Şimdi bu sakatlık dediğimiz tablonun ne zaman ve ne şekilde ortaya çıkacağı belli değildir. Uzun süren antrenmanlar sonrasında eğer dikkatli bir yüklenme şiddeti ayarlaması yapılmazsa sporcuların bu yüklemelere karşılık vereceği cevaplar farklı olmaktadır. Eğer aşırı bir yükleme varsa ve organizma olarak ya da fizyolojik olarak bazı organlar yanında, gerekli hazırlığınız yoksa o zaman sakatlık kaçınılmaz olarak karşımıza çıkacaktır.
Sakatlıkları önlemenin birinci yolu özellikle hazırlık periyotlarında yapılacak olan antrenman yüklenmeleri ve bu yüklenmelerdeki şiddet, kapsam hesaplamalarının doğru yapılmasıdır. Bununla birlikte bu yüklenmeler esnasında uygun dinlenme aralıkları ya da klasik tabirle mola dediğimiz zaman dilimleri eğer yeterli ve optimal düzeyde verilmezse maalesef ikinci bir yüklenmeye geçildiğinde karşımıza en büyük problem olarak yaralanmalar ortaya çıkacaktır .
Burada, sakatlık mı yoksa yaralanma mı demek gerekir; bu konuda terminolojik olarak doğru karar verilmelidir. Eğer akut olarak bir problemle karşılaşırsak genelde herkesin sakatlık dediği konu aslında bir yararlanmadır. Yaralanma, eğer gereken müdahale anında ve zamanında, doğru şekilde yapılmadığı takdirde sakatlanma dediğimiz bir tablo ortaya çıkacaktır. Sakatlık dediğimiz konu böyle birkaç gün içerisinde değil yaralanmanın şiddetine, çeşidine göre farklı süreleri kapsayabilir.
Sakatlanma dediğimiz yaralanmaların karşımıza çıkmaması için hazırlık periyodunda yapılması gereken çalışmaların öneminden kısaca söz ettik. Özellikle takım sporlarında yılda 7-8 ay süren bir sezon varsa, bu sezonun öncesinde, hazırlık denilen bir periyot 3-4 ay civarında sürebilir. Bu süre içerisinde özellikle motorsal özelliklerden dayanıklılığın, kuvvetin ve süratin geliştirildiğini ama hangi sporda yapılıyor ise o sporla ilgili bazı teknik becerilerin ve taktik davranışların da bu hazırlık dönemi içerisinde yer alması gerektiğini belirtmek zorundayız.
Spor kulüpleri bu hazırlık periyodunun sonuna doğru bazı hazırlık turnuvalarına katılmaktadırlar. Nitekim bu tür organizasyonlarda yüklenme şiddetleri beklenenden yüksek ya da maçların yüklenme şiddeti aşırı olduğu takdirde hiç beklenmedik yaralanmalar ortaya çıkabilmektedir. Bu yaralanmalar kimi sporcular için kısa sürede çözülmekte kimileri için maalesef uzun süreli olabilmektedir.
Dikkatli okuyucularım konunun nereye geleceğini aşağı yukarı tahmin etmişlerdir. Konu Arda’dır. Arda, gerçekten yetenekli, becerikli bir futbol oyuncusudur. Fenerbahçe kulübünde lisanslı bir futbolcuydu, şimdi Real Madrid’e transfer oldu. 17 yaşında fakat herkesin göz ardı ettiği bir konu vardı: 17 yaş dediğimiz zamansal dönem bazı sporcular için fiziksel, motorsal, mental olarak hepsinin gelişimlerinin tamamlandığı bir yaş değildir.
Sporda olgunlaşma, kişiden kişiye ve spordan spora değişebilmektedir. Yapılan egzersizler kişisel gelişim eğrilerinin üzerinde olursa orada bazı sorunlar ortaya çıkabilecektir. Yaşa, antrenman yaşına ve optimal yüklenme ilkelerine göre yapılmayan antrenmanlar bazıları için yaralanma tehlikesidir. Arda bununla karşılaşmıştır…
Çıkarmamız gereken ders olarak, ülkemizde haftada kaç gün, kaç saat ve bu zaman dilimlerinde uyguladığımız yüklenmelerin şiddet ve kapsam değerlerinin ne olduğunun bilinmesidir. Antrenman yapmayı sevmeyen bir topluluk içinde iseniz, başka bir kulübe gittiğinizde bazen işler tam tersine gidebilir.
Sporda başarı antrenmandan geçer. Eğer bu yapılmazsa önce sporcuları bireysel olarak sonra da ekipleri takım olarak yıkabilir. Çözümü çok basittir: Düzenli, doğru ve sistematik futbol antrenmanıdır.
Bunu başka bir zamanda konuşalım…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!