ANA SAYFA > Yazarlar > Prof. Dr. Artuner Deveci > Bağımlılıktan kaç(ama)mak…

Bağımlılıktan kaç(ama)mak…

Prof. Dr. Artuner Deveci
Sosyal Medya :
17 Mayıs 2020, Pazar 17:03
14135 kez okundu

2009 yapımı “Confessions of an Shopaholic - Bir Alışverişkoliğin İtirafları” adlı filmin kahramanı gazeteci Rebecca Bloomwood’un (Isla Fisher) şu sözleri ile yazımı başlamak istiyorum; “çok sevimli ve size gülümseyen şeyi gördüğünüzde kalbiniz hani yağın sıcak bir ekmeğin üzerinde gezmesi gibi erir ya, vitrinleri görünce ben de öyle hissediyorum işte, gerçi ondan çok daha iyi hissediyorum…”. Film kahramanının bu ifadelerinin alışveriş davranışının verdiği hazı betimlemesi ve arkasından bağımlılığa giden süreci başlatması açısından iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum. Bağımlılık farklı bir boyut kazanarak sadece bağımlılık yapıcı maddelere dayanmayan, alışveriş bağımlılığı başta olmak üzere davranışsal bağımlılıklar olarak adlandırılan yeni bir bağımlılık kategorisi ile de karşımıza çıkmaya başlamıştır. Davranışsal bağımlılık; başta fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomi konularındaki olumsuz sonuçlarına rağmen aşırı ve tekrarlayan davranış, davranışa yönelik aşırı istek (aslı İngilizce bir terim olan “craving”) ve davranış üzerinde kontrol kaybı olarak tanımlanabilir. Kumar oynama bozukluğu ve internette oyun oynama bozukluğu, hem Amerikan Psikiyatri Birliğinin DSM tanı sınıflandırmasında hem de Dünya Sağlık Örgütünün ICD tanı sınıflandırmasında asıl tanı ya da bekleyen tanılar arasında yer almaktadır. Tanı sınıflandırmalarına girme konusunda, kumar oynama bozukluğu ve internette oyun oynama bozukluğu dışındaki davranışsal bağımlılıklarının tanısal geçerliliği hakkında tartışmalar halen devam etmektedir. Davranışsal bağımlılık olarak kabul edilen ve tartışılan tanılar ise şimdilik şunlardır; kumar oynama bozukluğu, internette oyun oynama bozukluğu, internet bağımlılığı, akıllı cep telefonu bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı, seks bağımlılığı, yemek bağımlılığı, egzersiz bağımlılığı, ilişki bağımlılığı, iş bağımlılığı. Bir de son zamanlarda literatüre girmeye başlayan estetik-kozmetik bağımlılığı. Davranışsal ve madde bağımlılıkları; doğal öyküsü, klinik özellikleri, eşlik eden depresyon ve anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik hastalıklar, örtüşen genetik özellikler, beyin ile ilgili biyolojik mekanizmalar, olumsuz sonuçları ve tedaviye yanıt da dahil olmak üzere birçok alanda benzerlik göstermektedir. Özellikle araştırmalarda, davranışsal bağımlılıklar ile depresyon arasında çok yakın ilişki saptanmıştır. Hem davranışsal bağımlılıklar hem de madde bağımlılıkları, ergenlik ve genç erişkinlik döneminde başlar, bu yaş gruplarında daha ileri yaş erişkinlere göre daha yüksek oranlara sahiptir. Her ikisinin de kronik ve tekrar etme şeklinde doğal bir öyküsü vardır, ayrıca bazen tedavi olmaksızın spontan da iyileşebilir. Bu bozukluklarda, heyecan arama ve dürtüsellik çok önemli özelliklerdir. Davranışsal bağımlılıkların da madde bağımlılığı gibi kişinin işlevselliği ve yaşam kalitesi ile birlikte sağlığını olumsuz etkilediği gözlenmektedir.
Bağımlı kişilerin yakınlarının davranışsal bağımlılıkları çok yakından gözlemlemesi yanında, genel toplum da medyadan izlediği birtakım davranışları bağımlılık davranışı olarak fark edebilir. Salgın döneminde açılmasına izin verilen alışveriş merkezlerinin sabah açılma saatinden önce insanların kapı önünde kuyruk olması, kumar oynatılan yerlere baskınlar ve buradan kaçmaya çalışan kişilerin garip davranışları belki de bahsettiğimiz davranışsal bağımlılıkların görünümleri olabilir. Çünkü bağımlı kişi bağımlılık davranışını gerçekleştirmek için her türlü olağandışı harekete yeltenebilmekte, değerlendirmesi ve bir miktar yargılaması bozulabilmektedir. Gerçi alışveriş için alışveriş merkezleri ya da mağazalara gitmek dışında online alışveriş, kumar oynanan yerlere gitmek yerine online bahis siteleri gibi alternatifler davranışsal bağımlılıkların devamı için de popüler seçenekler olarak gözlenmektedir. 
Griffiths (2005), birçok araştırmacının davranışsal bağımlılık tanımlaması konusundaki ortak görüşü olan altı temel bileşeni sırasıyla şu şekilde belirtmiştir: (1) davranışın ön planda olması, (2) duygudurumu düzeltme, (3) bağımlılık davranışının miktarının giderek artması, (4) yoksunluk belirtileri, (5) çatışmalar ve (6) tekrarlamalar. En başta ara sıra gerçekleştirilen davranışın zamanla kişinin yaşamında en önemli etkinlik haline geldiği ve düşünceler, hisler ile davranışlarına egemen olma eğiliminde olduğu durum gerçekleşir. Kişi, bu davranışı gerçekleştirerek olumsuzluklardan kaçış şeklinde bir başa çıkma ya da keyif alma yoluna girmekte ve duygudurumunu düzenlemektedir. Zamanla kişide tolerans gelişmekte ve kişi aynı miktarda etkiyi almak için davranışı daha fazla yoğunlukta gerçekleştirmektedir. Kişi davranışı gerçekleştiremediği zaman hoş olmayan hisler ve fiziksel belirtilerden oluşan bir yoksunluk dönemi yaşayabilir. Zamanla aile üyeleri başta olmak üzere kişilerarası ilişkilerde çatışmalar, iş ve sosyal yaşamda sorunlar ortaya çıkar. Kişi davranışı bıraktığı zaman bir süre sonra tekrar aynı davranışı gerçekleştirir. Davranış bağımlılığı olan birçok hasta, başkaları tarafından haksız yere etiketlenmiş olduklarını iddia ederek, yaptıkları davranışları savunurlar ve bağımlı olduklarını kabul etmezler. İnkar, bağımlı bir hastanın en sık kullandığı savunma mekanizmalarından birisidir. Klinik pratikte alkol bağımlılarının “ben alkol bağımlısı değilim, istediğim zaman bırakırım” tarzında ifadeleri buna önemli bir örnektir. Bu yüzden klinik pratikte birincil tanı davranış bağımlılığı için başvuru pek görülmez. Ya depresyon ve anksiyete bozukluklarında görülen psikiyatrik yakınmalar ile ya da yakınlarının zoruyla başvurular gerçekleştirilir.
Davranış bağımlılığındaki davranışı kişinin benimsemesi ya da uygulamasını etkileyen en önemli etmenlerden birisi içinde bulunduğu toplumun o davranışa bakış açısıdır. Bir davranış o toplum tarafından ne kadar kabul edilebilir ise, onu deneyen ya da uygulayan kişi sayısı o denli fazla olacaktır. Davranışsal bağımlılığa eğilimli kişiler kendilerini rahatlatan, iyi hissettiren bu tarz toplumca kabul edilebilir davranışlar arasından birini deneme yanılma yoluyla belirleyip öğrenebilir. Zaman içinde, davranışın tekrarlanması ile bu kişiler olumsuz duygular ya da beyin nörobiyolojisini etkileyen durumlarla karşılaştıklarında bağımlılık davranışlarını tekrarlamaya koşullanabilirler. Farklı bireyler, topluma yönelik davranışları ve kendilik algılarına bağlı olarak birbirinden çok farklı özgül sorunlu davranış örüntüleri sergileyebilirler. Bireysel düşüncelerin yanı sıra içinde bulunulan kültürel, ekonomik ortam ve sosyalleşme de davranış türünün ortaya çıkmasına katkıda bulunur. Bu davranış kumar, alışveriş, internette oyun oynama ya da başka bir davranış bağımlılığı davranışı olarak ortaya çıkabilir.

Davranışsal bağımlılıklar içinde yer alan teknoloji kullanımı, yemek, seks, egzersiz, alışveriş, ilişki kurma, iş gibi davranışlar tabii ki bizim vazgeçemeyeceğimiz yaşam görevleri ve temel davranışlarımız. Burada önemli olan bu davranışların “denge” (bana göre yaşamda en anlamlı kelimelerden birisi) içinde olması ya da aşırıya kaçmaması, hem mesleki hem de sosyal işlevsellik ile birlikte yaşam kalitesini bozmamasıdır. Bu durumu sağlayabildiğimiz zaman bağımlılık ile bir ilişkimiz olmayacaktır. ABD’li klinik nörobilimci Anna Rose Childress’in anlamlı olabilecek şu sözünü belirtmeden de geçemeyeceğim; “hepimiz bir ödül dedektörüyüz, bu bizim evrimsel mirasımız”.  Evet, bu yüzden davranışlar ile ilgili hazlarımızın düzeyini kontrol etmek zorundayız. Yapamadığımız an, maalesef bağımlılık sürecinin içine girmek zorunda kalacağız. Çıkmak ya da denge içinde yaşamı sürdürmek mi, birçok etmene çoğunlukla da kişiliğe bağlı.
Sağlıcakla kalın…

Prof. Dr. Artuner DEVECİ
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Manisa Celal Bayar Üniversitesi 
Bağımlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü


PAYLAŞ

Yazara Ait Diğer Makaleler


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

Köşe Yazarları

Anket

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?