Komitesinin Büyükdere Caddesindeki ofisinde zamanın Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Turgut Atakol ile görüşmüştüm.
Gerekli işleri tamamladıktan sonra Gelibolu’ya gittim. Akşam vakti idi, birer çay içip odalarımıza çekildik. Sabah, Murat Kılıç yönetiminde antrenmanı tamamlayan genç hentbolculara deniz kenarında safta toplanmaları talimatı verildi. Ardından koşar adım marş marş denildi ve bütün sporcular denize doğru koşmaya başladılar. Eğlenceli bir durumda ama meselenin aslı sonra ortaya çıktı. Kalınan tesiste sular kesikti, antrenman sonrası duş, denize girilerek yapılıyordu.
İspanya Cadiz’de Plaj Hentbolu Avrupa Şampiyonası düzenlenmişti. Ahmet Bulgurcuoğlu hocamızın liderliğinde kadın hentbol takımımız orada idi. Şimdilerde o günlerin görüntüleri ile ‘yeni bir spor, plaj hentbolu’ sloganı ile tanıtımlar yapılıyordu. Kliplerde bizim sporcularımız görüntüleri vardı.
Samsun’a Yıldız Bayanlar Avrupa Şampiyonası’nı aktarabilmek için doksanlı yılların sonunda olağanüstü bir gayret gösterilmişti. EHF, İzmir’den alınıp Samsun’a verilmesi konusundaki taleplerimizi kabul etmiyordu. Heyet-i Milliye kuruldu ve Viyana topraklarına gidildi. Sıkı bir sefer idi. Her şey tamam fakat federasyonun web sayfası yoktu. Bunu öne çıkardılar. Ama küçük bir nokta vardı, sevgili Gökcan Server Çamur, biz oraya doğru yola çıkarken çoktan “turkhandball.com” isimli siteyi tasarlamıştı. EHF yetkilileri “Siz Avrupa Şampiyonası yapacaksınız ama web sayfanız bile yok” dediler. Bu konuda benim dışımda kafiledeki hiç kimsenin bu sayfanın varlığından haberi yoktu. Viyana’daki ofis toplantısında sağımda Günal Ensari, solunda Tarık Cengiz oturuyordu. Şunu dediklerini hatırlıyorum: “Şimdi mahvolduk Yavuz Hocam…”
Oysa Çamur, daha önce ismini yazdığım bu sayfayı yapmış, hatta o zaman uçuş yapılmayan Samsun’a bile Avrupa’nın birçok yerinden sefer sayılarının bile yer aldığı (!) uçuş programları düzenlemişti. Seyahat dönüşünde Tarık Cengiz’in Cem Kozlu’yu ziyaret edip Samsun’a uçuşların yapılması sağladığını burada ilave etmeliyim.
Balkan, Avrupa, Dünya Şampiyonaları ve Olimpiyat Oyunlarına katılma konusunda 1976 yılından bu yana mücadele devam ediyor. İyi bir hedef, akıllı bir plan ve doğru insan kaynakları ile bu amaçlar gerçekleşebilir. Kimse umutsuz olmasın. Ülkemiz güçlüdür, bunu başaracaktır. Bugün 47 yaşında olan federasyonumuzun 50 yaşında bu hedeflere ulaşmasını istiyoruz.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!