Bisiklet ailesi Antalya Belek’te toplandı. 8-11 aralık 2016 tarihlerinde 3 panel, 4 seminer, iki yarı günde 6 yuvarlak masa tartışması ve 2 genel toplantı şeklinde, antrenörler, hakemler, mekanisyenler, bisikletin duayenleri bir araya geldiler. Benim bulunduğum çalışmalarda, doping, sorunlar ve çözüm önerileri çalışması ve eski yıllardan anılar bölümü oldukça ilgi topladı.
Fransa turuna katılan, Balkanlarda derece alanlar, şimdi olmayan Amik Gölü etrafında tur yapanlar, yolda, dağda, olimpiyatlarda bisiklet koşanlar, bisiklete gönülden bağlı herkes bu çalıştayda yer aldı. Başkan Erol Küçükbakırcı her zamanki ağırbaşlılığı ile herkesi sabırla dinledi, geleceğe yönelik projeksiyonunda bulunan hedeflerini net bir şekilde açıkladı.
Prof. Dr. Rüştü Güner’leyiz. Türkiye’de ve bir o kadar da yurtdışında dopingle mücadelenin yılmaz savaşçısı... Son yıllarda bazı branşlarda doping nedeni ile kara listede yer alan sporumuzun temizlenmesi gerektiğini ve bunun nasıl olacağını net bir şekilde bisiklet ailesine anlattı. Onun oturumunda benim başkan olarak bulunmam büyük bir onur olmuştur.
Güner, İlginç örnekler vererek doping kontrollerinin ve analizlerinin nasıl yapıldığını hepimizle paylaştı. Bunlardan birisini sizlere aktarıyorum:“Havuz örneğinden yola çıkarak, 50 metre boyunda, 25 metre eninde ve derinliği diyelim ki 2 metre olsun böyle bir havuza bir kesme şekerin dörtte birini atalım. Sonra bu havuzdan bir bardak suyu alalım ve analiz edelim. Alınan bu suyun analiz edilmesinde kişinin hangi madde ve maddeleri kullandığı rahatlıkla tespit edilebilmektedir.”
Kuşkusuz bisiklet sporu yanında Dünyada birçok sporda çeşitli doping kullanımı olayları ile karşılaşıyoruz. Ama bizim temiz toplum, temiz spor anlayışından yola çıkarak sporda doping kullanımını sıfır derecesine indirmemiz gerekli görülüyor.
Bisiklet sporları, kendi içinde çeşitliliği yüksek olan bir branş. Yol, pist, dağ, bmx, senkronize (salon), para ve trial (Selesiz bisiklet) gibi farklı özellikteki bisikletlerle yarış yapılıyor. Pist yarışları “Velodrom” denilen kapalı salonlarda yapılıyor. Bu tür pistlerin geçmiş senelerde Balıkesir ve Konya’da olduğu söyleniyor. Ne yazık ki şimdi bunların yerinde yeller esiyor. Başkanın çeşitli kereler yaptığı konuşmalardan anladığım kadarı ile TBF (Türkiye Bisiklet Federasyonu) çok kısa sürede 3 ayrı şehirde birer Velodromun yapılacağını duyurdu. Bu güzel bir gelişme çünkü, seyirciler açısından düşündüğümüzde bu disiplin daha çok ilgi çekecek gibi görünüyor.
Çalıştay’dan çıkardığım birkaç önemli noktayı sizlerle paylaşıyorum: BMX için 5 yaşından itibaren çocuklar bu tür bisikletlerle tanışmalıdır. Yol ve Dağ bisikleti için hızla sporcu seçimi ve yönlendirmesi planlanmalıdır. Antrenör eğitimine en üst düzeyde önem verilmeli, Üniversitelerin Spor Bilimleri Fakülteleri ile temasa geçilmelidir. Bisikletin medyada daha fazla yer alması konusunda çok ciddi adımlar atılmalıdır.
Eskiden bisiklet ve diğer malzemeleri konusunda çok ciddi sorunların yaşandığını biliyorum. Ama şimdi bu konuda ne düzeyde olduğunu henüz bilmiyorum ama bir endüstriyel gelişimin ilk basamaklarının sesini duyar gibiyim. İyi bisikletler üretmeliyiz. Bu olmazsa en iyisini sporcularımız için getirebiliriz. Ancak, malzeme de olsa, sporcu da olsa bu işin temelinde antrenman yatmaktadır. Antrenman olmadan bisiklette başarılı sporcuların yetişmesi mümkün değildir. Antrenman, antrenör, tesis ve en önemlisi de bisikletin yönetilmesi farklı bir faktördür. Şimdi, bisiklet ailesine düşen görev, kolları sıvamak ve pedala iyi basmaktır.
Bisikletten söz etmişken İzmit Belediye Başkanı Dr. Nevzat Doğan’ın çabalarını görmezden gelemeyiz. Keza Büyükşehir’in belli noktalarda koyduğu bisikletlerin günlük kullanımlarındaki faydalarını unutmamalıyız. Okulu bitirenlere ve derslerinde başarılı olanlara bisikletin verildiğini gören E.T., inanın uzaydan bize bakıp gülümsemesini sürdürüyor olmalıdır. Unutmayın, E.T.’yi araştırmacıların elinden kurtarıp, tekrar uzaya dönmesi için uzay gemisine götüren çocukların kullandıkları bisikletler BMX dediğimiz, küçük jantlı ve engebeli arazilerde kolayca yol alan bisikletti... Bir zamanlar bu bisikletler yurtdışında çalışan işçilerimiz tarafından ülkemize getiriliyor, çocuklara hediye ediliyordu.
Bu satırları yazarken, küçükken boyumuzdan büyük bisikletleri bacak arası binerek kullandığımız günler aklıma geldi. Şimdi ülkemizde her türlü bisikleti bulmak mümkün. Bu yüzden bisikletin yaygınlaşması kadar performans sporcusu yetiştirme kaygılarımızın olması gereklidir. Ülke TV’nin benimle yaptığı röportajda, kendilerine bisiklet verilenlerin artık yavaş yavaş birer elit bisiklet koşucusu olması yönünde ilerlemeleri gerektiğini söyledim. Bu görüşümde ısrarlıyım...
Bisikletin hem destekçisi hem de izleyeni olmaya devam edelim...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!