Son senelerde bazı sporların tanınması ve yaygınlaşması konusunda geriye gidişlerin olduğu görülüyor. Bunlardan bir tanesi Hentbol. İçinde zaman zaman yer aldığım bu federasyonun yönettiği spor, aslında bizim hem fiziksel hem de kafa yapımıza çok uygun bir spordur. Çünkü, bu sporda koşuların her türlüsü var. Rakiple mücadele var, savunma ve hücum aksiyonlarının tamamı heyecan verici, üstelik kale ve kaleci de var. Oyun süresi 1 saat ve arada 15 dakika dinlenme süresi var.
Oyun kuralları da basit ve anlaşılır şekilde. Kısa süreli bir izleme sonrasında oyunun ruhunu bile anlayabilirsiniz. Her yaştaki çocuklarımıza kolaylıkla öğretebilirsiniz. Kız ya da erkek fark etmez, İlköğretimin birinci kademesinden itibaren oyunlarla hentbola başlamak mümkündür.
Paslaşmak serbest, top elde iken en fazla 3 adım atılabiliyor, keza top elde iken en fazla 3 saniye tutulabiliyor ve size ilginç gelecektir, top, 3 direği olan 2x3 metrelik kaleye girerse gol olarak değerlendiriliyor.
3 adım, 3 saniye, 3 direk konusundan söz edince aklıma hep eski hentbol Federasyonu Başkanlarından Rahmetli Şeref Tunca aklıma gelir. Onunla karşılaştığımda “Vay benim bilimsel hocam, söyle bakalım bu top elde iken hâlâ 3 saniye mi tutuluyor, hâlâ 3 adım mı atılıyor, hâlâ o top 3 direkli kalenin içine girince mi gol oluyor?” sorusunu iletirdi. Cevap olarak “Evet Başkanım” dediğimde yorumu ilginç idi: “Hentbolda bilimsel bir değişiklik yok demek ki!”
Kuşkusuz bu durum işin ironi tarafı ancak, neredeyse 50 yıldan beri temel kurallarını koruyan bu spor özellikle kıta Avrupasında son derece popüler bir spor olmuştur. Ufak tefek bazı kural değişiklikleri olsa bile bu yeniliklerin oyunun hızlanması için yapıldığını ifade etmeliyim.
Kolay kurallar, yüksek oyuncu sayısı, bir o kadar da antrenör olmasına rağmen bu sporun gazete, televizyon ve yeni medyadaki yer alış süre ve alanları düşük görünmektedir. Naklen televizyon yayınları konusunda THF yeterli girişimlerde bulunuyor olsa da tanıtım ve medya konusunda daha fazla çaba göstermelidir.
Bu çabalar yalnızca ve hemen hepsinin federasyonda gönüllü olarak çalıştığı elamanlar yolu ile olmaz. Keza Yönetim Kurulu Üyelerinin de çalışmaları ile de yeterli olmaz. Eski ve yeniler, Duayenler, hentbol yolu ile arkadaş ve dost olanlar, hentbolu seven beden eğitimi ve spor öğretmenleri, hentbol antrenörleri, hentbolcu olup medyada yer alanlar, Üniversitelerimizdeki hentbol kökenli öğretim elemanları, hemen herkesin aynı amaç etrafında birleşmesi ve gayret göstermesi gereklidir.
İçinde bulunduğumuz yılda EHF 30. yılını kutlayacak. IHF 76, THF ise 46 yaşında. İlerlemiş yaşına rağmen federasyonumuz ve her türlü mensupları bu sporu tanıtma ve yayma konusunda farklı şekilde çalışmaya başlamalıdır. Görünürlük arttıkça bu spora olan ilgi artacak ve yetenekli sporcular ailemiz üyesi olacaktır.
Bununla beraber antrenör ve yönetici konusunu da değerlendirmek isterdim. Bunu bir başka yazımda aktarmama müsaade ediniz.
İyi bir hafta olsun…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!