Aylardır gündemin birinci sırasında aynı konu var; coronavirüs salgını... Gönül ister ki sizlerle Karşıyaka'nın basketboldaki FIBA Şampiyonlar Ligi Kulüpler Birliği'nde temsil hakkı kazanmasının mutluluğunu veya ''aleyhimizde çalınan düdüklere rağmen'' 18 sayı geriden gelerek elde edilmiş Fenerbahçe galibiyetinin coşkusunu paylaşayım! Erkin Abi vefat etti (Erkin Usman), onun anısına bir şeyler yazayım veya Karşıyaka geleneği haline gelmiş olan sel baskınına dair birkaç kelam edeyim isterim... Yani farklı farklı konulardan, farklı farklı gündemlerden bahsedeyim... Olmuyor ama maalesef... Olamıyor...
Sağlıkçı arkadaşlarım, dostlarım, tanıdıklarım veya gıyaben bildiklerim covid 19 mücadelesinde ardı ardına bu virüse yakalanırlarken ne yazık ki zihnimi başka mevzulara yönlendiremiyorum. Hatta öyle ki, en yakın akrabalarımın yakalandığı başka ciddi hastalıklarına dahi hakkıyla kafa yoramıyorum onca genç sağlıkçının maruz kaldığı virüs belası aklımda durdukça...
Sokaklarda mecburiyetten zaman zaman dolanırken karşılaştığım manzaralara karşı da haliyle içimden geçen düşünceler ''Teksas Katliamı'' isimli korku filminde veya ''Hostel'' isimli korku filminde yapılanları, gördüğüm o kişilere uygulama hissiyatına dönüşmeye başladı neredeyse... İşi hayat kurtarmak olan ben, bazı kişilere karşı ''hunharca katledilmeleri caizdir'' duygusuna kapılıyorsam eğer, ortada cidden sağlıkçılara yönelik yapılmakta olan çok ama çok fazla haksızlık var demektir.
Bu haksızlıktan kastım kesinlikle özlük hakları, aldıkları ücretler veya covid 19'un meslek hastalığı kabul edilmemesi gibi zaten bilinen rutin yanlışlar değil. Bu haksızlıktan kastım maneviyata dair yapılan haksızlık! Bundan sonrasında yazacaklarım belli bir kesime ithafen olacak;
Sizler her türlü kalabalık ortama fütursuzca ve keyif için girerken, pandemi ile savaşan sağlıkçılar yoğun bakımdaki bir hastayı daha iyileştirelim de dışarıda yoğun bakım ihtiyacı olan diğer hastamıza yer açılsın diye yoğun bakımlara girip ter dökmekteler...
Sizler maskenizi ''bunalıyorum ama'' gerekçesiyle doğru düzgün takmazken, savaşmakta olan sağlıkçılar astronot gibi kostümlerle, ağzı-burnu dışında tüm yüzünü de kapatacak şekilde ve kostüm içersine hava dahi girmeden, su gibi terleyerek tüm günlerini geçiriyorlar coronavirüs nedeniyle hastalananlar için çırpınırken...
Sizler elinizi, yüzünüzü yıkamaya üşenip o ellerle oraya buraya temas etmeye devam ederken, perişan vaziyetteki sağlıkçılar sadece bedenen perişan olmakla kalmayıp evdeki çocuğuna, eşine temas edememenin manevi perişanlığınlığını da yaşamaktalar...
Hal böyleyken, yollarda görüp de eskiden ölçülü öfkelendiğim bir kısım zibidilere karşı artık öfkemin boyutu ölçüsüzce... Fakat yine de özbenliğimle kendimi frenlediğimden dolayı bu ölçüsüz öfke de yine içten içe... Evet evet, sizlere diyorum ki; sizler katil veya katle teşebbüsten yargılanması gereken canavarlarsınız.
Burnunun altında maskeyle gezenler, sesinin maskeden geçmeyeceğini zannedip telefonla bağıra bağıra konuşup salyalarını etrafa saçarken maskesini indirenler, maskesini aksesuar gibi kolunda gezdirenler, maskesi çenesinde gezinenler, maskesini kulağında salıncak yapanlar, mecburiyetten temel ihtiyaçlar için değil de ''laf ola beri gele alışverişi'' yapmaya markete girmekle kalmayıp kasa kuyruğundayken önündekinin ensesinde nefesini hissedeceği kadar yakın duranlar sizlere diyorum sizlere...
Net konuşuyorum, en az 1 yıl daha herkes her türlü tedbiri almaya devam etmek zorunda! Ama herkes..! Herkes bunu yapmazsa, sadece senin, benim, bizim oğlanın kendi başına alacağı tedbirlerle ne salgının yayılması ne de ölümler durabilir! Aşı yapılmaya başlansa da en az 1 yıl... En az 1 yıl... Bunu birkaç kez yazıyorum ki yazılarımı takip eden üç-beş kişi de olsa belki onların aklında kalır, onlar da üç-beş kişiye, o üç-beş kişi de belki başka üç-beş kişiye söyler ve derken bir nebze olsun faydamız olmuş olur.
Aşı çok önemli bir gelişme. Ancak toplumun yüzde 60'ı, en az yüzde 60'ı aşılanmadıkça salgın hızını kesmeyecektir. Türkiye'de verilen aşı siparişi miktarına ve aşının 2 doz uygulanacağı gerçeğine bakacak olursak ve aşı uygulaması süper hızlı bir şekilde yapılarak Nisan ya da Mayıs'a kadar getirtilen tüm dozların aşılaması tamamlanacak olsa da, genel aşılanma oranı tüm Türkiye için yüzde 30'larda olmuş olacak. Sonrasında da yerli aşı devreye girebilirse şayet, olması gereken oran zamanla yakalanabilecektir. Ama zamanla... Daha vakit var yani tedbirleri gevşetmeye!
İşte o nedenle diyorum ki; sıkıntıdan patlasanız da, burnunuzu kaşındırsa da, elinizi yıkamaktan bıkmış olsanız da, kulak arkanız acısa da, insanlarla iç içe, vıcık vıcık olmaya bayılırken bundan mahrum kalacağınız için çok üzülüyor olsanız da en az 1 yıl daha maske-mesafe-hijyen kurallarına uymaya devam etmeye mecburuz. Ancak böyle yaparsak vaka sayıları düşer, ancak böyle yaparsak ölüm sayıları düşer ve ancak böyle yaparsak benim kafamdaki sürekli korku filmi vahşet sahnelerindeki gibi yaptırımlar uygulanması yönünde düşüncelerim yine orantılı öfkeye dönüşür...
Bir halt edebileceğimden değil ya, içimdeki öfkenin boyutunu anlatabilmek için kafamda çizdiğim mizansenlerden hareketle yapmaya çalıştığım şey sadece; belki de bu sözlerime alınıp, bozulup, kızıp etkilenenler, sonrasında etkiye - tepkilerini utanmaya dönüşen bir halet-i ruhiye içerisine girerek doğru düzgün ve sorumluluk sahibi insan olmaya çabalayarak gösterirler umudunu canlandırmak...
Ailesine sarılamadan, kan-ter içinde ve sürekli virüs bulaşı tehdidi altında bu virüse maruz kalanların canlarını kendi canları pahasına kurtarmaya çabalayan sağlıkçıların (izin ya da istifa hakkı olmadan), sürecin sizler gibiler yüzünden uzamaya devam etmesi halinde eninde sonunda bu hastalıktan dolayı şehit olmaları halinde biliniz ki ahirette iki elleri yakanızda olacaktır. Bunun vebalini ödeyemezsiniz. Ödeyemeyeceğiniz vebal yalnızca sağlıkçılarla da sınırlı değil tabi! Her türlü tedbiri aldığı halde, ''siz'' tedbir almadığınız için hastalananlar veya vefat edenlerin, en azından coronavirüs konusundaki günahsızların da vebalini ödeyemezsiniz. Ödeyemeyin de zaten... Her şeye rağmen herkese yine diyorum ki;
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!