Hemen her sektörde olduğu gibi sporda da bazı değişim ve gelişimleri açıklayabilmek için dış kaynaklı sözcükleri kullanmak zorunda kalıyorum. Aslında, arzu ettiğimiz yüksek düzeyli bir performans yakalama amaçlı çabalarımızı özetleyecek olan bu terimler zaman zaman yeterli olmayabiliyor.
Dijital sözcüğü veya terimi, var olan bilgiler toplamının pc ortamlarının çok gelişmiş veri tabanı kaynaklarında toplanması ve gerektiğinde kısa sürede değerlendirmeye alınabilmesi için kullanılmaktadır. Günümüzde birçok şirket ya da kurum, sahip olduğu her türlü bilgiyi bu sektör altında bir araya getirmektedir. Böylelikle şirket hafızası unutulmamakta ve her an her türlü bilgi kategorik olarak kullanıma hazır beklemektedir.
Değişim, dönüşüm ve bunun bir metaya çevrilmesi olarak isimlendirilen innovasyon sözcüğüne Türkçe bir karşılık bulamadığımız için şimdilerde bunu “İnovasyon” olarak kullanmayı sürdürüyoruz. Benim bu sözcüğü kullanırken yabancı kökten gelen o iki n’yi tekrar etmeyi sürdürüyorum. Siz ister innovasyon, isterseniz inovasyon deyin, işin anlamı yaptıklarımızın, bulduklarımızın bir değişime, bir dönüşüme çevrilmesidir.
Dick Fosbury’nin 1968 Olimpiyat Oyunlarındaki yüksek atlamada ilk kez kullandığı “Flop” tekniğini, spordaki en önemli bir innovasyon olaylarından biri olarak görüyorum. Çünkü o zamana yüksek atlama sporcuları ya “binme” ya da “makas” tekniğini kullanıyorlardı. Şimdilerdeki yüksek atlamacıların neredeyse tamamı hâlâ “Fosbury Flop” tekniğini uyguluyorlar.
Bu teknik atletlerin daha yükseklere doğru çıkabilmesini sağlamıştır. Bir açıdan “Girişimcilik” olarak açıklansa da aslında ortaya konulan bir innovasyon hareketidir.
Sporun performans tarafında değil yönetim tarafında da dijitalleşme ve İnnovatif bir yaklaşıma şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır. Geçen Pazartesi günü (Günün tarihini yazmıyorum çünkü çalıştayın yılı da afişte yer almıyordu) yapılan bir çalıştayda (Ne davet edildim ne de kurumumdan gidebilmem için bir ışık göremedim!) çeşitli çalışma gruplarında umarım bu konular gündeme alınmış ve tartışılmıştır.
Sporu yönetenlerimizin ve yönetecek olan adaylarımızın 2020 Olimpiyat Oyunları sonrasında yapılacak olan Federasyon Başkanlıkları seçimlerinde bu iki konu üzerine ciddi çabaları olmalıdır. Normal sporun e-spora kaydırılarak geleceğimizin tamamının obezleştirilmesine yol açacak bu girişimlerden uzaklaşmak gereklidir. IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) bile bu konuda kapılarını aralamış durumda. Şirketler, e-spor için o kadar çok yüksek rakamlı sponsorluk teklifleri ile geliyorlar ki, karşısında durmak neredeyse imkânsız gibi…
Buradan WADA kararı ile Rusya’ya verilen cezayı tartışmayı bir başka yazıma bırakmak istiyorum. Şarapova’nın Meldonyum kullanımı ve müsabakalardan men edilme tartışmaları ile başlayan bu süreç Trump’ın azil görüşmelerine kadar uzayacak gibi görünüyor.
Herkese iyi bir hafta diliyorum.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!