Ortada tartışılan bir mevzu varsa, o mevzunun da mutlak surette farklı görüşe sahip olan tarafları vardır. Böylesi durumlarda da konuyla ilgili bireysel kanaat oluşturmak için yapılması gereken doğru şey, öncelikle konuyla ilgili fikir değil bilgi sahibi olunmaya çalışılması ve konunun tüm taraflarının tarafsız bir şekilde dinlenmesidir. Tek bir tarafı dinlemenin ve üstüne üstlük konuyla ilgili bilgi sahibi de olunmadan bunu yapmanın bizleri vardıracağı nokta hiç kuşkusuz yanlış karar alma noktası olacaktır.
Bunun son derece basit bir örneğini ben oturmakta olduğum apartmanımda bazı komşularımla yaşadım. Bir komşumla, ihtilaf konusu durum farklı bir kişiyle iken ve kendisi o kişiyi dinleyip beni dinlemeden hakkımda yargıya vardığı için maalesef kötü, bir komşumla ise çok şükür ki birbirimizi dinlediğimiz için iyi biten bir süreç yaşandı. Kötü bir diyalogla nihayetlenen durumun temel iki nedeni vardı; bana haksız ithamlarla hücum eden kişinin ihtilaflı konuyla ilgili hiçbir bilgisi olmaması ve bilgisi olmadığı bir konuda konunun taraflarından sadece bir tanesini dinleyip onun sözlerine göre kanaate varmasıydı... Oysa ki bir diğer komşumla aynı süreci yaşamamış olmamızın nedeni ise onun hakkında bana söylenen sözlere benim, benim hakkımda ona söylenen sözlere ise onun itibar etmemiş olup da birebir görüşme yolunu tercih etmemizdi. Ve bu görüşme sonrasında ise aslında paralel kişilik yapısında insanlar olduğumuz gerçeğiyle yüzleşmenin mutluluğunu yaşamıştık. Tüm bunlar benim tamamen özel yaşantıma dair ve son derece lokal konular, ancak bu lokal durumu küçük bir örneklem olarak ele alıp genel yaşama ve hatta ülke sathına dair model olarak pekala değerlendirebiliriz.
Şu sıralarda da oldukça popüler olan ve görüş ayrılıklarına yol açan bir konu var ülke gündeminde; Yılmaz Özdil'in ''prestij kitap'' olarak nitelediği ve 23 Ocak 2019'da saat 09:05'de satışa sunulacak olan, 1881 adet basılacak Mustafa Kemal kitabının 2500 liralık fiyatı üzerine... Bu kitap ve satış fiyatı gündeme geldiği andan itibaren toplumun büyük bir kesiminde inanılmaz bir infial yarattığını söyleyebilirim. Zaten Yılmaz Özdil de 22 Ocak tarihli yazısında uzun uzun bu konuya dair açıklamalar yapma gereğini de bundan duydu.
Yılmaz Özdil'in gazeteciliği, yazarlığı, düşüncelerini cesurca ifade etmekten çekinmeyişi tartışma konusu dahi edilemeyecek bir gerçek ve son derece hak edilmiş bir popülariteye, çok yüksek sayıda okunurluğa sahip olan birisi. Kendi adıma ise ekstradan hoşuma giden bir özelliği ise, sıkı bir Göztepe taraftarı olarak Karşıyaka ile ilgili en övgü dolu yazıları da bugüne kadar kendisinin kaleme almış olması. Yalnız tüm bu düşüncelerime karşın ilk etapta 2500 liralık kitabı duyunca bende de oluşan kanaat negatif yöndeydi!
Yazımın başlarında ifade ettiğim iki ayrı hataya ben de düşmüştüm! Birincisi bilgisizliğime istinaden ''bu fiyata da kitap mı olurmuş, nerde görülmüş!'' düşüncem, ikincisi ise konunun tarafı olan Yılmaz Özdil'in bu konuda diyeceklerini beklememiş olmamdı. Konuyla ilgili bilgi edinince anladım ki bu tarz ''prestij kitap'' kavramının gerek dünyada gerekse ülkemizde pek çok örneği mevcutmuş. Üstelik fiyatları daha da yüksek ve hatta 15 bine, 70 bine varacak kadar... Bir diğer ve ne yalan söyleyeyim benim de, herkesin de ilk olarak düşündüğü ve daha ön planda yer alan konu ise bu işten Yılmaz Özdil'in çok fazla para kazanacağı konusuydu. Bu konuyla ilgili makul açıklamayı da 22 Ocak tarihli köşe yazısını okumak suretiyle, yani konunun diğer tarafını dinlemek suretiyle görmüş oldum. Açıkçası ben ikna oldum. İkna olmamış olanlar da olacaktır doğal olarak. Ancak bu kişiye yönelik haksız linç kampanyası başlatmak için pusuda bekleyenlerin arasında da yer almamak lazım diye düşünüyorum.
Yılmaz Özdil'in 22 Ocak tarihli yazısından öğrendiğimize göre, ortak değerimiz olan Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatan ''prestij kitap'' 2500 tl iken, Osmanlı İmparatorluğunun padişahlarından biri olmasına duyduğumuz saygı dışında Cumhuriyet tarihiyle alakası olmayan ve hakkında bu nedenle çok fazla bir bilgiye ve kendisine yönelik büyük bir minnet duygusuna sahip olmadığımız Üçüncü Ahmet adına basılmış prestij kitap'ın fiyatı ise 12500 liraymış. Demek ki bu tarz kitaplar önceden beri basılıyormuş ve varmış. Üstelik de daha pahalı... Sadece gündeme gelmediğinden, bilinmediğinden veya biliniyorsa bile belki de Osmanlı'ya dair olduğundan bugün olan tepkilerin hiçbiri bugüne değin yaşanmamıştı. Yılmaz Özdil'in yaptığı, olmayan bir şeyi yapıp da cukkayı götürmek maksatlı olmayabilirmiş yani, diye düşünmemiz için yeterli bir örnek değil mi sizce de bu?! Hele bir de şu ana kadar 1,5 milyon satan kitabından kendisi ve yayınevinin henüz para almadığını ve sadece önceden verilmiş olan bağış sözlerini karşıladıklarını hesaba katacak olursak..!
Eleştiri ayrı, fırsat kollayıp da yakaladığın anda birini tamamen alaşağı etmeye çabalamak ayrı şeylerdir. Benim Yılmaz Özdil'e eleştirim ise; öyle bir ekonomik darboğazın olduğu döneme denk geldi ki şu prestij kitap işi, millete değil Mustafa Kemal Atatürk'ü taltif etmek ve layık olduğu şeyi yapmak için yaptım lafını kabullendirmek, millete senin öz evladını anlatan, boy boy fotoğraflarını içeren bir kitap yaptırıyorum desen karnını doyurmanın derdindeki bu millet 2500 lirayı duyunca yine de tepki gösterirdi. Herşeye rağmen temel olarak, çook çok parası olanların eğer edinebilirse sahip olmak isteyeceği bir eser olacağını düşünüyorum. Tabii ki de Atatürk gerçeğini görebilen varlıklılara sözüm..!
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!