Yaz Olimpiyat Oyunları bittikten sonra ülkemizde federasyon başkanlığı seçimlerinin yapılması sanıyorum bir çerçeve yönetmelik ile belirlendi ve yapılmaya devam ediyor. Geçen defa pandemi nedeniyle başkanlar ve yönetimleri bir yıl daha fazla görev yaptılar. Şimdi seçim zamanı ve adaylar ortaya çıkmaya başladılar.
Seçimlerde başkan olmak isteyenlerin önünde büyük engeller var. Delegelerin belirli bir oranının adayı desteklediğini bildiren teklif mektuplarını göndermesi gerekiyor. Başka birisini desteklemek isteyenlerin bazıları korkak ve görüşü belli olmasın diye sessiz davranıyor. Üstelik var olan federasyonların delegeler üzerinde daha çok etkisi bulunuyor.
Seçim denildiğinde herkesin bildiği fakat “Kasabanın Sırrı” gibi saklanmaya çalışılan bir gerçek var. Spor teşkilatı, federasyon başkanlarının seçiminde son derecede etkilidir. Sayın Bakanın ve ilgili Genel Müdürlerin tasvip etmediği bir aday, bırakın başkan olmasını, başkanlığa teklif bile edilemez. Bu gerçeği öğrenmek için adı geçen filmi izlemeye gerek yoktur.
Hani federasyonlarımız özerkti? Bu konuda 20’den fazla köşe yazısı yazdığımı hatırlıyorum, her defasında özerklikten ne anlaşıldığını tekrar etmekten ben bıktım. Ne yazık ki, özerklik olarak federasyonlar, kendilerine ayrılan bütçeyi özgürce harcayabilmeyi anlıyorlar. Özerk federasyonların yönetim kurulu için çeşitli kurum ve kuruluşlardan, hadi daha açık yazayım, siyasetten birçok isim öneriliyor. Çoğu kişi, bu üyeliklerin huzur hakkı gibi gelir elde ettiğini sanıyor ama ben yıllarca birçok biriminde görev yaptığım Hentbol Federasyonunda tamamen gönüllü olarak çalıştım. Benim gibi diğer arkadaşlarım da gönüllü idiler. Diğer federasyonlarda da durum beni yazdığım gibidir.
Federasyonların değerlendirilmesinde kuşkusuz bazı parametrelerin aranması gerekir. Olimpiyatlarda 8 madalya aldıktan sonra başarının olmadığı net bir şekilde ortaya çıktı. Yüzme, Okçuluk ve Voleyboldaki dereceler bence önemli. Aldığımız madalyaların bir değeri var. Sayısı az da olsa. Bir yerde değil çok yerde ultra sayıda hatalar yaptığımız için bu başarısızlıklarla sıklıkla karşılaşıyoruz.
Bakınız, tam bu noktada Kasım 2023’te tesadüfen karşılaştığımız Spor Bakanımıza Dekanlar Konseyi toplantısı öncesinde bir konuşma yapmak ister misiniz demiştik. O da kabul etmiş ve bence çok önemli başlıkları bizimle paylaşmıştı. Hatta Bakanımızın konuşmasını özetlemiştim. Kısaca şunları söylemişti; Sporcularımız yeterli değil, antrenörlerimiz iyi değil, yöneticilerimiz çok iyi sayılmaz gibi cümleleri bizlere aktardı. Şimdi diyeceksiniz, bunları söylemek için bakan olmaya gerek yok fakat cesaretle bunları söylemesi bence bazı şeylerin değişmeye başlayacağını göstermiyor mu?
Şimdilik bu kadar. İkinci bölümde hedef, proje ve insan kaynakları konularını değerlendireceğim. İyi bir hafta olsun.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!