Ocak ayı neredeyse bitti. Şubat’a az kaldı. Paris’teki Yaz Olimpiyat Oyunları, adı gibi yaz mevsiminde 26 Temmuz-11 Ağustos arasında düzenlenecek. Buradaki karşılaşma ve yarışlara katılacak olan sporcularımızı gördükçe çok seviniyorum. Keza bir hayli fazla sayıda yönetici ve antrenörümüz bu muhteşem oyunlarda görev yapacak. Hakemleri unutmuyorum, gözlemcilerimizi de ekliyorum.
Bu oyunlardan sonra ülkemiz için çok önemli bir döneme girilecek. Spor Federasyonlarımızın başkanları ve yönetim kurulları için seçimler yapılacak. Her ne kadar özerk denilse de, kazın ayağı öyle değil. Tamamen devlet kontrolü ve denetimi altında geçiyor bu seçimler.
Spor federasyonları seçimleri hakkında muhtemelen sayısı yirmiye varan köşe yazısı yazdığımı hatırlıyorum. Bu federasyonların bazılarında teknik kişi, bazılarında yönetim kurulu üyesi olarak çalıştıklarımın yanısıra bilim kurulu üyeliklerinde de bulundum. Kuşkusuz iyi ve kötü diyeceğim günlerde olduk. Pandemi esnasında uzaktan yaptığımız kurs ve seminerlere katılan antrenörlerimizin gayretlerini anlatmak için epeyce çaba göstermem gerekiyor.
Tüm bunların dışında federasyonların seçimlerinde devletin müdahalesi konusunda anlı şanlı spor yazarı abilerimiz ve ablalarımızın bir şey yazmadıklarını, söylemediklerine hep tanık oldum. Özerklik konusu ilk ortaya çıktığında bir federasyon başkanının “Ne güzel, bütçemizi özgürce harcayabileceğiz” dediğini hâlâ hatırlarım…
Sporun tanıtılması, yaygınlaştırılması, kulüplerde ilgili sporların gelişmesini sağlayacak eylem ve aktivitelerin düzenlenmesi spor federasyonlarına bırakılmıştır. Okul sporları bile federasyon bünyesine alınmıştır. Ama bu federasyonların başkanlık seçimlerinde ortalık fena halde karışmaktadır. Aday sayısı çoğalınca, hedefler, planlar dışında karalamalar başlamaktadır. Siyaset sonuna kadar kullanılmaktadır. Her kesime sözler vererek gelenlerin süreleri bu işleri yapmaya yetmemektedir. Sonra, bir dönem daha başkan olmak istemektedirler.
Seçimler, Olimpiyat oyunları sonrasında yapılacak. Şimdi herkes o döneme hazırlanıyor. Seçimler için hazırlanan çerçeve yönetmelik hızla gözden geçirilmelidir. Aday gösterme konusunda sorunlar yaşanmaktadır. İnsanlar birbirine düşürülmektedir. Ve en önemlisi artık gerek sporcu gerekse kulüp sayılarındaki azalmalar kimsenin dikkatini çekmemektedir. Bu konuda Gençlik ve Spor Bakanlığı yanısıra Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi de rol almalıdır.
Başkan olmayı düşünenler plan ve hedeflerini şimdiden açıklamalıdırlar. Kulüpler bu açıklamalara göre karar vermelidirler. Seçimlerin adil ve eşit koşullarda yapılması için devlet azami hassasiyet göstermelidir. Başkanların yarısının kadın adaylardan seçilmesini sağlayacak yönlendirmeler bugünden netleşmelidir.
Her ne kadar herkes 31 Mart 2024’te yapılacak yerel yönetim seçimlerine odaklanmış olsalar da bizim hedefimiz asıl spor federasyonları başkanlık seçimleridir. Ama bu arada yerel seçimlerde aday olanlarımızın spora dönük bir düşüncesi var mıdır, ufuk açıcı fikirleri olacak mıdır konusunu dikkatlerinize sunmak isterim. Spordan söz etmeyenlere bence itibar etmeyin.
Bu hafta Trabzon evinde yenildi. İddialı Eyüp, Kocaelispor’un iki golüne engel olamadı. Fenerbahçe Kadıköy’de 2 puanı bıraktı. Beşiktaş Pendik faciası yaşadı. İstanbulsporun Kayseri karşısındaki 90+5’teki golü bence haftanın finali oldu. Herkese iyi bir yarıyıl tatili diliyorum. Varsa imkânınız gidip kayak yapın…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!