Babadan kalma usullerle işte buraya kadar gelebiliyorsunuz. Yenilmezlikleriniz bitiyor, başarılı dediğiniz oyuncular buhar olup uçuyor, taktik dediğiniz konu kağıtların arasında unutulup gidiyor.
Antrenman bilimi aslında bu konuların tamamını açıklıyor. Erken forma girildiğinde takımı, oyuncuları bekleyen tehlikeleri, rakip takıma göre defans ve hücum konseptlerini, futbolun bir oyun olduğunu hep yazar ve bildirir.
Ama biz hâlâ babadan kalma metotlarla güya antrenman yapmaya çalışıyoruz. Bu değerlendirmemi mevcut maç sonuçlarına göre yazmıyorum. Maç kazanmışsa galip gelen takımlara, kaybetmişse de neden kazanamadıklarına bakarak yorumlarda bulunuyorum.
Futbol, Türkiye’de ısınmayı bile bilmiyor. Antrenman sonrasında “Soğuma” denilen bir bölümün olduğunu bilen teknik adam sayısı oldukça az. Tanıdık, eş, dost ve başka yöntemlerle takımların başına gelen teknik adamların bundan daha iyisini yapmalarını beklemeyin.
Bakın milli takıma: Bu oyuncularla bu işin olmayacağını neredeyse herkes konuşuyordu. Bir İtalyan geldi, 8 oyuncuyu değiştirdi, sonuç ortada… Buradan çıkaracağımız ders şudur: Yetenekli ve yaratıcı oyuncuları seçelim, onları doğru yönlendirelim…
Bir kere, antrenman planlarını bile yapamıyoruz. Artık kral çıplak. Herhangi bir kulüpten futbol antrenman programı isteyin yazılı hiçbir belge bulamazsınız. Merak etmeyin, devam eden antrenmanlarla ilgili değil, bir yıl öncesinden isteyin oradan da size bir şey gelmez. Çünkü futbola henüz yazılı kültür gelmemiştir.
Bu arada, futbol antrenmanlarını destekleyecek o kadar çok teknik araç-gereç üretildi ki, bu teknolojiden gelen dataları bile önemsemeyen bir grup var. Size komik gelecek ama yüklenme şiddetinin ne olduğunu sorun, birçok antrenör buna cevap veremeyecektir. Durum bu kadar vahimdir!
Maçların sonuçları ne yazık ki hepimizi üzüyor ama toparlanmamız için uyarıcı da olmuyor. Ders çıkarabilme becerimiz yok. Bunu öğretecek bir kurum da yok! Geleneklerimiz, kültürümüz bu konulara neden yetemiyor, bunu anlatamıyorum.
Sorunlara çözüm çok basit: Bu alandaki eğitim ve yönetim tarzlarımızı değiştirmeliyiz. Bunun dışında bulunacak bir çözüm sporumuzun gelişmesi için yeterli olmaz.
Bu nedenlerledir ki, Spor Federasyonları Üniversitelerle daha sıkı iş birliklerine girmelidirler. Ama şu da akıllarının bir köşesinde bulunsun: Üniversiteli olup federasyonlarda çalışanlar bilimi, akademiyi, üniversiteyi unutmasınlar!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!