Z kuşağı, temel bir demografik sınıflandırma. Y kuşağından sonra, alfa kuşağından önce gelir. 2012 yılında USA Today tarafından yapılan bir ankette Milenyallerden (Y kuşağı) sonraki gelecek neslin adı sorulduğunda ortaya çıkan bir tanımlama. 80'lerin başları (81-82), 90'ların sonları (97-98) Y kuşağı olarak tanımlanırken, Z kuşağı için 90'ların sonları, 2010'ların başları (2011-2012) doğum aralığı olarak kabul ediliyor. Z kuşağı mensupları küçük yaşlardan itibaren internete ve dijital teknolojiye erişim kolaylığı içinde büyüyen bir nesil. Vikipedia'da genel özellikleri şöyle tanımlanıyor;
''Önceki nesillerle karşılaştırıldığında, bazı gelişmiş ülkelerdeki Z Kuşağı üyeleri iyi huylu, pervasız, ve riskten kaçınma eğilimindedir. Kendi yaşlarındayken öncekilerden daha yavaş yaşama eğilimindedirler, daha düşük genç gebelik oranlarına sahiptirler ve daha az sıklıkla alkol tüketirler ve Psikotrop maddeleri zorunlu olarak kullanmazlar. Z kuşağı gençleri, akademik performans ve iş beklentileri ile önceki kuşaklardan daha fazla endişe duymaktadır ve aksi yöndeki endişelerine rağmen, 1960'lardaki emsallerine göre hazzı ertelemede daha iyidirler. Öte yandan, ergenler arasında cinsel ilişkiye girme yaygınlığı artmış, ancak bunun nedenleri henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Z Kuşağı'ndaki ergenler ve genç yetişkinler, daha yüksek alerji oranlarına, daha yüksek farkındalık ve zihinsel sağlık sorunları tanılarına sahiptir ve uykusuzluk olasılıkları daha yüksektir. Birçok ülkede, Z kuşağı gençliğinin zihinsel engelli ve psikiyatrik bozukluklara sahip olma olasılığı, önceki nesillere göre daha fazladır. Dünyanın her yerinde, Z Kuşağı üyeleri, elektronik cihazlara daha fazla ve kitap okumaya eskisinden daha az zaman harcamaktadır. Bu, dikkat süreleri ve kelime dağarcıkları üzerinde etki etmektedir.''
Şimdi, bu genel bilgilerden sonra görünen o ki bu nesil sahip olma şansına eriştikleri teknoloji nedeniyle analitik ve hızlı düşünme yeteneklerini geliştirmiş, özgürlüğüne ve bağımsız olmaya oldukça düşkün bir nesil. Yalnız, hızlı ve analitik düşünceyi internet ortamından edindikleri, doğruluğunu sorgulamadıkları bir takım bilgilerle yapıp, kitap okuma ve araştırma alışkanlıkları olmadığından vardıkları sonuçlar ne yazık ki çoğu kez yanlış oluyor. Kitap okumak ve araştırmak belli bir çabayı gerektirir tabi, ama bu nesil maalesef her şeyden çabuk sıkılan ve çaba harcamadan sahip olmayı hak gören bir zihniyette yetişiyor.
Yanısıra toplumsallaşmaktan çok bireyciliğe önem verdiklerinden, düşkün oldukları özgürlük ve bağımsızlık kavramları da sadece kendileri ile sınırlı, bireysel kavramlar. Endişem o ki, buna paralel düşünce yapısı ile, ülkeleri işgal edilmeye kalkışılsa bile, ''önce ben'' diyerek kişisel kaçış yollarını arayabilirler. Medyada yer alan bazı söz sahibi köşe yazarları ise bu nesil ile ilgili olarak sürekli methiyeler düzmekte. Belki ardında bıraktıkları gençlik yıllarının hüznüyle, gençlerin onları sevmesi için bunu yapıyorlar, iyi niyetli düşünecek olursak da belki de inanmadıkları halde sadece bu kayıp olma riski yüksek gençleri övgüleriyle motive ederek kazanmak için bunu yapıyor da olabilirler.
Büyüklerine hiçbir saygısı olmayan, çalışmadan yorulmadan emek vermeden bir şeylere sahip olmayı hak gören, hakkını savunmak ile kural tanımazlık arasındaki ince çizgiyi idrak edemeyen, onlara mı acımalıyız yoksa bu ülkenin geleceğine mi üzülmeliyiz duyguları arasında git geller yaşatan bir nesil kanaatimce. Bunu yaşadığım bazı örneklerle somutlaştırmaya çalışacak olursam şöyle;
Mahallemizde yapılan bir apartman yıkımı sonrası kaldırımda olan yemyeşil yapraklı bir ağaca önce zarar verip sonra da tamamen sökmelerinin ardından oraya mahalleli olarak yeni bir ağaç fidanı dikildi. Etrafına da belirleyici olması için inşaattan bulunan çıtalar temizlenip, aynı boyda kesilip, boyanıp yerleştirldi. Bunun yapılmasından sadece 1 saat sonra kızımı okulundan alıp eve dönerken lise çağlarında bir grubun karşıdan geldiğini ve bir tane okul kıyafetli kızın da elinde o çıtalardan birini sökmüş sallaya sallaya yürüdüğünü gördüm. Yanımdan geçerken kendisine o çıtayı bana vermesini, yerine tekrar koyup oradaki fideyi belirleyici olarak kullanacağımı söyledim. ''Hoşuma gitti aldım'' cevabı verdi. Bunun üzerine ben de kendisine her hoşuna giden şeyi o şekilde alamayacağını, ona verilen bir emek ve onun oraya konulmasının bir amacı olduğunu söyledim. Grup olarak arkamdan bir ton laf etmelerini duymazdan gelerek, nihayetinde o çıtayı bana vermesini sağladım ama yanımdaki minik kızım onların ardımdan onca laf etmesine şahit olmuştu ne yazık ki!
Yine bir başka gün annemi ziyaret sonrası apartmanından çıkarken belki 40-50 kişilik bir ortaokul-lise seviyesindeki öğrenci grubunun bağıra çağıra etrafa bir şeyler fırlatarak yürüdükleri bir an'a denk gelmiştim. Yanlarından geçip giderken içlerinden bir tanesi yoldaki bir kediye vurmaya kalkınca dayanamayıp gayet normal bir şekilde uyardım. Aynı yaşlarda ben olsam ve benim şimdiki yaşımdaki biri beni o şekilde uyarsa ben utanır, hatta özür diler başımı eğerdim. Benim karşılaştığım durum ise şu oldu; ''abi baksana sen burada kaç kişiyiz, şimdi sana da gerekeni yaparız haşatın çıkar'' cevabını aldım... O noktadan sonra tabii ki anlayabilecekleri şekilde ben de cevabımı verip memlekete hiçbir faydası olamayacağı henüz o yaşlarda belli olan güruh'u birkaç dakika içinde ortamdan uzaklaştırdım. Peki böyle mi olmalı?! Asla!..
Benim de küçük bir kızım var. Hatta kendisi bir sonraki kuşak olan alfa kuşağı kapsamında. Onu kendine, ailesine ve memleketine faydalı bir birey olarak yetiştirmek için, onun bu kötü örnekler gibi olmaması için yoğun çaba harcıyorum.
Z kuşağı, alfa kuşağı vs vs hepsi ama hepsi benim nazarımda zırva. Doğru olan şeyler her nesil için ortak zaten. Teknoloji içinde büyü veya uzağında büyü temel ahlak kuralları değişmez. Z kuşağı kılıfına sığınıp da edepsizlik yapmanın mazereti de olamaz. İşin kötüsü, bunlara karşı eleştiriler yapanların geri kafalı, yeniliklere kapalı, mız mız ihtiyar zihniyetli olarak yaftalanmaları kaygısıyla uğradıkları mahalle baskısı sonucu ses çıkarmaları da adeta engellenmiş durumda. Şahsen bu riski göze alarak gerçekleri dile getirmekte bir beis görmüyorum ben...
''Büyüklerine saygı gösterip tecrübelerinden faydalanacaksın, küçüklerine karşı korumacı olup sorumluluk duygunu geliştireceksin, okuyacaksın kardeşim okuyacaksın ama öyle internette dolaşan kaynağı belirsiz zırvalıkları değil adam gibi kaynakları adam gibi kitapları okuyacaksın, çaba gösterip çalışıp yorulup öyle kazanacaksın ki kazandığını hak etmenin anlamını kavrayacaksın, çevrene karşı duyarlı olacaksın, kendi özgürlüklerinin başkalarının özgürlüğü ile sınırlı olduğunu unutmayacaksın, aptal özgüveni yerine yerinde-doğru bir özgüven içersinde olacaksın, içi boş özgüvenle ukalalık yapıp çuvallamamak için kendini sürekli geliştirip geliştirdikçe daha da bir tevazu sahibi olacaksın.''
Sen bunları yap hele bir. Sonra da kendine ister Z kuşağı de, ister Q kuşağı de, istersen ultra kuşak de her türlü kabul ederim seni. Sen bunları yapmadıktan sonra ise ipimle kuşağım der geçerim (Tabi ki Z kuşağı kapsamında olup da böyle patolojik davranışlar içerisinde olmayan pek çok genç arkadaşımı kapsam dışında tutarak bunları söylüyorum. Bizleri gururlandıran pırıl pırıl gençlerimizin çokça olduğu gerçeğini de görerek... Z kuşağının sahip olduğu iyi özelliklerinin de mevcut olduğunu farkında olarak...)
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!