13 Aralık 2019 tarihli ''Çok yazık, çok üzücü... Şayet kapatıldıysa!'' başlıklı yazımda, yelken tesislerinin orada bulunan Yelken Cafe'nin kapatılmış olduğuna dair elimde kesin bilgi olmamakla birlikte şayet kapatıldıysa diye üzüntülerimi ifade etmiştim. Ve gerçekten de kapatılmış olduğunu gerekçesiyle birlikte Karşıyaka Haber'de okuyarak öğrenmiş bulunuyorum maalesef! Hatta bununla da kalmayıp yelken şubenin tesislerini tamamen kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldığını da büyük bir üzüntüyle öğrendim... Durum bu raddeye nasıl gelmiş peki?
Karşıyaka'nın 5 Ocak 2010 tarihinde Gençlik Spor İl Müdürlüğü ile yaptığı bir kiralama sözleşmesi var ve bu sözleşme kapsamında eski stat, tenis kortları, voleybol salonu, kulüp binası ve yelken lokali olmakla beraber ne yazık ki stadımızın 2015 yılında yıkılmasıyla elinde sadece sahildeki yelken tesisleri kalmıştır. Sonrasında Karşıyaka sahildeki yelken tesislerinin bulunduğu alanda ihtiyaçlara paralel olarak yeni bir takım düzenlemeler yapar ve prefabrik toplantı salonu, soyunma odası gibi yerler inşa eder. Aynı zamanda da tesisi sporcu aileleri ve camia için lokal, kafeterya olarak işletmeye başlar. Şimdi buraya kadar her şey olağan seyrinde akıyor izlenimi yaratıyor öyle değil mi! Yapılmış olan bir kira sözleşmesinden ve Karşıyaka'nın onlarca yıldır kullanmakta olduğu Yalı'daki yelken tesislerinde yaptığı düzenlemelerden bahsettik ve bence bunlarda hiçbir anormallik yok... Ancak, ortada anormal olan üç şey var!..
Bir tanesi; kafeterya nedeniyle devreye giren Gençlik ve Spor Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğünün, tesisin Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü (GSİM) ve kulüp arasında 5 Ocak 2010 tarihinde yapılan sözleşmenin 11 ve 12'nci maddelerine aykırı olarak ticari amaçla üçüncü şahıslara kullandırldığının tespit edildiğini, tesisin tahsis amacı dışında sözleşme hükümlerine aykırı olarak kullanılması sebebiyle sözleşmeyi tek taraflı feshettiklerini bildirmesi ve GSİM'nün de bunun üzerine kulüpten, kendilerine tahsisli tesis alanının 1 ay içinde tahliye edilmesini istemesi! Üstelik de bu tahliye kararı kulübe 4 Şubat'ta ulaşmış olduğundan, bahis konusu 1 aylık süre de dolmuş vaziyette...
Buradaki anormallik, sözleşmeye aykırı hareket edildiyse eğer buna dair bir yasal müeyyide uygulanması değil tabii ki de!.. Bana bu konu ile ilgili garip gelen şey, verilecek cezanın niçin bir maddi ceza, yeni düzenleme isteği ve bunlar için de bir mühlet tanınması sonrası gerekirse daha sıkı şartlarda bir sözleşme yenilenmesi olması değil de direkt ''tahliye'' yönünde bir ceza olması... Bu; Türkiye'nin gururu olan Karşıyaka Yelken Şube'ye yapılmış olan ağır hem de çok ağır bir müeyyide bence! Orası Türkiye'ye yelkende ilk Dünya Şampiyonluğunu kazandırmakla kalmayıp nice Balkan Şampiyonlukları ve Avrupa Şampiyonlukları da yaşatmış olan Türkiye'nin ve biz Karşıyakalıların medar-ı iftiharı olan bir yer! Bu çok ağır kararın tekrar gözden geçirilmesi en büyük temennim...
İkinci anormal olan şey ise; anormal olmasından da ziyade, hazin ve kendi kulübüne ihanet olarak da nitelendirilebilecek bir durum! Çünkü kulüp başkanı Turgay Büyükkarcı'nın açıklamalarına bakınca, bu noktaya gelinen süreci başlatan şey, geçen yıl camianın içinden birilerinin şikâyetleriymiş!
Bu duruma dair ne denilebilir ki ''pes'' demekten başka! Ne maksatla, hangi kafayla üstelik de Karşıyaka'nın içerisinden olan birisi böylesi bir harekette bulunur anlaşılır gibi değil! Hani yasal duruma dair kulübe uyarıda bulunup da ceza almamak için durumun düzeltilmesi maksadı taşıyan bir hareket olsa anlarım belki ama görünen o ki pek de iyi niyet yatmıyor gibi bu hareketin altında... Taş insana uzağından gelmezmiş derler ya, çok doğru olduğunun bir ispatı olmuş bu durum resmen. Gerçi bunu yapanın Karşıyaka sevgisinden de ciddi şüphe ederim o ayrı... Mümkünse bundan sonrasında uzak dursun bari kulüpten!
Umarım başkan Büyükkarcı'nın; bu tesisleri boşaltma gibi bir niyetin olmadığı ve sorunun çözümü için ilgili mercilerle görüşmelerin sürdüğü yönündeki açıklamaları olumlu şekilde sonuçlanır. Hatta mümkünse tesislerin kullanımına devam hakkı elde edilmekle kalmayıp, bu sefer legal zeminde olacak şekilde tekrar kafeterya işletmesi de devreye girerse gerçekten çok güzel olur. Hem böylece içimizdeki İrlandalılar'a da bundan böyle ihanet fırsatı tanımamış oluruz...
Üçüncü anormal olan duruma gelince; oranın kafeterya olarak işletilmesinde yasal bir engel olduğunu önceden bilmeden veya hesaba katmadan nasıl olur da böylesi bir girişimde bulunulur bunu da anlamak mümkün değil! Ciddiyetle idare edilmesi gereken ve öyle olduğuna da inandığım Kaf Sin Kaf'ımızın böylesi kararlar alınırken danışabileceği hiç mi hukukçusu olmaz ya da varsa bile onlara danışmak hiç kimsenin nasıl olur da aklına gelmez! İnşallah gelinen bu noktada sorun ivedilikle çözülür ve bundan sonrasında atılacak adımlarda da daha dikkatli olunur...
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!