3 x 4
Bu rakamların birbirleri ile çarpılmasından çıkan sonuç 12 yıldır. Eğer matematikte başka bir çarpım cetveli yoksa…
İlk dört yıl beş, beş buçuk yaşlarında başlıyor. Hayata, eğitime, etrafa, çevreye bakabilme, biraz yazma, biraz okuma ile geçen tam dört yıl. İçinde oyun var mıdır, onu sınıf öğretmenlerine soralım ve orada duralım:
İlk dört yılın üç yılı içerisinde hareket eğitimine ilişkin neler yapılıyor? Müfredata bakarak konuşmaz isek aslında bu dönem hareket, oyun ve sporların başlangıç dönemidir.
Sınıf öğretmenlerimiz bu dönemde başka öğretmenlerin (Spor Öğretmenleri) bu yaş gruplarında eğitim vermelerine izin vermiyorlar! Bunun kararını onlar almadılar ama kurallar şimdilik böyle…
Eğer bu yaşlardaki çocuklarımızı hareket, oyun, eğlence ve sporların temel egzersizleri ile tanıştırmazsak binlerce yetenekli sporcumuzu kaybediyoruz demektir. “Ağaç yaş iken eğilir” derken, spora erken yaşta başlamalıyız diye diye yıllarımızı geride bıraktık.
Üniversitelerimizdeki Spor Bilimleri Fakültelerinde (Bazılarında Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu) Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümleri bulunuyor. Bu bölümler, Milli Eğitimin koşul, kural ve talimatlarına göre hazırlanmış bir müfredatı uyguluyorlar. Her yaş grubu için aynı eğitim… Bu yanlıştır. Her 4 yıl için farklı bir müfredata geçilmelidir.
Bu yıllar içerisinde çocuklarımızın biyolojik gelişme hızları farklıdır. Erken gelişenler varsa onlar için farklı bir hareket planları uygulanmalıdır. Keza okul öncesi için hareket eğitimi de şarttır. Bunların dikkate alınması gereklidir. Kimse rutinleri değiştirmek istemiyor. Kaybedeceğimiz yetenekli sporcularımızın hesabını kimden soracağız?
Yüksek Öğretim Kurulumuz, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümlerine girebilmek için Üniversiteye giriş sınavlarında ilk 800 bin içerisinde olmalarını şart koşmaktadır. Bu barajın kalkmasını isteyenlerimizin olduğunu biliyorum. Hukuk Fakülteleri için ilk yüz yirmi beş bin’e girme koşulu varken, sporun ilk sekiz yüz bin içerisinde tutulması anlamlıdır.
Bu bölümlere başvuramayan adaylar, girdikleri spor ile ilgili programlardan mezun olmaya yakın iken ya da mezun olunca “Formasyon” denilen eğitime katılıp “Öğretmen” olabilme yetkisini almaktadır. Bu önemli bir çelişkidir. Bizler bu konuya sessiz kalıyoruz.
Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenleri meslek olarak zor zamanlar geçirmektedirler. Bu da işin bir başka tarafıdır. Okul Spor Kolları, Lig Heyetleri, çeşitli önemli anma günleri kutlamalarının kaldırılması, Milli Eğitim Faaliyetlerinin Spor Teşkilatına kaydırılması gibi konular tartışmalıdır. Ne yazık ki bu konuda herhangi bir girişim bulunmamaktadır.
Nerede Beden Eğitimi Öğretmenleri Dernekleri, nerede Beden Eğitimi Öğretmenleri Dernekleri Federasyonu, nerede Türkiye Beden Eğitimi Öğretmenleri Derneği? Bu iş yalnızca bu tüzel kişiliklere bırakılmayacak kadar önemlidir. Olimpiyat Komitemiz, Spor Federasyonlarımız, Spor Teşkilatımız kendilerini ayrı tutmasınlar. En az diğerleri kadar sorumlu olmalıdırlar.
Millî Eğitim Bakanlığımızın konuya artık farklı bir yaklaşım getirerek gerekli önlemleri almasını diliyorum.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!