Bugün tamamen Kocaeli üzerine yazıyorum. Üyesi olmama rağmen Kocaelispor’a olan aidat borçlarımı ödeyemiyorum. Bunu bir düşünelim… Pazar günleri genelde yol, yapı, tünel gibi inşaatlara ara verilir. İnsanların bir Pazar günü var dinlenecekleri… Ama görünüş öyle değil, her türlü inşaat bütün hızı ile devam ediyor. Pazar gününde miyiz yoksa şantiyede mi, belli değil! İnşaatlarda çalışan insanların da dinlenmeye hakları var. Bunu unutmayalım. Bu konuda görev, hem belediyelerimize hem de bu işleri yürüten şirketlere düşüyor… Yolların yüzeylerinin bozuk oluşuna o kadar çok alıştık ki kimseden ses çıkmıyor. Gereksiz kasisler, kazılıp bırakılan çukurlar, çeşitli trafik levha ve barlara verilen zararlar giderek artıyor. Yöneticilerimizin kullandıkları araçların amortisörleri çok mu farklı ki yolların bozuk oluşunu fark edemiyorlar? Pandemi ile patlayan kurye servis motosikletleri kullanıcılarına sesleniyorum: Yaptığınız işe sonsuz saygı gösteriyorum. Ben de bir motosiklet kullanıcısıyım. Yıllarca güvenli bir sürüşün yapılmasını savunurken, pistlerde yarışmak isteyen birçok sporcuya lisans sağladık. Sizler trafik kurallarına daha harfiyen uymanız gerekir. Biliyorum, ürünlerin tüketicilere kısa süre içerisinde ulaşması gerekiyor ama bunu yaparken tehlikeli manevralardan kaçınmalısınız! Bu arada, kuryeleri görerek motosikletin böyle bir şey olduğunu sananlar külliyen yanılıyorlar. Motosiklet, kuralları ile kullanılması gereken bir araçtır. Bu konuda uzun yıllardan beri savunduğumuz ve sonunda kabul gören “50cc altındaki motosikletlerin normal sürücü belgeleri ile kullanılabilmesi” ülkemizde başladı. Bu hacimde motor üreten şirketleri kutluyorum. Şimdi elektrikli olanları etrafımızda dolaşıyor ama trafik kuralları her araç ve her insan için eşitlikler içerisinde olması gerektiği unutulmamalıdır… Bazı sebze ve meyve pazarlarındaki kazıklar, çengeller, ipler, gerilmiş brandaların yarattığı tehlikelerden söz etmiştim. Hatta oralarda bulunan tuvaletler de nasibini almıştı. Pazarlarda brandalarla gölge yaparak tezgahlarında satış yapmaya çalışan esnafa yardımcı olmalıyız. Tüm pazarlar kapalı hale getirilmelidir. Ama buralardaki Pazar artıkları ve çöp konusu ayrıca dikkate alınmalıdır. Sigara konusunu yazmazsam yazık olurdu; pazarcı esnafının çoğu sigara içiyor ve ağızlarında sigara ile satış yapıyorlar. Buna bir önlem almak gerekir. Ben şahsen ağzında, elinde sigara olan esnaftan alış-veriş yapmıyorum. Yeri gelmişken şunu eklemeliyim: Pazar yerlerine oldukça fazla sayıda aracın park edebileceği otopark, motopark, skuter ve bisiklet parkları inşa edilmelidir. Otobüs ve tramvay güzergahlarında oturmayanların pazarlardan alışveriş yapmaları oldukça zordur. Keza toplu taşıma araçları ile yolculuk yapanların da çeşitli sıkıntıları bulunuyor. Yıllar önce otobüslerin çıkış ve varış yerleri arasında geçen sürenin çok fazla olmasını incelemiştim. Bu araçları kullanan sürücüler, kendilerine verilen talimata göre hareket ediyorlar. Bir güzergâhı incelediğimde, çıkış ve varış arasında yapılan zikzakların sebebi olarak yol boyunca oturanların çoğunun yerel yönetimlerde çalışanların ya da onların yakınlarının olduğunu öğrenmiş idim. Umarım şimdi böyle değildir. Toplu taşımalarda daha hızlı olunmalıdır. Araçların tamamı klimalı olmalı, ayakta yolcu, tramvay ve metro dışında (Metro’yu istiyoruz!) alınmamalıdır… Marina ve havalimanı konusunu bir sonraki yazıma bırakıyorum. Hep ticari düşünmüşüz ama artık rekreatif düşünme zamanı gelmedi mi? Bir zamanlar “Avrupa Kenti Kocaeli” yazı ve levhalarını görüyordum. Avrupa’ya kızdığımız için bunları kaldırdık, bir kenara attık sanırım. Bizim Avrupa ile işimiz olmamalı, biz kendimize bakmalıyız. “Bizim için biz” daha önemli olmalıdır…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!