Yaz sıcakları iyiden iyiye bastırdı. İşten güçten fırsatını bulan, kendini serin sularına bırakabileceği, sahil kasabalarına koşuşturuyor... Özellikle İzmir körfezinde denize girilememeye başlamasının ardından, öncesinde İzmir halkının ihtiyaç duymadığı için pek de bilmediği yazlık kavramı İzmirlinin literatürüne de ister istemez girmiş oldu!
Özellikle Karşıyaka zaten vakti zamanında İzmir'in sayfiye kenti konumunda olduğundan ben şahsen babamdan hiç bir çocukluk anısında ''biz çocukken yazları şuraya giderdik'' gibi bir cümle duymadım. Yaz sıcakları mı bastırdı, hoop hemencecik deniz yanıbaşında... Ne diye gitselerdi ki zaten cennet Karşıyaka her anlamda ihtiyaçlarını giderirken. Babamdan, Alaybey sahilinden Bostanlı'ya kadar arkadaşları arasında yaptığı yüzme yarışlarını dinleyerek büyüdüm ben. Övünmek gibi olmasın ama babamın kurbağalama ve dalmada ciddi dereceleri olduğundan da burada bahsetmeden geçemeyeceğim! Zaten yüzme sporu neredeyse aile geleneğimiz diyebilirim. Peki ya sadece bu muydu yaz aylarının Karşıyaka'yı cazip kılan unsuru!? Tabi ki değil...
Sahil boyunca yapılan akşam yürüyüşleri, hergele meydanında (tabiri caizse) piyasa yapmak, çiğdem çıtlayıp gazoz (Su-Ga, Cincibir) içerken film izlemeye gidilen açık hava sinemaları gibi pek çok şeyin bir arada olduğu ve yaz mevsimini iyice keyifli hale getiren nice güzellikleri sayabilirim size... Hele ki o açık hava sinemaları yok mu! Ucundan kıyısından biraz da olsa yakalayabildiğim o keyfi özellikle büyük bir özlemle anıyorum...
Doğup büyüdüğüm semt Alaybey'de benim hatırlayabildiğim Alaybey çarşısı üzerinde yer alan Cihan sineması ve istasyon arkasında yer alan Şan sineması vardı. Evimiz eski tramvay caddesinde Alaybey ilkokulu (o zamanki adıyla) bahçesine bakan bir apartmanın beşinci katındaydı. Önü okul bahçesi ve sonrasında da dikine uzanan bir sokak olduğu için Şan sinemasının perdesine değin açıklıktı ve evimizin balkonundan oynayan filmleri kısmen de olsa görebilir, hatta sessizlikte uğultu şeklinde de olsa kısmen filmlerin sesini bile duyabilirdik. Sinemaya gidemediğimiz zamanlar abimle birlikte balkondan (hiç bir şey anlamamamıza rağmen) o perdeye bakıp ondan bile keyif aldığımızı dün gibi hatırlıyorum. Alaybeyde olup da hatırladığım bu ikisi dışında bir diğer hatırladığım açık hava sineması ise çarşı 1713 sokaktaki Zafer sinemasıydı... Tabi bunlar sadece benim hatırladıklarım...
Bunlar dışında kaymakamlığın olduğu yerde Beyazıt ve Hayal sinemaları, banka sokağında İpek sineması, Zübeyde Hanım caddesinden Bahriye Üçok bulvarına dönülen köşede Ferah sineması, Kemalpaşa Camii'nin karşısında Melek sineması, subaşı pasajının olduğu yerde Gül sineması, Şube (Karşıyaka Ortaokulu) sokağındaki Simeranya sineması, Reşadiye sokağında Rüya sineması, postane sokağında Duygu sineması, şimdiki Osmanbey parkının iç tarafındaki Holivud sineması, bostanlı'da şimdiki iş bankası karşısındaki Grup sineması, yine bostanlı'da dere kenarındaki Sayanora sineması gibi benim hatırlayamadığım ancak araştırınca bulduğum nice açık hava sinemaları da Karşıyaka'da uzun yıllar insanların keyifle gittikleri yerler olarak tarihteki yerlerini almışlar. Toplamda 15 açık hava sineması saydım size... Yaz aylarının bir zamanlar en başta gelen keyfi olan bu sinemalardan bu gün için ise maalesef bazı avm'lerin yapmaya çalıştığı ancak mahalle arası açık hava sinemalarındaki herkesin birbirini tanıdığı samimiyeti yakalama şansı olmayan tarzda yeni oluşumlar var ama aynı hazzı verebileceğini hiç sanmıyorum...
Deniz kirlendi, mahalle kavramı ölmeye yüz tuttu, herkesin birbirini tanıdığı dönemlerden kimsenin birbirine saygısının olmadığı niteliksiz kalabalık dönemlerine geçildi, açık hava sineması gibi bir güzellik de kalmadı, eeee bu durumda yaz geldi mi ne yapıyoruz; ilk fırsatta eskiden kendisi hem kışlık hem yazlık yer olan Karşıyaka'dan kaçıp mecburiyetten oluşan yeni yazlık yer kavramına doğru yol alıyoruz... Ta ki oraları da bozup, oraları da yazları kalınamayacak yerler haline getirene kadar! İyi ama bu gidişat böyle sürerse nereye kadar!!??
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!