Spor öncesinde aslında bu konuya yönelmemiz gerektiği konusunda yıllardır yazarım. 4-4-4 sistemine geçildiğinden bu yana hareket, egzersiz, spor ve diğer fiziksel aktivitelerin hangi yıllarda başlanması ve ne kadar süre ile uygulanması konularında da yazdıklarımı hatırlıyorum.
Herkesin şunu bilmesinde fayda var: İlk 4 yılın ilk 3 yılında beden eğitimi ve spor derslerine sınıf öğretmenlerimiz giriyorlar. İlk bakışta sorun yok gibi görünüyor. Bu öğretmenlerimiz kendi müfredatlarındaki dersleri alarak bu yaşlardaki çocuklarımıza spor sevgisi kültürü aşılamaya çalışıyorlar. Ancak, sporun yaşlara göre tamamlanması gereken egzersizlerin yaptırılmaması durumunda çok yetenekli çocuklarımızı kaybedebiliyoruz.
Onlara hareket alışkanlığı kazandırmanın dışında yeteneklerine göre kategorize ederek bazı branşlara yönelmelerini sağlamak zorundayız. Bunun anlamı şudur; erken yaşta yetenek keşfi ve bunların geleceğin yıldızları olarak ayrıca antrene edilmeye başlanması… Bunların planlanması ve gerçekleştirilmesinde çok ciddi bilimsel temeller dikkate alınmalıdır. Bu ve buna benzer sebeplerden dolayı eğitimdeki ilk 4 yılın sportif amaçlı şekilde yeniden organize edilmesi gereklidir.
Biliyorum, çoğu okurum pandemi koşullarında bile normal bir eğitim yapamazken bunu nasıl gerçekleştireceğiz şeklinde sorularını sıralayacaklardır. Evet, zor koşullar altındayız ama bu gibi konularda hazırlıklı olmaktan başka şansımız yok. Sporun, ülkelerin dışa açılan en önemli kapılarından biri olmasından dolayı bu işi şansa bırakmamalıyız. Yüzme, Cimnastik, Atletizm gibi bireysel branşlarda ne kadar erken başlanırsa o kadar başarılı olunur. Bugün madalya aldığımız branşlardaki sporcularımızı incelediğimizde hepsini spor geçmişlerinin ilkokul öncesine kadar uzandığı görülecektir.
Peki, ilk dört yıl öncesine göz atacak mıyız? Evet, okul öncesi eğitimde de artık çok spesifik eğitim almış hareket eğitmenleri devreye girmelidir. Matematik, Dil, El becerileri yanında hareket alışkanlıklarının kazandırılması bu döneme rastlar. O halde bu dönem için de ayrı bir hassasiyet göstermek gerekiyor.
Ve oyun… Bugün kahvelerde, kıraathanelerde oturarak oyun oynayanlarımızın çoğu çocukluklarında oynayamadıkları oyunların intikamını alıyorlar. Çocukluk çağında yeterli, keyifli ve amaca dönük oyunlardan uzak kalanlarımızın spor yaşamları kısa oluyor. Oyun oynayamayanlarımızın gerçek yaşama alışmaları mümkün olamıyor. Oyun hayatın kendisidir. Oyunda kaybeden, kazanan, sevinen, üzülenlerimiz oluyor. Bu deneyimler bize gerçek hayata hazırlıyor.
O halde, oyun, hareket, spor ve fiziksel aktivite için erken çocukluk dönemlerine doğru uzanmamız gerekiyor. Bunu bir başka yazımda tartışacağız.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!