Özellikle takım sporlarında, oyuncuların biraz rahat davranmaları seyircilerin hoşuna gitmez. Kaba tabir ile değerlendirirsem, “uyuşuk” biçimde oyunu sürdürmeleri onları çileden çıkartır. Oysa maçın kendine özgü bir temposunu sürdürebilseler, hücumda gösterdikleri gayreti defans için de gösterebilseler, sonuçlar kuşkusuz çok daha farklı olurdu.
Teknik adamlar, oyuncularının maçlarda daha dinamik, girişimci, gol odaklı olmalarını isterler. Bunu sağlayabilmek için uzun uzun antrenman yaparlar. Yılı aylara bölüp, hazırlık, yarışma ve yenilenme periyotlarına ayırırlar. Her periyot için belirli bir zaman dilimine ihtiyaç duyarlar. İlgili sporun maç takvimine göre bunu çok hassas biçimde yazılı plana dökerler.
Tamam anladık, yukarıdaki zaman dilimlerini planladık ama dinamik bir oyun için yalnızca bu yeterli olabilir mi? Kuşkusuz hayır. Ama bir şekilde bunların planları yapılmak ve uygulamaya dökülmek zorunluluğu bulunmaktadır.
Günümüz koşullarında hazırlık periyodu tek ya da çift olarak planlanmaktadır. Çift devreli lig şeklinde düzenlenen maçlarda bu durum önem kazanır. Lig öncesinde neredeyse 3-4 ay süren bir hazırlık yaklaşık 34 maçlık bir serüven için bazen yeterli olmamaktadır. Lig arasında bile yeniden kısa bir hazırlık zorunlu olarak yapılmak zorundadır. Dikkatli okurlarımız hatırlayacaktır, maç takvimi gereği verilen bu aralarda, takımlar bulundukları şehirden uzaklarda kamplar, hazırlık maçları yapmaktadırlar. Bu aktiviteler aslında ikinci bir hazırlık periyodunun görünümüdür.
Diyelim ki bunları planladık ve antrenmanlarımızı başarılı şekilde sürdürüyoruz, her şey yolunda sayılabilir mi? İşte tam burada “Dinamik” sözcüğü ile karşılaşırız. Gerek savunma gerekse hücum esnasında takımın tüm oyuncularının maksimal düzeyde bir eforu ortaya koymaları beklenir. Bunun yaratılmasının yolu Dinamik Oyun Anlayışından geçmektedir.
Teknik insanlarımız, her ne kadar belirli bir teknik beceriye ve taktik anlayışa sahip etmeye çalıştıkları oyuncularını eğer bu egzersizleri uygularken güçlü ve canlı bir şekilde sergileyemezlerse o zaman problem yaşamaya başlayacaklardır. Bu nedenledir, eski Yunancada “Dunasthi” olarak bilinen güç ya da kuvvete sahip olma anlamına gelen dinamik sözcüğünün hakkını vermeye çalışmalıdırlar.
Güçlülük ve canlılık olarak ifade etmeye çalıştığım bu sözcük, sporda önemli bir yer tutmaktadır. Hemen her sporda hareketleri, koşuları, teknik becerileri dinamik bir görünüme sahip olan sporcular daima başarı olmuşlardır. Bu örnekleri izleyebilen ya da örnek alabilen oyuncular, mücadele ettikleri sporlarda ultra düzeyde bir performans sergileyeceklerdir.
Uzun sözün kısası, sporda dinamik olma, kazanmanın önemli araçlarından birisidir. Her sporda bu türden bir oyun anlayışına sahip olan takımların başarılarını keyifle izliyoruz. O halde lütfen sporumuza dinamizmi ilave edelim!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!