''Kadın'' kimilerince erkekten sonra yaratılmış ikinci sınıf varlık, kimilerince sadece anne olması yeter zihniyetiyle yaklaşılan bir durumda, kimileri içinse iyi hizmet verdiği sürece gerekli onun dışında olmasa da olur niteliğinde... İşte en azından bu tip ve benzeri düşüncelerde olanların ayıklanması için gerekli! Toplumun bilinçli kesiminin artması sonucu, bu çoğunluk içersinde bu sakat düşünceli kişilerin eritilip yok edilmesi için gerekli ve gerçekten hak ettiği değerin verilmesi gereken bir gün ''Dünya Kadınlar Günü''...
Aslında bu günün günümüzdeki tam adı ''Dünya Emekçi Kadınlar Günü''! Fakat ben dünya kadınlar günü demeyi tercih ediyorum, zira benim gözümde emekçi olmayan kadın zaten yok ki! Yine de kısaca bir tarihsel gelişimine bakmakta da fayda var;
8 Mart 1857, ABD-New York şehri... 40000 dokuma işçisinin daha insani şartlarda çalışabilmek için başlattıkları tekstil fabrikasındaki grev ve olayların hazin bir hale dönüşmesinin hikayesi... Polise verilen talimat neticesinde grev yapanların üzerine saldırıya geçilir, işçiler canlarını kurtarabilmek için çalıştıkları fabrikaya sığınırlar ve sonrasında kapılar da üzerlerine kilitlenir... Derken ansızın başlayan ve büyüyen yangın, fabrika önüne kurulan barikatları aşıp da kaçmakta zorluk yaşayan işçiler ve neticesinde de 120 kadın işçinin ölümüyle sonuçlanan olaylar..!
Bu tarihten 53 yıl sonra 1910 yılında Danimarka-Kopenhag'ta yapılan ''2. uluslararası sosyalist kadınlar konferansı'''nda Alman sosyal demokrat partisi liderlerinden Clara Zetkin'in önerisiyle ölen işçi kadınların anısına 8 Mart günü dünya kadınlar günü olarak kabul görür. Sonradan 1921'de Moskova'da yapılacak 3. uluslararası kadınlar konferansında ise bu günün adının artık dünya emekçi kadınlar günü olarak anılmaya başlanmasına karar verilecektir... Bizlere düşen, yaşanan bu trajedinin kadınlara verilmesi gereken değeri hatırlatan bir günün doğuşuna vesile olmasının tesellisini yaşamak ve bu güne sahiplenmek...
Kadın zaten güçlüdür, kadın zaten kendi ayakları üzerinde durabilendir ve kimsenin himayesine ihtiyacı yoktur. Sadece adil ve hakkaniyetli davranılması gerekir ki kadının kadın olarak sahip olduğu hasletlerle kimseye minnet etmeden yaşamını idame ettirebileceği gerçeğiyle yüzleşelim. Tarih boyunca erkek egolarının mantık dışı baskılara maruz bıraktığı kadınlarla ilgili olarak kutsal kitaplardaki yaklaşımların da pek çok kez yanlış yorumlandığını görüyoruz...
Oysa ki Tevrat'ta kadın-erkek eşittir ve ikisi de Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır der.
Hıristiyanlıkta ise bir taraftan yaratılış hikayesini esas alarak Havva'nın insanoğlunun düşüşünde yer alan bir konumu olduğu bahsi geçerken, bir taraftan da Meryem Ana'yı Tanrı'nın annesi statüsünde gösterek koyduğu mertebe apayrıdır. Sonuç olarak bu aşırılıklara tepki olarak yeni dönemde kadın hakları ve feminizm tezleri ön planda yer almaktadır.
Kur'an-ı Kerim ise insan olması bakımından kadın ile erkeği birbirine eşit varlıklar olarak kabul eder. Hz Adem ve Hz Havva'nın da şeytan tarafından müştereken kandırıldığını kabul ederek ister kadın olsun ister erkek dini hak ve sorumlulukları da aynı düzeydedir der...
Ne mutlu ki Karşıyaka’mızda kadına verilen değer konusunda pek çok sembol mevcut; ''Atatürk, Annesi ve Kadın Hakları Anıtı'', özgür kadının simgesi çarşı girişinde yer alan ''Amazon Kadınları Heykelleri'', yine Karşıyaka girişinde yer alan rölyef'te yazan ''bir anne tüm dünyayı değiştirebilir'' yazısı gibi...
Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözleri çok çok önemliydi ''İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin?! Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?!''... İşte bu mantıkla da 5 Aralık 1934'de Avrupa ülkelerinden de önce Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını verdi Atatürk! Karşıyakamızın sembolü olan ''Atatürk, Annesi ve Kadın Hakları Anıtı'' da cumhuriyetimizin 50. yılında kadınlara verilmesi gereken değerin bir ifadesi olarak dikilmiştir ve günümüzde daha da büyütülerek varlığını sonsuza değin sürdürmesi yönünde projeler vardır. Gerçekten de ne mutlu biz Karşıyakalılara..!
Son olarak da bazı tanınmış kişilerin kadınlara dair bir takım sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Hem kadının değeri hem de kadının gücüne dair..;
''Kadınlar ile ilgili yapılabilecek üç şey vardır. Onu sevebilir, onun için acı çekebilir ya da onu edebiyata çevirebilirsin. (Henry Miller)''.
''Her zaman olduğu gibi, her aptal adamın arkasında mükemmel bir kadın vardır. (John Lennon)''.
''Kadın olmak çok zor bir iştir, çünkü erkeklerle uğraşmak zorundadırlar. (Joseph Conrad)''.
''Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir. (ATATÜRK)''.
''Hıçkırarak ağlayan bir kadının gözyaşları, ağlatan adamın başına geleceklerin altına atılan imzadır. (Charles Bukowski)''.
''Kadın bilmeyene <nefs>, bilene <nefes>'tir. (Şems-i Tebrizi)''.
Kadınları bir gün değil her gün saygı ve sevgiyle anmak gerektiğini bir kez hatırlatarak tüm kadınlarımızın ''Dünya Kadınlar Günü'' kutlu olsun diyorum...
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!