Uzun yıllardır Karşıyaka’yı bir Karşıyakalı yönetmiyor…
1880’li yıllarda Karşıyaka’nın ilk belediye başkanı Çömezzade Hacı Mehmet Efendi.
1984 yılında bağımsız belediye olarak kurulmasından sonra ise Karşıyaka’da belediye başkanlığı yapanlara bakacak olursak; Nevzat Çobanoğlu Malatya doğumlu, 1989-2004 arası Karşıyakalılar var (Cihan Türsen- Kemal Baysak- Şebnem Tabak) sonraki 20 yılda ise Cevat Durak Malatya doğumlu, Hüseyin Mutlu Akpınar Konya doğumlu ve son olarak da Cemil Tugay Van doğumlu…
Herkese verdiği emekler ve gösterdikleri özveriler nedeniyle tabii ki de teşekkür ediyor ve saygı duyuyoruz. Kimi daha fazla şey kazandırdı kimi ise daha az… Neticede Karşıyaka için aldıkları büyük sorumluluk ve bulundukları makamın ağırlığı nedeniyle saygıda kusur etmemek lazım. Ancak bilen bilir ki biz Karşıyakalıların kendi toprağına aidiyet duygusu çok fazladır ve gönüllerden geçen daima Karşıyaka’yı, Karşıyaka’yı bilen Karşıyakalıların idare etmesidir…
Önümüzdeki yerel seçimlerden sonra bu beklenti karşılığını bulacaktır diye düşünüyorum. Yıldız Hanım’ın Karşıyakalılığı da, aile geçmişi de bu beklentiyi fazlasıyla karşılıyor. Tabii ki de bir belediye başkanından biz Karşıyakalıların tek beklentisi bu değil. Hizmet, hizmet, hizmet…
Önce Karşıyaka’yı, yani sokaklarını, Karşıyakalıların beklentilerini ve sorunlarını gerçekten bilen Karşıyakalı bir başkan, sonrasında ise buna paralel doğrultuda hizmet asıl ve en büyük beklentimiz! Mesela benim beklentilerimi kısaca sıralayacak olursam;
Önceliğin insan olduğu şehir planlaması yapılmalı. Yaya kaldırımları yayalara ait olmalı. Arabaların park etmesinin önüne geçilmeli. O kaldırımdan geçemeyip de taşıt yoluna inerek yoluna devam etmek zorunda kalan yaşlılar, engelliler, çocuk arabalılar, çocuklar yoldan geçmesi muhtemel araçların altında kalma riskine maruz kalmamalı…
Bunun somut örneğini iki dizi protez olan 76 yaşında ve bastonuyla ancak yürüyebilen annemin yaşadığı yerde görüyorum. Defalarca Karşıyaka Belediyesinin gerek dilek-şikayet hattı aranarak gerekse resmi başvurularla oradaki kaldırımlara konulan demir dubaların yerlerinden sökülüp kaldırımların otoparka dönüştüğü söylenmiş olmasına karşın hiçbir girişimde bulunulmadı…
Bu sadece münferit bir örnek ve Karşıyaka’nın hemen her yerinde vandalların kaldırımlardaki bariyerleri söküp araç park yerine dönüştürdüğü bilinen bir gerçek. Sadece bu da değil; engelli rampalarını kapatacak şekilde araçlarını devamlı park edenlere de caydırıcı yaptırımlar uygulanmıyor maalesef…
Ben bu köşeden (hatta bir keresinde fotoğraf da koyarak) defalarca yazdım. Ayrıca bu konuyla ilgili trafik yetkililerini de bizzat haberdar ettim. Sonuç; tık yok! Aynı ahlaksızlık, aynı aymazlık, aynı insanlıktan nasibini almayan tutum olanca hızıyla sürüyor ve araçlar halen engelli rampalarında duruyor… İyiler de kötüler kadar cesur olmadıkça memleket düzelmez. Bu kötülere kim bir dur diyecek?!
Yine burada defalarca dile getirdiğim, sosyal medyadan da Karşıyakalıların defalarca dile getirdiği bir diğer konu da Karşıyaka vapur iskelesindeki sembolümüz olan saatin yerine bir türlü konulmaması…
İzdeniz, dolayısıyla da büyükşehir sorumluluğunda olan iskeleler ile ilgili olarak önümüzdeki dönem büyük olasılıkla büyükşehir belediye başkanlığı yapmaya başlayacak olan şimdiki Karşıyaka belediye başkanı Cemil Tugay’ın artık daha bir inisiyatif kullanabilme pozisyonu olacaktır diye düşünüyorum. Konak meydanının saat kulesi neyse, biz Karşıyakalılar için de iskelemizin saati o derece anlam ifade eder. Bu gerçeğin de artık görülmesi ve gereğinin yapılması bir diğer büyük beklentim…
Stat konusu başlı başına bir yazı konusu olmakla beraber Karşıyakamızın hasretle beklediği stadına bir an önce kavuşabilmesi için de somut adımların ivedilikle atılması bir diğer beklentim…
Kentsel dönüşüm başlığı altında ‘’ben bu binayı yıkarım, yerine yenisini yaparım, bunun dışındaki zarar-ziyan-rahatsızlık vs vs beni ilgilendirmez’’ kafasındaki inşaat şirketlerinin o kafalarının değişmesi için ne gerekiyorsa yapılması da çok çok büyük bir beklentim. Yıkım yapıp yerine yeni bina inşa ettikleri her yerin çevresindeki kaldırımlar kırık dökük, hatta bazı yerlerde tamamen çökük…
Bunun dışında da daha önemlisi her işe giriştikleri yerdeki ağaçların sanki özellikle yerlerinden sökülüyor, kesiliyor veya kurutularak kesilmeye mecbur ediliyor oluşu… Zaten şehir merkezinde topu topu üç-beş ağacımız kalmışken, yeşile zaten yeterince hasretken yaptıkları bu işin adına resmen cinayet denir. Ben kendi adıma 1 tane ağacı 100 tane apartmana değişmem. Yazıklar olsun… Bunun da bir denetimi ve uymayana bir yaptırımı olmalı!
Karşıyaka sahilimizin parklarının da işgalcilerin ellerinden kurtarılması lazım. Karşıyakalılar kendilerine ait parklarında güvenle, ailecek gezemez oldu maalesef. Özellikle akşam saatlerinde… Buraların da sürekli olarak huzur timlerince denetlenmesi en büyük beklentilerimden. Atlı polisler mi olur, belediyenin ekipleri mi olur, bisikletli polisler mi olur bilemiyorum ama her nasıl olacaksa o şekilde olsun yeter ki!..
Esnafın işletmelerine İstanbul muhitlerine ait isimler vererek çok daha üstün olan Karşıyaka kültürünü yok etmelerinin önüne geçilmesinin de, caanım çarşımızın adeta sadece bir dönerciler çarşısına dönüşmesinin engellenmesinin de bir yolu olsa keşke…
Karşıyaka Caz Festivali’ne ne oldu bu arada?! Türkü festivali tam gaz giderken…
Son zamanlardaki Karşıyaka’nın kültüründen kopuşuna şahit olduğumuz dönüşümlerin durdurulması ise en en büyük beklentilerimden…
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!