Geçtiğimiz Cuma günü öğleden sonra Kocaeli Bahçeşehir Koleji’nin daveti üzerine 9,10 ve 11. sınıf öğrencileri ile birlikte başlıktaki konuyu konferans olarak kendilerine sundum. Bitimindeki sorulardan anladığım kadarı ile son derecede başarılı ve sağlıklı bir grupla olduğumu anladım. Balık derken anlık cevapları palamut oldu.
Değerli okurlarım, yalnızca bu pandemi nedeni ile değil her zaman bağışıklık sistemimizin güçlü olması gerekiyor. Olay yalnızca biyolojik değil psikolojik olarak da değerlendirilmelidir. Mevcut koşular altında ruh sağlığımızı diri tutmaz isek çok farklı biyolojik sorunlarla karşılaşabiliriz. Bu sorunların üstesinden gelmenin birinci yolu iyi bir beslenmeden geçmektedir.
Çok zor değil, A, B, C, D, E ve K Vitaminleri içeren gıda maddelerini normal miktarlarda ve öğünlerimize göre tüketebilirsek doğru ve disipline edilmiş bir beslenmeyi uygulamış oluruz. Adı geçen vitaminler günlük olarak tükettiğimiz birçok meyve ve sebzede bulunmaktadır. Havuç, et, mandalin, balık, kabak çekirdeği, roka ve muzdan oluşan bir diyet, miktarları çok olmamak koşulu ile tüketildiği takdirde organizmamız için oldukça sağlıklı bir düzeye gelmemizi sağlayacaktır.
Bütün bunların yanında günde en az iki buçuk litre su içilmesi tavsiye ediliyor. Bunu bir anda değil günün farklı zaman dilimlerinde yapmamız gerekiyor. Kramp gibi sert kas kasılmalarını yaşamamak için günde en az 25 cl maden sodası içmenizi öneriyorum. Sıvı olarak su içmenin yanısıra bazı faydalı mineralleri de almak gerekiyor.
Son senelerde bazı baharatların oldukça fazla düzeyde konuşulduğunu, yemeklere katıldığında veya çeşitli sıvılarla karıştırılarak içilmesi halinde çok faydalı olduğunu bildiren çalışmalarla karşılaşıyoruz. Doksan yıllarını deviren rahmetli babam ve dedemden kalan bilgilere bakacak olursam, sanıyorum, karabiber, kimyon, kaya tuzu ve gerçek kırmızı pul biber karışımlarından oluşan baharatlar uzun ve sağlıklı yaşayabilmenin formülü olarak karşımda duruyor.
Bağışıklık sisteminde kanımızda bulunan akyuvarların savaşçı özellikleri ön plandadır. Ama oksijeni taşıma görevi bulunan alyuvarların sayısı da önemlidir. Alyuvarların içinde Hemoglobin denilen protein özellikli bir element, oksijeni kendine bağlamakta ve vücudumuzun her tarafına taşımaktadır. Alyuvarlar özellikle vücudumuzdaki uzun kemiklerin iliğinde üretilirler. Bazı araştırmacılar kan yapıcı gıda maddelerinin tüketilmesini önermektedirler. Özellikle yeşil yapraklı sebzeler, kırmızı et ürünleri bu konuda son derecede önemlidir.
Egzersize gelince, en önemli özelliği olarak özgüveni arttıran, kaslarımızı kuvvetlendiren, dayanıklılığımızı geliştiren özellikleri nedeni ile bizim hem beden hem de ruh sağlığımızı geliştiren hareketlerden söz ediyoruz. Yürümek, hafif şiddette koşmak, düşük tempoda yüzmek, olduğumuz yerde tek ve çift ayakla sıçramalar yapmak, varsa bazı küçük ağırlıklarla çalışmak bizi daha sağlıklı yapacaktır. Aşırı süre ve yüksek şiddetlerde egzersiz yapmanın bu günlerde bağışıklık sistemini bozucu etkisi olabileceğinden söz ediliyor.
Şüphesiz, egzersiz konusu bu kadar kısa şekilde açıklanamaz. Performans sporu yapanlarımız için durum çok daha farklıdır. Günlük spor yapanlarımız için basit alıştırmalarla hareket yapmamız öneriliyor. Hafta sonlarında maç yapan takımlarımızda yer alan sporcularımızın bir spor diyeti uzmanı tarafından hazırlanan reçetelere bağlı olarak beslenmelerini öneriyorum. Sporcu beslenmesi çok farklı bir çalışma alanıdır.
Konferansımız bu ve buna benzer konuları içeren cümlelerle devam etti. Bitiminde çok sayıdaki soruyu cevaplamak zorunda kaldım. Ve şuna inadım: Bilenler soruyor…Tebrikler Bahçeşehir Koleji… Gelecek defa başka bir konuda buluşmak üzere…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!